İşsizlik oranındaki düşüşe aldanmamak lazım

Orhan AKIŞIK
Orhan AKIŞIK KÜRESEL PERSPEKTİF [email protected]

Avrupa ekonomilerinde devam eden belirsizlik, gözleri ister istemez ülkesel bazda dünyanın en büyük ekonomisi ABD'ye çeviriyor. ABD Çalışma Bakanlığı'nın geçen haftaki raporuna göre, nisan ayı işsizlik oranı son dört yılın en düşük düzeyine gerileyerek yüzde 7.5 olarak gerçekleşti. Tarım dışı sektördeki istihdam artışı 165 bin. İstihdam artışının gerçekleştiği işkolları, profesyonel hizmetler, yiyecek-içecek, perakende ticaret ve sağlık. Buna karşılık, imalat sanayi sektörü istihdamında bir artış yok. Bu işsizlik oranını doğru yorumlayabilmek için işsiz kimdir, önce ona bakmak lazım. Çalışma Bakanlığı'nın işsiz tanımında, işsiz olup ta çalışmaya istekli ve son dört hafta içinde aktif olarak iş aramış kimseler yer alıyor. Dolayısıyla, uzun süreden beri işsiz olanlarla, ekonomik nedenlerden ötürü yarı-zamanlı işlerde çalışanlar işsiz tanımına girmiyor. Bu durumdaki kişileri de kapsayan eksik istihdam oranında (U-6) ise azalmak bir yana artış var. Mart ayında yüzde 13.8 olan U-6, Nisan'da yüzde 13.9'a yükselmiş. Yüzde 7.5 oranının karşılığı olan yaklaşık 12 milyon işsize eksik istihdam rakamı eklendiğinde işsiz sayısı

22 milyona yaklaşıyor.

***
İşsizlik oranındaki değişmeleri, yarı-zamanlı istihdamdaki gelişmelerden ayırmak doğru değil. Çünkü yarı-zamanlı istihdamdaki artış bir ekonominin kaynaklarını etkin kullanamadığının, daha doğrusu israf ettiğinin bir göstergesi, ABD'de nisan ayı itibariyle, yarı-zamanlı istihdam 278 bin artarak 7.9 milyona ulaşmış. Eksik istihdamın yaygınlaştığı bir ekonomide işlerin iyiye gittiğini söylemek zor, normal şartlar altında hiç kimse gönüllü olarak yarı-zamanlı işleri tercih etmeyeceğine göre, insanları bu tür işleri kabul etmeye iten neden, tam-zamanlı iş bulamamaları.
Talepteki yetersizlikten dolayı, bazı işletmelerin çalışma saatlerini azaltması, yarı-zamanlı işlerdeki artışın önemli bir nedeni. Ayrıca, bu tür işler birçok işletmenin işine geliyor. Böylece, işletmeler bir yandan sağlık ve emeklilik gibi işgücü maliyetlerinden tasarruf sağlarken, diğer yandan pazarlık gücü olmayan yarı-zamanlı işçileri diğerlerine göre daha kolay işten çıkarıyorlar. Yarı-zamanlı istihdam artışı eksik istihdamın tek nedeni değil. İnsanların sahip oldukları bilgi ve beceri düzeyinin altındaki işlerde çalışmaları da, ekonomideki verimliliği düşürerek eksik istihdama yol açıyor. Son üç yılda istihdamda sağlanan artışın hemen hemen yarısı, düşük ücretli işkollarında meydana gelmiş. Birçok kişi işsiz kalmaktansa, sahip oldukları niteliklerin gerektirdiğinin altındaki işleri kabul etmek zorunda kalıyor. Bu durumdan en çok zarar görenler ise, okullarını bitirip iş hayatına atılmaya hazırlanan gençler. Yeni mezunların sahip oldukları niteliklere uygun tam-zamanlı iş bulmaları zor, üniversiteyi bitirdikten sonra yıllarca iş peşinde koşan birçok genç var.

***
Bütçe açığını azaltmak için kamu harcamalarındaki kısıntı devreye girerken, FED her ay 85 milyar dolar tutarında bono alımlarından oluşan gevşek para politikasını aynen sürdürüyor. FED'in işsizlik yüzde 6.5 oranına gerilemedikçe para politikasında bir değişikliğe gidilmeyeceği yönündeki açıklamasını bu çerçevede değerlendirmek lazım. Hatta FED, para arzını daha da arttırabileceğini söylüyor. İyice gerileyen faizler ipotek kredilerine de yansıyor. Emlak piyasasındaki satışlar son dört yılın en yüksek düzeyinde. Tahminler, konut fiyatlarının önümüzdeki dört yıllık dönemde yüzde 20 civarında artacağını gösteriyor. Gevşek para politikasından kaynaklanan likidite artışının yeni bir finansal krize zemin hazırlayıp hazırlamayacağı konusu bir yana bırakılırsa, istihdam sorununa uzun vadeli, kalıcı çözümler bulmadan büyümenin sürekliliğinin sağlanamayacağı açık. Dow Jones Endeksi'nin hafta içinde tarihinin en yüksek seviyesine ulaşmasında gerileyen işsizliğin olduğu kadar artan şirket karlarının da payı var. Ancak, karlardaki artışın çalışanlara yansıdığı söylenemez. Kaynak israfı dışında sosyal sorunlara da yol açan eksik istihdamı tamamen kaldırmak mümkün olmasa bile, kabul edilebilir sınırlar içinde kalmasını sağlamak şart.

 

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Vekalet savaşları 08 Ekim 2016
Clinton farkı 01 Ekim 2016
Sorun küreselleşmede mi? 27 Ağustos 2016