İspanyol dönüşüm!

Ferit Barış PARLAK
Ferit Barış PARLAK AYRINTI [email protected]

 

Maliye Bakanı Mehmet Şimşek dün 2B'den sağlanacak gelirin Afet Riskinin Azaltılması Projesi (kentsel dönüşüm) için kullanılacağını açıkladı.
Kentsel dönüşüm çok konuşulunca İspanya örneği geldi aklıma.
O amaçla tarım arazilerinin yok edildiği İspanya.
O amaçla turizm alanlarını tahrip eden, kalabalıklaştıran İspanya.
O amaçla sorgusuzca/bilinçsizce yapılanlar sonunda bugünkü duruma düşen İspanya.
***
Anlatayım İspanya'yı...
AB'ye katılım müzakereleri resmi olarak 1978'de başladı ve 1985 yılının Mart ayına kadar sürdü.
Tarım ve balıkçılıkta güçlüydü.
Müzakere sürecinde zayıflatılmasına rağmen İspanya'nın katılımı ile birlikte AB'nin tarım sektöründeki emek gücü yüzde 25, tarımsal topraklarının miktarı yüzde 30, taze meyve üretimi yüzde 30 ve zeytinyağı üretimi yüzde 48 arttı.
Ülke, balıkçılıkta da Batı Avrupa'nın en büyüğüydü.
Bundan kaynaklanan endişelerle başlangıçta balıkçılık sektörü için geçiş süreci 17 yıl olarak öngörülmüştü.
AB'ye katılım gerçekleştiğinde, İspanya'nın tarım ve balıkçılık sektörleri GSYİH'nin yüzde 5.6'sını oluşturmakta (AB ortalaması yüzde 3.4 idi) toplam emek gücünün yüzde 14'ünü (AB ortalaması yüzde 7 idi) istihdam etmekteydi.
Üye ülkeler İspanya'nın rekabet gücü en yüksek ürünlerinin ticaretine ilişkindüzenlemelerin 1990'a kadar değişmemesini sağladı.
Yani, İspanya tarımı en avantajlı konumdayken geniş AB pazarından faydalanamadı.
AB ülkelerinin sanayiürünleri ise İspanya pazarında cirit atıyordu.
Tarım ürünlerini ve arazilerini değersizleştiren ve elden çıkarılmaya başlanan sürece girilmiş oldu.
***
Madencilik, gemi inşaatı ve taşımacılıkta da güçlü olan İspanya'da müzakere süresince bu sektörlerde de küçülme yaşandı.
Milyonlarca kişi işinden oldu.
***
Yine o süre zarfından çoğu küçük ve yenikurulmuş yaklaşık 60 bankanın battığı bir bankacılık krizi ile karşıkarşıya kaldı.
Bu bankaların bazıları sanayinin gelişimine, bazıları ise tarımda üretim/verimlilik artışına teşvik sağlamaktan sorumluydu.
Batışlar nedeniyle karşılıklı olarak ağır yaralar alındı.
Gelişmiş bir sermaye piyasasının yokluğu özellikle kısa vadeli kredilerde şirketleri bankalara önemli ölçüde bağımlı halegetirmişti.
Bu nedenle üretici çaresizdi.
Ve tarım arazileri/turizm bölgelerindeki araziler elden çıkarıldı.
O dönemin birkaç yıl sonrasında, yani 2008 krizinin hemen öncesindeki yorumlar ise şöyleydi: "İspanya bu krizden birçok ders aldı ve sıkı takip/ihtiyatlı politikaları sayesinde bugün dünyanınödeme gücü en yüksek bankacılık sektörlerinden birine sahip halegeldi/mortgage ve batık varlıklardan kaynaklanankrizden yara almadan kurtulmayı başardı."!!!
***
İspanya 2000'li yılların başında turizmde rekorlar kırmaya başladı.
Her yıl ortalama 60 milyon turist ağırladı.
Buna paralel turizm bölgelerinde yapılaşma arttı.
Ormanlık alanlar ve tarım arazileri (yabancıların da katkısıyla) taş yığını haline geldi.
Doğası ve sakinliğiyle ün salmış bölgeler kalabalıklaştırıldı/tahrip edildi.
Bir dönemin 'tarımsal üretim kralı' İspanya, tarımsal alanları ve üretim kabiliyetini kaybedip/tarımda geriye gidip, nüfusunu aşan turisti kendi üretimiyle doyuramayınca ithalatçı konuma geldi.
***
Doğrudur, kentsel dönüşümde zorunlu olduğumuz bölgeler var.
Ama, mal ve hizmet üretiminde zorunlu olduğumuz yatırımlar da var.
Ve finansal kaynak potansiyelimiz dar.
Kısacası, kıt kaynaklarımızı/güçlükle elde ettiğimiz gelirlerimizi zorunluluklarımızı yerine getirecek yatırımlarda kullanmak gelecek için kâr; aşırılıklar gitmek ise 'İspanya modeli' gibi olur, yani 'zarar'...

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Refleks 26 Ağustos 2024
“Durduk yere” mi oldu? 21 Ağustos 2024