İşsizlik sigortası ödeneğinin sorumlusu-prim alacağının ispatı

Ali YÜKSEL
Ali YÜKSEL YARGITAY KARARLARI aliyuksel@aliyuksel-hilmiozalp.av.tr

Av. Cihan AVCI

Yargıtay 9. Hukuk Dairesi 2006/ 21751 E. 2007/8868 K ve 29.03.2007 tarihli kararında işsizlik sigortası ödeneğinin sorumlusunun kim olduğunu ve prim alacağı iddialarının ne suretle ispat edilebileceğini değerlendirmiştir. Karar özellikle işsizlik sigortası ödeneğinden kimin sorumlu olduğu ve işçinin işsizlik sigortasından yararlanamamasına işverenin kusurlu davranışlarının sebebiyet vermesi halinde, bunun sonuçlarının neler olacağına dair çok önemli, aydınlatıcı bilgiler içermektedir. Karar bu konuda verilmiş çok nadir kararlardan biridir. Bu sebeple işsizlik ödeneğine dair talepler zımnında ilke mahiyetindedir.

İncelememize konu Yargıtay kararında, davacı yan; kıdem tazminatı, izin, ücret, prim ve işsizlik parasının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir. Yerel mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.

Yerel mahkemenin kararı davalı işveren tarafından temyiz edilmiştir. Yargıtay temyiz talebi üzerine dosyayı incelemiş ve davalı yanın temyiz itirazlarını muteber bularak yerel mahkemenin kararını iki açıdan bozmuştur.

Yargıtay'ın bozma kararındaki birinci husus, yerel mahkemenin davacı yanın işsizlik sigortası ödeneğine ilişkin talebinin kabulüne ilişkin hükmüdür. Yargıtay, kararında açık ve net bir şekilde işsizlik ödeneğinin yükümlüsünün İş - Kur olduğunu, koşullarını yerine getirmesi halinde davacının işsizlik ödeneğini İŞKUR'dan talep edebileceğini belirtmiştir. Bundan sonra Yargıtay çok önemli ve emsali sadece bu kararda olan bir yaklaşımdan bahsetmiştir. Yargıtay işverenin kusurlu davranışı sonucu işçinin yasal koşullarını yerine getirmesine rağmen İŞKUR'dan işsizlik sigortası talep etmesinin imkansız hale gelmesi halinde işverenden genel hükümlere göre zarar karşılığı tazminat talep edebileceğini söylemiştir. Ancak Yargıtay temyiz incelemesine konu kararda davacının böyle bir tazminat talebi olmamasına rağmen, yerel mahkemenin davalı işverenliği işsizlik sigortası ödeneği ödemeye mahkûm etmesi yönündeki kararının usul ve yasaya aykırı olması sebebiyle bozulmasına karar vermiştir.

Yargıtay'ın bozma kararındaki 2. husus ise davacının prim alacağı iddiasının yerel mahkemece kabul edilmesidir. Davacı yapılan yargılamada prim uygulaması olduğu hususunda yazılı bir delil sunmamış olup sadece bir tanık dinletmiştir. Dinlenen tanık da aylık 200 TL'lik bir prim uygulamasından bahsetmiştir. Yargıtay bu şekilde tek tanık beyanına göre prim alacağının kanıtlanamayacağını belirtmiş ve anılan isteğin reddi gerektiğinden kabule dair yerel mahkeme kararını bozmuştur.

Bu karardan çıkartılacak 2 önemli sonuç vardır. En başta işverenler işçilerinin işsizlik ödeneğinden yararlanmalarını engelleyecek surette İŞKUR'a gerçeğe aykırı beyan ve bildirimlerde bulunmamalıdırlar. Bunun en çok görünen örneği işveren tarafından ihbar önelli olarak işten çıkartılan işçinin istifa etmiş gibi gösterilmesidir. Bir diğer görüle gelen işveren kusuru ise İşten Ayrılış Bildirgesinin zamanında kuruma verilmemesidir. Hiç şüphesiz bu ve bunun gibi işlemler işçinin işsizlik sigortası ödeneği almasını engelleyecektir. İşte bu halde işçi işveren yüzünden kurumdan alamadığı işsizlik sigortası ödeneği için işverene tazminat talebi ile başvurabileceklerdir. İkinci sonuç ise prim alacağı iddiası olan işçinin bunu yazılı delille ispatlaması zorunluluğudur. Yargıtay kararda prim uygulaması olduğuna dair tanık beyanını yeterli bulmamıştır. Ancak bu noktaya gelebilmek için hiç şüphesiz işveren yanca dermeyan edilen ücret hesap pusulası ve ücret bordrolarının açık ve gerçeğe uygun olması şarttır. Bir diğer ifade ile her yönü ile içeriğine itibar edilebilecek mahiyette ücret bordrolarının bulunması halinde tanık beyanı ile prim veya başkaca bir alacak kalemi ispat edilemez.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Ücret zammı 29 Mart 2014
Örtülü ikale 19 Şubat 2014