”İşsizliğe çare bulunsun, belediye başkanları aynı zamanda dini bütün ol

Alaattin AKTAŞ
Alaattin AKTAŞ EKO ANALİZ [email protected]

Türkiye Ekonomi Politikaları Araştırma Vakfı'nın (TEPAV) desteğiyle gerçekleştirilen "toplumun kamu yönetimine ve kamu hizmetlerine bakışı" konulu çalışmaya göre halkın en önemli sorunu yine işsizlik. Ekonomik istikrarsızlık ve kriz, enflasyonla aynı ağırlığa sahip bir sorun halini almış bulunuyor, enflasyon ise eski ağırlığını biraz yitirmişe benziyor.

TEPAV'ın desteğiyle Boğaziçi Üniversitesi'nden Fikret Adaman, Sabancı Üniversitesi'nden Ali Çarkoğlu ve İstanbul Bilgi Üniversitesi'nden Burhan Şenatalar tarafından gerçekleştirilen çalışmanın sonuçları TEPAV'da açıklandı. 8 Kasım-23 Aralık 2008 tarihleri arasında kentlerde 2 bin 40 kişiyle görüşülerek gerçekleştirilen çalışma, Türkiye'nin en önemli sorununun işsizlik olmaya devam ettiğini gösterdi. Ankete katılanların 2004 yılında yüzde 37'si, 2008 yılında ise yüzde 39'u birinci sorun olarak işsizliğe işaret etti. Ekonomik istikrarsızlık ve kriz ile enflasyon ve hayat pahalılığı ise aynı ağırlıkta sorun haline geldi. Ancak, ekonomik istikrarsızlık ve krizin payında tam bir kat artış oldu. 2004 yılında ankete katılanların yüzde 10'u tarafından sorun olarak görülen ekonomik istikrarsızlık ve kriz, 2008'e gelindiğinde yüzde 20 ile ikinci öncelikli sorunu halini aldı. Enflasyon ve hayat pahalılığını sorun gösterenlerin oranı ise yüzde 21'den yüzde 20'ye indi.

İşsizlik, ekonomik kriz ve enflasyonun toplamı yüzde 79'u buluyor ve Türkiye'nin kemikleşen sorununun ekonomik olduğu bir kez daha gözler önüne seriliyor.  

Rüşvet ve yolsuzluğu sorun görenlerin oranının yüzde 10'dan yüzde 3'e, sağlık ve sosyal güvenliği sorun görenlerin oranının ise yüzde 4'ten yüzde 1'e indiği gözleniyor.

"Dini bütün de olsun"

Bir aydan az bir süre kalan yerel seçim öncesinde, seçmenin belediye başkanlarında ne gibi özellikler aradığına ilişkin soruya verilen yanıtlar ilginç bir tabloya işaret ediyor. 10 üstünden yapılan değerlendirmede, belediye başkanının eğitimli olması 8.9'la ilk sırada yer alıyor. Kentin sorunlarını ilgili makamlara iletebilme ve güler yüzlü olma 8.6 ile eğitimi izliyor. Merkezi hükümet yöneticileriyle iyi ilişkide olmak da 8.1 ile sıralamada önemli bir yere sahip. 10 üstünden 6.1 önem atfedilen konu ise belediye başkanının dini bütün olması. Dini bütünlük arama oranı, belediye başkanında olduğu gibi muhtar için de aynı düzeyde.

Adayın kadın değil erkek olması da 3.1 puanla sıralama önemli bir yer tutuyor.

Hükümet adayları bir adım önde

Önce Adalet Bakanı Mehmet Ali Şahin'in, ardından Devlet Bakanı Murat Başesgioğlu'nun yaptığı açıklamalarla tartışma yaratan "yerel yöneticilerin iktidar partisinden olması, daha iyi hizmet alınmasını sağlayabilir" şeklindeki açıklamaların aslında vatandaşın da kafasında yer eden bir görüş olduğu dikkati çekiyor. Bu açıklamalar son haftalarda yapılmış olmasına rağmen, geçen yılın kasım-aralık aylarında gerçekleştirilen çalışma da, vatandaşın yüzde 12'sinin iktidar partisinden birini belediye başkanı seçme konusunda kararlı olduğunu gösteriyor.

Ankete katılanların yüzde 48'i, partisine bakmaksızın adayın özelliklerine göre oy kullanacağını, yüzde 40'ı iktidarda olsun olmasın siyasi görüşünü temsil eden adaya oy vereceğini, yüzde 12'si ise kendi siyasi görüşüne yakın olmasa bile mevcut hükümetin partisinden olanlara oyunu vereceğini ifade ediyor.

Bu da gösteriyor ki, iktidar partisi adayları yarışa çok ciddi bir avantajla başlıyor.

Güven duygusu

Yıllardan beri olduğu gibi Türk halkının en çok güven duyduğu kurum Türk Silahlı Kuvvetleri. 0-10 arasında puanlama yapılan güven sorusunda Türk Silahlı Kuvvetleri 8.3 puanla ilk sırada yer alıyor. TSK'yı ilk ve orta öğretim kurumları, polis ve mahkemeler-hukuk sistemi izliyor. Ancak örneğin, toplumda ağız birliği edilmişçesine mahkemelere ve hukuk sistemine güvenilmediği dile getirilirken, en azından işleyişte büyük aksaklıklar olduğunun altı çizilirken bu güven beyanı biraz havada kalıyor. Aynı şekilde, en çok güvenilen kurumlar (kişiler) arasında valilerin hemen ardından muhtarların geliyor olması da dikkat çekiyor.

Güven konusundaki çelişkiler bu kadarla da sınırlı değil. Politikacılar ve siyasi partiler, en az güven duyulan kişi ve kurumlar. Ancak TBMM, güven duyulan kurumlar sıralamasında çok daha yukarıda. TBMM'nin, yine de muhtarlıklar kadar güven duyulmayan bir kurum olması da ilginç doğrusu.

Politikacılar, siyasi partiler ve hükümet, geçen yıl itibariyle 2004'e göre güven kaybetmiş durumda. Aynı durum, zaten pek güven duyulmayan gazeteler, televizyon kanalları ve sendikalar için de geçerli.

Siyaset ve ekonomide beklenenler

Ankete katılanlara hükümet politikalarının Türkiye'nin siyasal ve ekonomik durumuna yapacağı etki de soruldu. "Hükümet politikalarının Türkiye'nin siyasal durumuna etkisi ne olacak" sorusuna yüzde 45'lik kesim daha kötü, yüzde 36'lık kesim daha iyi olacak yanıtını verdi. Yüzde 19 ise değişiklik beklemediğini belirtti.

Aynı soru, önümüzdeki bir yıl için yöneltildi. Bu kez, daha kötü olacak diyenlerin oranı yüzde 49'a çıktı, daha iyi olacak diyenlerin oranı yüzde 31'e indi, aynı kalacak diyenlerin oranı ise yüzde 20 oldu.

Hükümet politikalarının aile ekonomisine etkisinin daha kötü olacağını söyleyenlerin oranı yüzde 55, daha kötü olacağını söyleyenlerin oranı yüzde 25, aynı kalacağını söyleyenlerin oranı yüzde 20 düzeyinde. Bu oranlar, bir yıl sonrasına ilişkin tahminlerde de aynı. 

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar