İşsizliği azaltmak için sanayi üretimi artırmaya mecburuz
İnşaata veya tüketime dayalı büyüme ile yeterli ölçüde iş imkanı yaratılamıyor. İş imkanı yaratmak, sanayiye dayalı büyümeyi zorunlu kılıyor.
Türkiye’nin özelliği; (1) Hızlı nüfus artışı, (2) İş bulma imkanı ortaya çıktığında, iş aramayanların da iş arayışına geçmeleri.
Bu iki nedenle işsizliği azaltma imkanımız yok. İşsizlik oranını sınırlı tutmakta bile zorlanıyoruz, zorlanacağız.
15 ve daha yukarı yaştakilerin sayıları (kabaca) 60 milyon. Bu 60 milyon kadın ve erkeğin sadece 32 milyonu, iş bulduklarında çalışmak istiyor.
İş bulduklarında çalışmaya hazır 32 milyonun (kabaca) 29 milyonunun işi var. 3 Milyonundan biraz fazlası işsiz.
Çalışmak isteyenlerin sayıları her yıl 1 milyon 200 bin dolayında artıyor. Bunların 1 milyon kadarı iş bulabiliyor. 200 bin kadarı da işsizler ordusuna ekleniyor.
Son bir yılın özelliği var. Ekonomi beklenenin üzerinde büyüdü. Hükümet, istihdamı artırmak için özel teşvikler uyguladı. Ama işsizlik oranı yüzde 10’un altına inemedi.
Bir yılda 1 milyon 52 bin kişiye iş imkanı yaratıldığı halde işsizlik oranının düşmemesinin nedeni; (1) Hızlı nüfus artışı, (2) Her yıl çalışmak isteyenlerin sayılarının giderek artması.
Son bir yılda 15 yaş üstü nüfus 1 milyon 169 bin arttı. Çalışmak isteyenlerin sayıları 1 milyon 176 bin arttı.
Son bir yıldaki büyümemiz inşaata dayalı. Önemli olan sanayi kesimi. Sanayiye dayalı büyüme daha çok istihdam yaratıyor.
Hizmetler kesimi istihdam deposu oldu. Çalışanların yüzde 53.6’sı hizmetler kesiminde.
Önemli bir sorunumuz gençlerin (15-24 yaş arasındakilerin) işsizliği. Genç işsizlerin oranı yüzde 19.4'ten yüzde 20.6’ya yükseldi. Ne eğitimde ne de istihdamda olanların oranı yüzde 23.8 iken yüzde 24.0 oldu.
Hükümet istihdamı artırıcı tedbirler uyguluyor. Büyüme oranı beklenenin üzerinde. Ama istihdamda beklenen iyileşme sağlanamıyor. Sanayiye dayalı üretim artışını gerçekleştirmeye, ekonomi politikalarımızı buna göre düzenlemeye mecburuz.