İşsizlik hangi doğruları işaret ediyor?
2013’ün işsizlik gerçekleşmesi manşetlerde çift haneli olmasıyla öne çıktı, çıkmasına da aslında en önemli boyut ölçümleme tekniğinde gizli kaldı. Yüzde 10 işsiz sayısıyla toplam işgücünü karşılaştırırken, bu arada “iş aramayıp çalışmaya hazır” grubun işgücüne oranını ihmal ediyor. Bu grup yüzde 7.3 ile öyle kolay kolay yenilip yutulabilecek, ihmal edilebilecek türden küçük de değil ki.
ABD’de Cuma’ları açıklanan haftalık tarım dışı istihdam görünümü tarım dışı istihdam rakamı ortalama 150 bin beklenirken 175 bin gerçekleşmiş, bu gerçekleşmeyle 25 bin daha fazla tarım dışı işgücü yaratıldığı sonucu ortaya çıkmıştı. Yaratılan daha fazla iş olanağı işsizliğin azalması yönünde bir değişimi öngörmüştü gelin görün ki öyle olmadı.
Önceki yüsde 6.6 olan işsizlik yaratılan ek iş olanakları sayesinde yüzde 6.5 tahmin edildiyse de yüzde 6.7 sonuçlandı. Bu ters sonuç ölçümlemedeki çelişkinin ne kadar derin olduğunu ortaya koyuyordu. Tıpkı TUİK verilerindeki Aralık 2013 yüzde 10 gerçekleşmesine yüzde 7.3 de “iş aramayıp çalışmaya hazır” işsizlerin eklenip yüzde 17.3 işsizlik üzerinden tüm planların yapılması gerektiği gibi ters bir yönü zorunlu kılıyordu ABD ekonomisi için.
Türkiye’nin esas sorunu “işgücüne katılım oranındaki” düşüklüktür. Tüm dünya genelinde Türkiye’nin Aralık 2013 yüzde 50.1 işgücüne katılım oranı nerede duruyor diye bakarsak, yüzde 65.01 dünya genel ortalamasının yüzde 15 altında seviyesiyle belirgin bir yetersizliği ifade etmektedir.
Ne gibi sonuçlar doğurur
İngilizlerin şu atasözünü hatırlıyorum: “Çöp girerse çöp çıkar.” Eğer hatalı verilerle oluşturulmuş bir para, maliye ve genel ekonomi politikasından söz ediyorsak, bunun sağlıklı olacağından bahsetmek mümkün olabilir mi? Başlıca 3 başlık altında toplanan etkiler öne çıkar. Bunlar;
1. Öncelikle sıkı para politikasının mı gevşek para politikasının mı doğru olduğu saptanamaz.
2. Bunu hemen bir de vergilerdeki yaptırımlar izler. ÖTV, KDV artışları ve bütçenin yapılandırılması bu çarpık öngörülere göre şekillendirilmiş olur. 3. Yapısal reformların ne kadar acil ve gerekli olduğu anlaşılamaz.
Demokles “herkes benim gibi düşünüyorsa yanılıyor olmaktan korkarım” der. Çok seslilik müziğe derinlik, farklı görüşlere açıklıkla politikalara şeff afl ık ve güvenirlik, felsefelere de disiplin katar. Bu bakış açısından uzaklaşmak felaketlere davetiye çıkarmak anlamına gelir. TUİK Aralık işsizlik verileriyle, kadın işgücüne katılımdaki artışın ne kadar önemli olduğu bir kez daha ortaya çıkmış oldu.
Gemi yüklemesinin o hassas statik dağılımını doğru hesaplamayan kaptan, daha limanda yüklem esnasında gemiyi batırır. Unutmayalım kısa vadeli bu dar kapsamlı işsizlik ölçümü, ancak kısa vadeli öngörülerin aracısı olabilecek türdendir. Hiçbir araç, jant üzerinde uzun süre gidemez. Jant üzerinde gitmek, en kısa mesafedeki lastikçiye kadar sürecek olan, belirgin etkinlikte ve kısa vadeli bir çözüm olabilir ancak.