İşsizlik nasıl bir sorundur?
Başbakan'ın cumartesi günü yapılan bir toplantıda işsizlikle ilgili bir soruya verdiği yanıt Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği'ni hareketlendirmiş; Oda ve Borsaların Başkanlarının Bilgilendirme Toplantısı adı altında bir araya gelerek tepki götermesi bekleniyormuş. Başbakan Erdoğan'a göre işsizlik yapısal bir sorun değil, sanal bir sorun, insani bir sorunmuş! Anadolu'da bazıları nasıl daha fazla kazanırım derken emek sömürüsü yapıyormuş, özellikle tekstil sektöründe bayanların istihdam edildiği yerlerde çok acımasızlık görülüyormuş, sıkıştırdıkça da feryada başlıyorlarmış. Bu artık çözülmek durumunda imiş. Böyle emeği sömürerek "ben zengin oldum" demek olmazmış, hakkını vermeden çalıştırmak olmazmış...
İşsizlik konusundaki bu değerlendirmede iktidara ilk gelinen yılda dile getirilse daha farklı düşünülebilirdi. Yedi yılın ardından hem de bir kriz sonrasında dile getiriliyor ise gerçek niyeti irdelemek gerekiyor. Diğer taraftan TOBB'un tepki göstermek üzere harekete geçmesi de ilginç: Zira yaklaşık yedi yıldır Anadolu'dan gelen feryadı duymazdan geliyor, tepkileri baskı altında tutmaya çalışıyordu. Koşullardu uzun süredir değişen bir şey yok, fakat üst kattakiler de bir tavır farklılaşması var: Neden?..
Evet, ülkemizde emekçilere yönelik bir sömürü, suiistimal var ve dozu her geçen yıl artıyor. Küreselleşme ile gelen kuralsızlık bu süreçte belirleyici oluyor. Bu olumsuzluğu gidermenin yolu şikayet etmekten değil, tüm politikaları değiştirmekten geçiyor. Mevcut koşullarda hem finansal sermayeyi memnun etmek, hem de sömürüyü ortadan kaldırmak veya sınırlamak olası değil. İşsizlik artışı önlenemediği sürece de istihdam edilebilenlerin de satın alam gücü eriyecek ve sömürünün dozu artacak. Döviz kuruna basarak enflasyonu düşürmeye çalışmak, rekabet gücü hızla eriyen yerli üreticilerin sorunlarına duyarsız kalmak, sonra da faaliyetini sürdürmek adına her yolu denemek zorunda bırakılan kesimleri suçlamak adalet kavramı ile bağdaşmıor. Ürünlerin piyasa fiyatı geriler ve üretimde kullanılan girdilerin maliyeti artarken, küçük ortaboy işletmelerden ne yapması beklenirdi? Eğer durum böyle değil ise yatırım teşviklerine veya asgari ücretin belgeler bazında farklılaştırılması tartışmalarına ne gerek vardı? Sömürünün en büyüğü tarım ve taahhüt işlerinde yaşanır iken neden tekstil hedef haline getiriliyor?
Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği de bugüne kadar küreselleşme olarak tanımlanan kuralsızlığın yanında oldu ve emeğin suiistimaline kayıtsız kaldı. Anadolu'dan yükselen çığlıkların duyulmasını engelledi, ekonomik programın ve döviz kurunun tartışılmasına izin vermedi. Bugün işsizlik konusunu çözmek adına sivil inisiyatifi harekete geçirmeye çalışıyor ve Başbakan'ın sözlerine tepki niteliğinde pasif bir pozisyon almaya çalışıyor. Ortada ciddi bir tavır değişikliğinin ön sinyalleri mi var yoksa hiçbir şeyin değişmesini istemedikleri halde siyaseten gündemi mi farklılaştırmaya çalışıyorlar?
Ne Başbakan'ın genel tercih ve değerlendirmeleri, ne de TOBB'un sergilediği çizgi güven vermiyor. Sorunları ağırlaştırma pahasına günü kurtarmak iyice zorlaştı ve hareket yeteneği daraldı. Yaşanan olumsuzlukların sorumluları iyice bunaldı, zeytinyağı gibi suyun üstüne çıkıp ahkam kesmek zorlaştı... Daha önce sık sık yazmıştık, finansal sermaye ve küreselci politikalar ile geniş kesimler ve üretenler arasındaki çıkar çatışması keskinleşiyor; güçlüden yana tavır alan siyasiler itibar kaybediyor ve kafa karışıklığından kurtulamıyorlar.
Olumsuz koşullar nedeniyle tepkiselliğin büyüyebileceği sektörleri değişimi yollarla baskı altına alıp sirdirmeyi deniyor olabilirler.
Ülkemizdeki işsizlik yapısaldır ve sebebi küreselleşme yanlısı politikalardır. İşsizliği sanal hatta insani bir sorun olarak göstermeye çalışmak sonucu değiştirmez, küreselci politikalardan yana tavır alanları kurtaramaz. Gerek hükümetler, gerekse TOBB yönetimi ülkemizdeki emeğe yönelik sömürünün önde gelen sorumlularınandır. Spotları tekstil sektörüne yönelterek kafa karıştırmak girişimi başarısızlığa mahkumdur. Sürdürülebilir olmayan politikalarla ısrar etmenin doğal sonucu adaletsizliktir, bağımlılıktır, sömürüdür...