İşsizlik de “aşırı istihdam” da yükselişte!
Bir başka deyişle unemployment da overemployment da yükseliyor…
Employement İngilizcede “istihdam”, unemployement ise “işsizlik” demek. Over; “fazla-aşırı” demek olduğu için overemployement da “aşırı istihdam” olarak tercüme ediliyor. Ben ise bu terimin “çok işlilik” olarak anılması gerektiğini savunuyorum.
Overemployement, bireyin tek işle geçinemediği, kazancı yetmediği ya da daha fazlasını istediği için aynı anda birden fazla işte çalıştığı durumu anlatıyor. Daha çok yurt dışında başladı ancak artık bizde da yaygın olarak rastlanıyor, kulaktan kulağa duyuluyor . Özellikle de teknoloji sektöründe ya da teknoloji yoğun, internet, bilgisayar, sosyal medya, grafik, tasarım, yazılım, teknik destek, vb. hizmetler gerektiren işlerde daha rahat ve fazla uygulandığı biliniyor.
Neden ve nasıl?
Bazı yurt dışı kaynaklı istatistiklere, araştırmalara göre, “overemployed, çok işli” çalışanların sayısı son birkaç yılda önemli ölçüde artmış. Ve bu çalışanların %60'ı maddi ihtiyaçlarını karşılamak için birden fazla işte çalışırken %25'i de kariyer hedeflerine daha hızlı ulaşmak için bu yolu tercih ediyormuş.
Çok daha fazla ve özellikle de “beyaz yakalı, ofis” çalışanları yani “profesyoneller” arasında oldukça yaygın olduğu “hissediliyor”. Çoğu zaman işverenlerin haberi olmadan iki veya daha fazla tam zamanlı işe sahip olan çalışanların sayısı hızla artıyor (sanki).
Armut, Upwork, Freelancer, Bionluk, Fiverr, vb. gibi hizmet, freelance pazaryerlerinin, platformlarının artması, yeteneklerinin-kapsamlarının genişlemesi, dünyanın her yerinden-her yerine, lokasyon bağımsız hizmet verilebilmeleri ve yapay zekanın kolaylaştırıcı etkisiyle “overemployed” çalışanların daha da artacağına kesin gözü ile bakılıyor.
Nasıl gizleniyor?
"Overemployed yani aşırı istihdam veya çok işlilik" trendi pandemi döneminde, uzaktan çalışmanın sağladığı gizlilik, gereklilik nedeniyle profesyoneller tarafından hızla benimsendi. Ancak, kültürel olarak tabu olduğu gibi, işverenlerin fark etmesi durumunda işten çıkarılma riski de taşıdığı için çeşitli atlatma, kandırma, saklama yöntemleri ile gizlenmeye çalışıldı. Hala da öyle ama giderek daha fazla dillenmeye, patlamaya başladığı için ufak ufak normalleşmeye de başlıyor diyebiliriz…
İşte yöntemler:
1. İşverenlerin haberi olmadan, çalışanlar, işlerini yapmak için kullandıkları bilgisayarları ve diğer cihazları hatta internet bağlantılarını ayrı ve özel tutuyorlar. Farklı mail adresleri, IP ler kullanıyorlar.
2. Birden fazla işte çalışanlar, işlerini yapmak için zamanlarını dikkatli bir şekilde yönetiyorlar. Gereksiz zaman, efor harcamamak için, işlerini birbirleriyle uyumlu hale getiriyorlar.
3. işverenlerinin fark etmemesi için, işlerini yaparken, işverenleriyle, takım arkadaşlaroyla iletişim kurmaktan kaçınıyor ya da minimumda etkileşime giriyorlar.
4. Farklı ülkelerden iş yapabilirlerse gizliği daha rahat koruyorlar, sigortalı işlerini de sürdürebiliyorlar. İşte bu çok önemli çünkü çoğu freelancer işler düzenli gelir getirmediği için “Maaşı düşük-müşük olsa da hiç değilse sabit, bordrolu bir işim olsun” mantığında. Hele gençler aile kurup, çocuk yapıp, düzenli borca da girince bu neredeyse zorunlu hale geliyor.
Sakıncaları, zorlukları
Bu trend etik, ahlak, gizlilik, güvenlik, hak-hukuk, yasalar, vb. açısından kişiler ve kurumlar açısından epey tartışmaya açık, riskli. İnsani ve kurumsal boyutları karmaşık çok katmanlı bir yapıya sahip. Şirketlerde gizlilik, iş kalitesi vb. sorunları ile çalışanların verimliliği ve sadakati konusunda endişeler doğuruyor. İşyeri kültürü ve takım dinamikleri etkileniyor. Bireylerde de iş yükü ve stres seviyesi artarken, iş-yaşam dengesi bozuluyor.
Sonuç olarak, “overemployment” trendi hem çalışanlar hem de işverenler için yeni zorluklar ve fırsatlar sunuyor. Bu yeni çalışma modelinin gelecekte iş dünyasını nasıl etkileyeceği merak konusu.
Siz ne düşünüyorsunuz?