İşsizlik ihmale gelmez

Orhan AKIŞIK
Orhan AKIŞIK KÜRESEL PERSPEKTİF [email protected]

1930 Ekonomik Buhranı'ndan sonra yaşanan en ağır ekonomik kriz, etkisini arttırarak devam ediyor. Son aylarda dünyanın değişik bölgelerinde görülen sosyal ve siyasal olayların temelinde kronikleşen ekonomik sorunların olduğu muhakkak. Tunus'dan başlayıp Mısır ve Yemen üzerinden Suriye'ye; oradan İsrail ve son olarak ta İngiltere'ye doğru yayılan kitlesel hareketlerin gösterdiği gelişmiş Batı ülkelerinin de topun ağzında olduğu. Kitlesel olayların temelinde ekonomik krizin neden olduğu yüksek işsizlik ve bundan kaynaklanan bozuk gelir dağılımının payı olduğu açık. Giderek yoksullaşan kitleler, demokratik yönetimlerin dayanıklılığını adeta test ediyorlar. İşsizliğin önü alınamazsa, bundan sadece mevcut demokrasiler yara almaz, aynı zamanda demokratik yönetimlere (?) kavuşma arzusunda olan

Arap ülkelerinde eski yönetimleri aratacak ölçüde kökten dinci yönetimler de işbaşına gelir.

***

Yaşanan sorunların altında aslında, birçok ülkede 80'li yıllardan beri ısrarla uygulanan ABD kaynaklı iktisadi görüşün iflası yatıyor. Devletin ekonomideki rolünü yok denecek kadar azaltmayı, piyasalardaki düzenlemeleri ortadan kaldırmayı amaçlayan; bırakınız yapsınlar, bırakınız geçsinler ilkesini şiar edinen neo-liberal politikalarla, ağırlaşan ekonomik ve sosyal sorunlara çözüm aramanın boş olduğu iyice ortaya çıktı. Her şeyin baş döndürücü bir hızla değiştiği bir dünyada iktisadi görüşlerin durağan kalması söz konusu olabilir mi? İktisadın da çağın gereksinimlerine cevap verecek araçlarla donatılması şart. Salt karın azamileştirilmesi düşüncesine dayalı bir kapitalizmin işsizlik sorununa çözüm bulamayacağı açık. İşsizliğe ve fakirliğe karşı kayıtsız kalan bir ekonomik sistemin ise uzun vadede sorgulanması kaçınılmaz.

***

Dünyanın en büyük ekonomisi ABD, şimdilik büyümeye devam etse de işsizlik yüzde 9'un üzerinde. Buna rağmen, hala sırada işçi çıkaracak işletmelerin olduğu söyleniyor. İleri sürülen gerekçe ise talep yetersizliği. Ancak işçi çıkarmak çözüm olmak bir yana, talebin ve gelirlerin daha da azalmasına yol açarak, varolan sorunları daha da karmaşık bir hale getiriyor. Kriz döneminde milyarlarca dolar kar eden, 1 trilyon dolardan fazla nakit biriktiren Amerikan şirketleri yeni işçi alımları ve yatırımlar söz konusu olduğunda sessiz kalmayı tercih ediyorlar.

Faizlerin sıfır seviyesinde olduğu, ücretlerin olabildiğince düştüğü bir ekonomik konjonktür yeni işçi alımları ve yatırımlar için ideal bir ortam olmasına karşılık, artan petrol ve emtia fiyatlarının yanı sıra Avrupa'daki olumsuz gelişmeler ve yavaşlama eğilimi gösteren büyüme yatırımları ve istihdamı olumsuz etkiliyor.

***

İktisat biliminin makroekonomik dengesizliklerle savaşmada önerdiği reçeteler tereddüde meydan vermeyecek ölçüde açık. Buna göre, bir ekonomi resesyon tehlikesiyle karşı karşıya kaldığında uygulanacak maliye ve para politikaları gelir ve üretimi arttırmaya yönelik olmak zorunda. Merkez bankalarının esas amacı fiyat istikrarını sağlamak, yani enflasyonun önüne geçmek olsa da, bu hedefin ikinci planda kalması mevcut durum gözönüne alındığında güçlü bir olasılık. Yüksek enflasyonun ekonomiler üzerinde olumsuz etkilerinin olduğu biliniyor. Ama yüksek ve kitlesel işsizliğin etkisinin de enflasyondan geri kalır tarafı yok. Merkez bankalarının giderek artan ve sosyal barışı tehdit eder boyutlara ulaşan işsizlikle mücadele etmek için fiyat istikrarı hedefini bir süre geri plana atması gerekebilir. Parasal istikrar dışında yüksek istihdamı da hedefleyen FED, bu tür bir politikaya ECB'den şimdilik daha yatkın görünüyor. Ancak, maliye politikalarını devreden çıkarıp salt para politikaları yardımıyla krizle savaşmak sonuç verir mi? Vergi artışlarına karşı çıkan, harcamaları sıfırlayan ekonomi politikalarıyla büyümeye istikrar kazandırmak ve işsizliği azaltmak zor. Dünyanın en zenginleri arasında yer alan Warren Buffett geçtiğimiz günlerde, bütçe açıklarının kapatılması için ABD Kongresi'nden zenginler üzerindeki vergi yükünü arttırmasını istedi. Buffett vergi artışının iddia edildiği gibi yatırım ve istihdamı olumsuz etkilemeyeceği görüşünde. Eninde sonunda Kongre vergileri arttırmak zorunda kalacak olsa bile, bu görüşün şimdilik Cumhuriyetçiler nezdinde taraftar bulması güç. Bunun için biraz zaman geçmesi gerekiyor.

***

Harvard'lı iktisatçı Kenneth Rogoff, "Teknoloji ve Eşitsizlik" başlıklı makalesinde işsizliğin sadece vasıfsız işgücü için bir tehdit oluşturmadığını; önlem alınmazsa, yakın bir gelecekte nitelikli işgücü arasında da işsizliğin artabileceği uyarısında bulunuyor. Vasıflı işgücü kategorisinde yer alan kişilerin ücretlerindeki artış, işletmeleri çalışan sayısını azaltmaya zorluyor. Rogoff'a göre, bu kategorideki kişiler aralarında birlik oluşturarak hükümetleri, iş gücünden tasarruf sağlayan politikaların uygulanmasını yasaklayacak yasa ve düzenlemeler yapmaya zorlayabilirler. Bu, hiç te olmayacak bir şey değil. Ekonomi çarkı işlemeye devam edecekse, işletmelerin çalışanların sorunlarına kayıtsız kalmaları düşünülemez. Unutulmamalı ki, işsizlik sorunu yaygınlaşırsa hükümetlerin buna müdahalesi kaçınılmaz olur.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Vekalet savaşları 08 Ekim 2016
Clinton farkı 01 Ekim 2016
Sorun küreselleşmede mi? 27 Ağustos 2016