İşsizliği azaltmak kolay değil

Adnan NAS
Adnan NAS ASLINA BAKARSANIZ adnan.nas@stfa.com

Dünyada ve son zamanlarda özellikle Avrupa'da sorunlar, çözülmek bir yana, derinleşip müzminleşirken Türkiye'nin 2009'un son aylarından başlayarak hızlı bir ekonomik toparlanma sergilemekte olması haklı bir hoşnutluk ve iyimserlik rüzgarı estiriyor. Yeni yılın ilk çeyreğinde bütün göstergelerin iki haneli bir büyümeyi işaret etmesiyle pekişen bu rüzgar, kabul etmeliyiz ki, temkinli para politikalarının ve mali disiplinde başarının tam anlamıyla yapısal reform uyguladığımız tek alan olan bankacılık sisteminin sağlığı desteğinde bizi ulaştırdığı konum sayesinde ortaya çıktı. Ne var ki, bu konumun henüz bize gelecek ile ilgili net bir perspektif sağlayacak güçte olmadığını, çünkü konjonktür ile başetmede gösterdiğimiz başarıyı henüz yapısal sorunlarımızı çözme alanına taşıyamadığımızı biliyoruz.

İşsizlik karmaşık ve yapısal bir sorun

Nitekim uzun zamandır gündemin birinci sırasını işgal eden işsizlik sorununun sadece krizin ortaya çıkardığı bir dert olmadığı, Türkiye'nin istikrarlı büyüme dönemlerinde bile daha aşağıya düşüremediği yüzde 10 civarında bir yapısal işsizlik düzeyi bulunduğu konuyla ilgili herkesin mutabık kaldığı bir gerçek. Üstelik gizli işsizliği ve işgücüne katılmayanları düşündüğümüzde bu alt sınırın birkaç puan daha yukarıda olduğu da dikkate alınmalı.

Ayrıca sorunu karmaşıklaştıran başka boyutlar da var. Bir yandan, çoğu işverenimizin de doğruladığı gibi, en önemli zaaflarımızdan biri nitelikli işgücü yetersizliğiyken, diğer yandan beyaz yakalılarda işsizlik oranının da yükselmesi ciddi eğitim planlaması ve mekan uyuşmazlığı sorunlarına işaret ediyor. Aynı şekilde kayıtdışı istihdamın yüksekliği, hem istihdam maliyetinin azaltılması hem de işgücü verimliliğinin ve işletmelerin rekabet gücünün arttırılması gibi çok zorlu ve bazen birbirini engelleyen denklemlerin çözümünü gerektiriyor.

Bu durum, işsizlik oranının zirveye çıktığı 2009 Şubat'ındaki yüzde 16.1 düzeyinden bu yıl yaşanan toparlanma ve ilk çeyrek büyümesi sonucu yüzde 14.4'e gerilemesinin aynı tempo ile sürdürülmesinin zorluğunu gösteriyor.

Bütüncül ve kapsamlı strateji ihtiyacı

Hal böyleyken bu soruna, konunun bütün boyutlarını kavrayan bütüncül ve kapsamlı bir stratejik yaklaşımın şimdiye kadar geliştirildiği söylenemez. Buna karşılık sorunun pek çok bileşeninden bazıları üzerinde münferit olarak tartışılan, önerilen ve hatta kısmen uygulamaya konan politika tedbirleri bulunduğu gözleniyor. Sözgelişi istihdam üzerindeki vergi ve prim yükünün hafifletilmesine ilişkin olarak yürürlüğe giren teşvik paketini, kayıtdışılık konusunda yoğunlaşan çalışmaları ve çalışma mevzuatında esnekliğin arttırılması ile ilgili tartışmaları olumlu gelişmeler olarak not etmeliyiz. Ancak bu münferit politikaların, temelde yapısal faktörlerden kaynaklanan işsizlik darboğazını aşmaya yetmediği ve yetmeyeceği de açık.

Konunun yapısal niteliği ve bütüncül politika ihtiyacı, sorumluluğun büyüğünü siyasi kadrolara yüklüyor. Bu kadrolar, iktidarda olanları da, muhalefeti de kapsıyor. İktidarın politikalarını münferit projeleri ve işletmeleri ilave istihdama özendirmek gibi pratik fakat zorlama yöntemleri aşan kapsamlı ve stratejik bir çerçeveye kavuşturması kadar muhalefetin de kendi önerilerini ve programını sistemli ve tutarlı bir bütün halinde ortaya koyması da gerekli.

Ana muhalefet partisinin hafta sonunda yapılan kurultayında konuşan yeni ve sosyal güvenlik konusunda uzmanlaşmış Genel Başkanı'nın en fazla vurguladığı başlıklardan birisinin "merdivenaltı işletmeler dâhil her çalışanın sigortalı yapılması gereği" olması dikkat çekiciydi. Kuşkusuz bu çok haklı ve itiraz edilmeyecek bir hedef; ancak bugün bulunduğumuz noktada çalışanların sigortalı olması kadar hatta ondan daha önemli olarak "işsizlere iş yaratılması" ve bunu sağlayacak yol haritası üzerinde durulması gerekiyor.

Çözüm rekabetçilik ve verimlilikte

Aslında "çalışanların sigortalı yapılması", bir bakıma kayıtdışının istihdam boyutunun çözülmesi demek. Bu ise uzun zamandır tartışılan, üzerinde raporlar yazılan çok boyutlu ve karmaşık bir sorun. Bu bağlamda Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı'nın KADİM projesini, Maliye Bakanlığı'nın ve onun bünyesindeki sivil toplum katılımını da içeren Vergi Konseyi'nin sorunun istihdam dışındaki boyutlarını ve gerekli saha çalışmalarını da kapsayan ve 2009 yılı Şubat'ında Başbakanlık Genelgesi ile resmileşen "Stratejik Eylem Planı"nı ve son olarak Dünya Bankası'nın Türkiye'de kayıtdışılık ile ilgili "Ülke Ekonomik Raporu"nu zikretmek gerekir.

İşin özeti şu ki işsizlik sorununu, reel sektörün yapısını ve Türk ekonomisinin iç dinamiklerini geliştirmeden kalıcı biçimde çözmek mümkün değil. Rekabetçi, verimli ve katma değeri yüksek işletmeler ve bunların oluşturduğu güçlü bir reel sektör yaratamazsak, reel ücretlerin yükselen ülkelere göre düşük olmadığı ülkemizde işletmelerin önemli bir bölümü kayıt altında ayakta kalmakta zorlanabilir. Odaklanılması gereken sorun buradadır.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Seçim biter, kriz bitmez 02 Temmuz 2019
Yolun sonuna geliyoruz 11 Haziran 2019