İsrail’le barışın jeo-ekonomik nedenleri
Bir önceki yazımızda İsrail’le barışın jeo-politik nedenlerini ele almıştık. Bugün İsrail’le barışın arkasındaki jeo-ekonomik nedenler üzerinde duracağız.
Mayıs 2010’de yaşanan Mavi Marmara saldırısından sonra Türkiye ile İsrail arasında diplomatik ilişkiler dondu. Ancak ekonomi cephesinde ilişkiler donmadı, tersine dış ticaret hacmi artış eğilimi içinde oldu.
Mavi Marmara olayının yaşandığı yıl, iki ülke arasındaki ticaret hacmi yüzde 32.44 arttı. 2011’de artış aynı hızla sürdü ve yüzde 29.32’lik bir artış daha yaşandı. 2012’de yüzde 9.18’lik bir gerileme olduktan sonra, ticaret hacmi 2013’te yüzde 25.44, 2014’te de yüzde 15.09 arttı.
Böylece İsrail ile diplomatik ilişkilerin donmasından sonraki dönemde karşılıklı ticaret ikiye katlandı. 2009-2014 arasında İsrail’e ihracat yüzde 93.83, ithalat yüzde 168.09, dış ticaret hacmi ise yüzde 124.56 arttı.
Buna karşın Davos’taki “One minute” olayının yarattığı psikolojik ortam, ve sonrasında Mavi Marmara olayı, İsrailli turist sayısında ciddi bir düşüş yarattı. 2008’de 455 bine dayanan İsrailli turist sayısı,2009’da 252 bine, 2010’de 93 bine ve 2011’de 82 bine kadar düştü. Daha sonra tekrar artışa geçen İsrailli turist sayısı 2014’te 173 bine yaklaştı. 2012’de 62.4 milyon dolar olan İsrail kaynaklı turizm geliri ise 2014’te 250.2 milyon dolara yükseldi.
Bu veriler, İsrail’le barışın arkasındaki nedenin, Rusya’nın ekonomik yaptırımları karşısında yeni pazarlar arayışı olmadığını gösteriyor. Çünkü ticaret zaten gelişmeye devam ediyor. Turizmde ise İsrailli turistten elde edilen gelir, Rus turistin iki katı olmasına rağmen, İsrail’in potansiyeli, Rusya’dan kaynaklanacak turizm geliri kaybın ancak çok küçük bir bölümünü telafi edebilir.
İsrail’le barışın gündeme gelmesinin ardındaki asıl ekonomik nedenlerden birincisi bölgemizdeki politik gelişmelerin ana nedeni olan global enerji savaşı. Burada söz konusu olan Doğu Akdeniz’de keşfedilen dev doğalgaz rezervleri. İkinci neden ise enerjide Rusya’ya aşırı bağımlı Türkiye’nin Rusya ile kriz sonrasında iyice kritik hale gelen enerji güvenliğini elden geldiğince kurtarabilme mecburiyeti.
Doğu Akdeniz’de keşfedilen ve 3.5 trilyon metreküp olduğu tahmin edilen doğalgaz rezervi, global enerji dengelerini etkileyecek kadar büyük. Mısır, İsrail, Lübnan, Suriye ve Kıbrıs için dev bir varlık olan bu rezervde şu anda İsrail ve Güney Kıbrıs oldukça aktif.
Global ölçekte önemli bir doğalgaz oyuncusu olma şansını yakalayan İsrail’in çıkardığı gazı, öncelikle Avrupa’ya ulaştırması gerekiyor. Bunun için önünde başlıca 4 yol var.
Birincisi sıvılaştırılmış doğalgaz depoları kurmak ve gazı deniz yoluyla Asya ve Avrupa’ya ulaştırmak. Bu ölçekte depo kurmak hem çok maliyetli, hem de askeri saldırılara açık olduğu için riskli.
İkincisi Ürdün’e boru hattı döşemek ve buradan Arap ülkelerinden gelen şebekeye bağlanmak. Bu da politik olarak her zaman engellerle karşılaşabileceği için sürdürülebilir değil.
Üçüncüsü Kıbrıs Rum kesimi ile birlikte deniz altında Kıbrıs-Girit-Yunanistan’ı bağlayan bir boru hattı kurmak. Bu da çok pahalı bir çözüm ve ayrıca Türkiye ile ilişkileri daha da bozabileceği için İsrail’in çekindiği bir alternatif.
Dördüncü alternatif ise Akdeniz’de Kıbrıs’tan da geçen bir boru hattı ile Türkiye’deki şebekeye bağlanmak. 2 milyar dolara mal olacağı tahmin edilen bu alternatif en ucuz çözüm. Bu aynı zamanda Doğu Akdeniz’de çıkacak olası gerilimlerde Türkiye’nin de politik desteğini de alabileceği için, İsrail’in daha fazla tercih ettiği bir çözüm.
Bu durum İsrail’i Türkiye ile işbirliğine zorluyor. Türkiye ise Rusya krizi sonrasında tehdit altına giren enerji güvenliği açısından bir alternatif yaratmış olacak. Bu alternatif, ciddi bir depolama kapasitesi yaratmayı gerektiren Katar gazından da, uluslararası hukuk açısından tartışmalı olan Kürt gazından da daha iyi bir alternatif durumunda. Ayrıca Türkiye Rusya ile yaşanan krizden zarar gören enerji köprüsü olma rolünü de Akdeniz gazı ile telafi edebilecek.
Rusya krizi sonrasında İsrail’le barışın hızla gündeme gelmesinin ana nedeni bu. Rum yönetimi de Yunanistan yerine Türkiye hattını kabul etmek için barış anlaşmasını şart koşuyor. İsrail’den sonra Kıbrıs’ta da barışın hızla ısınması şaşırtıcı olmaz.