İşsizlik (mesleksizlik) ne durumda
Geçen hafta cuma günü haziran ayı işsizlik rakamları açıklandı. Bir önceki aya göre değişim olmadı. Rakamsal anlamda değişiklik olmaması güzel bir gelişme olarak değerlendirebiliriz. Geçen yıl yaşanan 15 Temmuz darbe girişinden sonra ekonomide çarkların dönmesi yavaşladı, herkesin kafasında yaşanan olağan üstü halin devamında bir tedirginlik olurken iş dünyası yatırımlar için bekleme kararı aldı. Bunun sonucunda işsizlik Ocak 2017 de yüzde 13 ile zirve yaptı.
Hükümet tarafından alınan kararlar ve teşvikler ile bunun önüne geçilmesi için her yol denendi, kampanyalar yapıldı. Bu konuda başarılı olunduğunu görüyoruz.
Ülkemizin esas sorunun işsizlikten çok mesleksizlik. TÜİK nüfus projeksiyonuna göre normal şartlarda önümüzdeki 10 yılda nüfusumuz yılda 1 milyon kişi artacağı tahmin ediliyor.
TÜİK bu konuda 2075 yılına kadar 3 farklı senaryo üzerinde çalışma yapmış bulunmakta. Birinci senaryoda ülkemizin nüfusunun 2050 yılında doğurganlık hızının yüzde 1.65'e düşerek artık artmayacağını düşüşe geçeceğini ve 94 milyonda kalacağı ön görmekte, ikinci senaryoda ise 2020 yılında yüzde 2,11'e 2050 yılında ise yüzde 2,5 tekrar çıkacağını ön görerek 105 milyon civarında olacağını ön görmekte, üçüncü senaryoda ise 2050 yılında doğurganlık hızının yüzde 3'e çıkacağını ülke nüfusunun 110 milyon civarında seyredeceğini tahmin etmekte.
Bu üç senaryo’ya bakınca nüfusumuzun 2050 yılına kadar artmaya devam edeceğini görülmekte. Önümüzdeki 10 yıl içinde nüfus artışı ve iş gücü artışından dolayı yeni iş imkânları sağlanması gerekiyor.
2005-2017 dönemi incelendiğinde işgücüne katılan sayısında yaklaşık 10,5 milyon artış gözleniyorken, işgücüne dâhil olmayan nüfus azalmakta istihdam oranı da yükselmektedir.
(2005:yüzde 40,6 – 2017 Haziran yüzde 48)
İşsizliği sabit tutabilmemiz için her yıl en az 1 Milyon yeni istihdam yaratılması gerekli. Gelecek yıllarda fabrikaların otomasyon ve verimlilik artışları gözüne alındığında üretim için makine teçhizat yatırımlarının artırılması gerekiyor. Bu yüzden büyüme rakamları içinde ekonomistlerin sürekli olarak eleştirdiği makine ve teçhizat yatırımlarının azalması konusunda haklı oldukları görülmekte. Ayrıca imalat sanayi’nin Gayri Safi Milli Hâsıla içindeki payının sürekli olarak düşmesi bizim gibi gelişmekte olan ülkeler için ayrı bir sorun ve endişe teşkil etmekte.
İşgücümüze piyasamızda ciddi bir sorun olduğu görülmekte. Yeni yaratılan istihdamın yüzde 70'e yakını servis sektöründe sağlanmakta. Üretim artışı yapamadığımız için sanayide istihdam artışıda gerçekleşmiyor ve bunun sonucunda sürekli artan bir şekilde dış ticaret açığı vermekteyiz. Dış ticaret açığı ile cari açığımızı kapatabilmek için üretip yurt dışına ihracat yapmamız lazım. Tarım sektöründe çok yüksek oranda insan çalışıyor. Ama bir türlü gıda enflasyonu artışının da önüne geçilemiyor. Adeta kısır bir döngü içersindeyiz.
Son dört yıldaki işgücüne baktığımızda
1) İnşaat sektöründe yüzde 11,5 artış,
2) Tarımda yüzde 3 azalış,
3) Sanayi’de yüzde 1'lik artış,
4) Servis sektöründe ise yüzde 15 yeni istihdam sağlanmış durumda.
Grafikte görüldüğü gibi servis sektöründe sürekli büyüme kaydediliyor. Buradaki büyümenin en az yarısı kadar sanayi’de istihdamı artırmamız gerekiyor. İstihdamın yüzdesel dağılımına baktığımızda yüzde 55'i hizmetler, yüzde 19'u sanayi, yüzde 19'u tarım ve yüzde 7,3 inşaat sektöründe.
İstihdamın eğitim düzeyine göre dağılımına baktığımızda ise durum hiç iç açıcı olmadığını, genel olarak istihdam piyasasında düşük eğitimli ve düşük vasıflı insan gücü ile çalışıyoruz.
1) İstihdam edilenlerin yaklaşık yüzde 60'ı ilkokul veya ortaokul eğitim düzeyinde
2) Lise eğitim seviyesi yüzde 20,5
3) Üniversite eğitim düzeyi yüzde 22
Üniversite eğitim düzeyinde olanların büyük bir kısmının kamuda çalıştığını unutmayalım.
Bu istihdam düzeyi ile yeni teknoloji geliştirmemizi bırakalım,önümüzdeki dönemlerde yeni teknolojileri kullanmakta bile zorlanabiliriz.
Gelişmiş ekonomilere baktığımız üniversite mezunlarının toplam istihdam içinde İsviçre’de yüzde 51, İsrail’de yüzde 50, İngiltere ve Hollanda’da yüzde 48, ABD’de ise yüzde 42 seviyesinde olduğu görülmektedir. Ülkemiz yüzde 22 oranı ile ülke sıralamasında 69. sırada.
İşsizliği/mesleksizliği önlemenin ve nitelikli işgücünün oluşturmanın dört temel yolu olduğunu düşünüyorum.
1) Mesleki eğitim ihtiyaca göre yapılmalı
2) Teknik ve uygulama odaklı eğitim
3) İş gücü piyasasında daha fazla kadına yer açılmalı
4) Üniversite Eğitimi kamuda iş bulmaya yönelik olmamalı