İşsizlik sorunu rekabet gücünü artırarak çözülür

Güventürk GÖRGÜLÜ
Güventürk GÖRGÜLÜ PAZARLAMA 3.0 [email protected]

Hükümetin bakanları veya milletvekilleri zaman zaman şu kadar işsize iş bulacağız diye ellerinde bir raporla ortaya çıktıklarında, ister istemez basında ve kamuoyunda bir dalgalanma oluyor ve konu bir süre tartışılıp sonra da unutuluyor. Buna benzer raporlardan bir tanesi de geçtiğimiz hafta içinde AKP Ekonomi İşleri Başkanlığı'ndan Bülent Gedikli ve Hasan Fehmi Kınay tarafından hazırlanarak 19 - 21 Şubat'taki Ulusal İstihdam Çalıştayı'na sunuldu. Gazetelerde "90 bin firmaya kredi, 900 bin kişiye istihdam" başlıklarıyla verilen raporun ayrıntılarına pek fazla girmeyeceğim, zaten konuya ilgi duyanlar detaylarını okumuşlardır. Raporda 30 bini yeni kurulan 60 bini de kapasite artırmak isteyen toplam 90 bin firmaya verilecek 45 milyar liralık krediyle, tam 900 bin kişiye istihdam sağlanacağı belirtiliyor. Firma başına 250 bin liralık iki dilim halinde verilecek 500 bin liralık kredi 18 - 36 aylık taksitlerle geri ödenirken, her 50 bin liralık krediyle bir kişiye istihdam yaratılması hedefleniyor.

Türkiye'nin ciddi ve yapısal nedenlerden kaynaklanan bir istihdam sorunu yaşadığı herkes tarafından kabul ediliyor. Ancak bu sorunun çözümü konusunda elbette fikirler muhtelif. Ancak ortaya atılan bu tür raporların ve modellerin maddi bir temele, en azından geçerli verilere dayanması gerektiği de ortada. Bu açıdan bakıldığında, basına yansıdığı haliyle Gedikli ve Kınay tarafından açıklanan raporun bu özellikleri taşıdığını söylemek biraz zor. Hatta daha çok son günlerde yayınlanan "2010'dan dileğim abimin iş bulmasıdır" diye başlayan bir banka reklamını andırdığını söylemek bile mümkün.

Her şeyden önce fazladan 45 milyar liralık bir krediden söz ettiğinizde bunun içeriden veya dışarıdan bir kaynakla karşılanması gerekiyor. Bu da iç tasarruf oranını artırmak veya dışarıdan daha çok tasarruf transfer etmek, yani daha fazla dış borç almak anlamına geliyor. Oysa Türkiye'de iç tasarrufların GSYİH'ye oranı 1980'lerden bu yana sürekli düşüyor. Asya ülkelerinde yüzde 30'un, Avrupa'da yüzde 20'nin üzerinde seyreden iç tasarruf, Türkiye'de yüzde 14 - 15 civarında seyrediyor. Güngör Uras'ın aktardığı (15 Temmuz 2009) verilere göre Türkiye'de 2008 yılında yüzde 14.3'lük iç tasarruf oranıyla toplam 136 milyar liralık yatırım gerçekleştirilmiş. Bu kaynağa milli gelirin yüzde 6.1'ine ulaşan dış kaynak; yani 2008'de alınan 58 milyar liralık dış borç da eklendiğinde yıllık toplam yatırım, milli gelirin yüzde 20.4'üne ve 194 milyar liraya ulaşıyor. Yani kısa vadede 45 milyar liralık bir kaynağı ne iç tasarruflardan, ne de sürdürülebilir şekilde dışarıdan borçlanarak sağlamak pek mümkün görünmüyor.

Bunun yanında son yedi yılda toplam 104 bin KOBİ'ye ortalama 60 bin lira civarında kredi kullandıran KOSGEB'in 500 bin lira kredi açacak rasyolara sahip 90 bin KOBİ'yi nereden bulacağı da merak konusu. KOSGEB'in üstleneceği söylenen 3,1 milyar liralık faizin kaynağının bulunması ise önerilen modelde halledilmesi gereken en kolay ayrıntı gibi görünüyor. Diğer yandan kişi başı 50 bin liralık harcamayla istihdam yaratmak da mevcut verilere göre pek gerçekçi değil. Zira ANKA Ajansı'nın Hazine verileriyle yaptığı hesaplamalara göre bir kişiye istihdam yaratabilmek için ortalama 272 bin liralık yatırım gerekiyor. Enerji gibi katma değeri yüksek sektörlerde ise bu miktar 3 milyon liranın üzerine çıkıyor.

Belki hatırlarsınız 27 Mayıs 2008'de de Diyarbakır'da hükümetin açıkladığı GAP Eylem Planı'nda 26.6 milyar lirayla 2012'ye kadar 3.8 milyon kişiye iş yaratılacağı açıklanmıştı. Şimdi bu açıklamayı kimse hatırlamıyor, ama o günden bugüne değil istihdamı artırmak, işsizler ordusuna 900 bin kişi daha eklendi.

Daha önce de sözünü ettiğim gibi içinde yaşadığımız kriz kısa dönemli bir mali krizin çok ötesinde. Kapitalist sistemin 40 - 50 yıllık dönüşüm noktalarında birindeyiz. Önümüzdeki 8 -10 yıl boyunca bir sonraki 40 - 50 yılın teknolojileri şekillenmeye devam edecek ve bu değişim dalgasının üzerine binmeyi becerenler söz konusu gelecekte en hızlı büyüyen ekonomiler haline gelecekler.

İşte Türkiye'deki işsizlik sorununa kalıcı bir şekilde çözüm bulmanın anahtarı da tam burada yatıyor. 40 - 50 milyarlık kaynağı ortaya koyup şu kadar kişiye birkaç yıl içinde istihdam yaratmak günümüz koşullarında artık ne yazık ki mümkün değil. Bunun yerine değişimin yönünü iyi kavrayarak parayı ve insan gücünü bu alanlara yönlendirmek, gerektiğinde bizzat kamusal girişimlerle teknoloji üretmek, eğitim - öğretim alanlarını bu öngörüler doğrultusunda düzenlemek gerekiyor.

Bunu yapabilirsek önümüzdeki 20 yıl boyunca işsizliğin düzenli olarak azaldığı ve tek haneli sayılarda seyrettiğini görebiliriz. Aksi takdirde taşeron sanayilerle mevcut teknolojileri ithal etmeye çalışarak bugünün yüzde 13 -14'lük işsizlik oranlarını bile ararız.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Orta vadeli temenniler 21 Eylül 2018