İSO’da “Geri Bildirim Özgüveni”

Rüştü BOZKURT
Rüştü BOZKURT BUZDAĞININ DİBİ [email protected]

Geçen hafta TÜRKONFED’in çok taraflı ve ikili ticaret anlaşmaları bağlamında küçük ve orta ölçek yapının olası fırsatlarının ve tehditlerinin tartıştırmasını önemli bir gelişme olarak değerlendirdim. Geçtiğimiz çarşamba günü de İSO Meclis Toplantısı’nda İSO 500’lerle ilgili verilerin bir panelde tartışılmasını izledim. Her iki toplantının da niyet olarak doğru, “yüzleşme kültürü” ve “geri-bildirim döngüsüne önem veren yönetim tekniği” açısından önemli gelişmeleri yansıttığını düşünüyorum.

“Geri bildirim yüzleşmesi”, karar vermenin ve etkin yönetimin çok temel araçlarından biri. Geri-bildirim yönteminin ne denli önemli bir yönetim aracı olduğunun ayrıntılarını merak edenler, Klasik Drucker kitabında, ünlü yönetim bilimcisinin “Etkin karar” başlıklı makalesini özenle okumalı. Söz konusu makale 1967 yılında yazılmış, Peter F.Drucker’in klasikleşen çalışmaları arasında yerini almıştır.
Teknik dilde “deneysel mesafe”, herhangi bir konuda düşünülen ve tasarlanan sonuçlar ile uygulama sonunda ulaşılan sonuçları arasındaki açığı anlatır. Deneysel mesafeler, toplam kaynak kullanımının; verimliliğin, üretkenliğin, etkinliğin ve etkililiğin somut göstergeleridir. Gerçekçi analizlere dayalı geri bildirimler, “aşırı ve noksan değerlendirme” yapmanın sakıncalarını en aza indirir; kaynak kullanma verimliliğini artırır.

İSO’nun kendine ayna tutması

İSO 500’lerle ilgili verilerin önemli özelliği, kurumsallaşmış olmalarıdır. Verilerin derleme biçimi, değerlendirme metodu, kullanılma biçimi ve yarattıkları sonuçlar eleştirilebilir. Ancak, uzun süre belli bir metotla ve kararlılıkla üretilen veriler, sağlıklı analiz için önemlidir. Oluşan veriler ıslah edilerek tutarlı seriler oluşturulabilir; pratiğe dönüşecek karar desteği sağlayabilir.
Bugünün dünyasında “iş süreçleri” ile “işgücü profillerinin” mal ve hizmet üretimindeki verimliliklerini, üretkenliklerini, etkililiklerini ve etkinliklerini net olarak bilmeden birikim yeteneklerini koruyarak uzun dönemli gelecek güven altına alınamıyor. Bu açıdan verilerin oluşturulması, verilerin uygun yöntemle enformasyona ve bilgiye dönüştürülmesi, bilgilerin anlaşılması ve son çözümlemede anlamlandırılması ekonominin hayati sorunudur.
Elinin menzilindeki standart veriyi “hüner” düzeyine çıkarmadan ve “standart dışı veriye” erişilebilirliği artırarak yeni ürün ve metod geliştirmeden, rekabet gücü yaratmadan, uzun soluklu geleceği güven altına almanın yanından teğet bile geçilemez.

İSO’nun geri-bildirim özgüveni konusunda attığı adım bu açıdan önemli. Bu adım sürdürülmeli. Önce, İSO 500’lerle ilgili “veri derleme yöntemleri” ayrıntılarıyla ele alınmalı. İkinci adım, “derlenen verilerin ne kadar enformasyon ve bilgiye dönüştüğünü” analiz etmek olmalı. İSO 500 verilerinin iş yerleri ölçeğinde “karar değişkeni” olarak kullanılmasının yaygınlığı ve derinliği mutlaka sorgulanmalı. Ayrıca, bu verilerin “siyasi irade kararlarına” ne ölçüde yansıdığı, “teşvik sistemlerini” nasıl etkilediği de sorgulanmalı. Sözünü ettiğimiz adımlar İSO 500’le ilgili çalışmaları “veri hamallığı” olmaktan çıkaracak; kararlılıkla sürdürülen bu çabayı “…miş gibi yapma” tuzaklarından uzak tutacaktır.

İSO’nun “kendine ayna tutma özgüveni adımlarını” sıklaştırır ve hızlandırırsak, ülkemizin temel sorunu olan “verimlilikleri” olması gereken yere doğru ilerletebiliriz.

Tartışma metodu da sorgulanmalı

İSO’nun kamuoyu ile paylaştığı birinci ve ikinci 500 firma verilerinin derlenme amacı “alışkanlık yönetiminden analizle yönetime geçiş” yapmadır. İSO üyeleri verilerden bir ders çıkarmalı; analiz sonuçlarına bakarak doğru seçimler yapmalıdır. Kararlılıkla sürdürülen çalışmaların, beklenen sonucu yaratıp yaratmadığının sorgulanması amaç-odağından bakıldığında da önemlidir.
İSO’nun kendine ayna tutma özgüveninin yeni mal ve hizmet ürünlerine dönüşmesi, yeni iş yapma metotlarının gelişmesine katkı yapması için bazı adımların atılması gerekir.
Adımların ilki, “standart veri oluşturma metodunun” sorgulanmasıdır. Metot, verilerin hayatın gerçekliklerine yakın sonuçlar vermesini sağlarsa, geleceğe ilişkin kararlarımızın niteliği artar. Sadece anketlere dayanan, bilgi aktaran kesimlerin kültürel değerlerini dikkate almayan, zihniyet sorunlarını görmezden gelen bir veri derleme metodu, sapmaları yüksek ve niteliği olacaktır. İSO özellikle bağımsız uzmanların katılımıyla, İSO 500’lerin veri derleme modelinin varsayımlarını sorgulamalı ve çalışmaya derinlik kazandırmalı.

İkinci adım, yarı-iletken teknolojisindeki gelişmelerin, özellikle de bağlantı ve iletişim alanındaki teknolojik sıçramaların potansiyelleri ile İSO 500 verilerinin nasıl bütünleştirileceğinin sorgulanması olmalı. Süreçlerin uçtan uca ve eş anlı gözetimini ve denetimini sağlayan yeni sensör teknolojileri, insanla-insan, insanla eşya, eşya ile eşya, sistemle insan ve eşya, sistemle-sistem etkileşimini çok farklı düzlemlere taşıyor. Bu yeni oluşumlar bağlamında İSO 500 verilerini analiz etmek, çalışmaların verimi açısından hayati önemdedir.

Üçüncü adım, dünya genelinde oluşan ve erişebilen büyük verinin ayıklanarak, İSO verileriyle ilgili olanların karşılaştırmasını yapmaktır. Asıl rekabet gücünü, standart dışı verilerden yeni ürünler ve yeni iş yapma metotlarını geliştirme yaratıyor. Erişilmiş ve elimizin menzilindeki verilerin, günümüz dünyasındaki “veri ekosistemi bağlamını” dikkate almazsak, veri hamalı olmaktan öteye geçemeyiz.

Dördüncüsü, “Aşık atmaktan maksat utmaktır” diyen atasözünde saklı olan gerçekliktir. Veri derlemenin amacı, alışkanlıkla yönetimden analizle yönetime geçmektir. Bir adım sonrası, standart dışı verinin saklı bulunduğu Büyük Veriyi ehlileştirerek işimize yarayan verilere erişmektir. Sonunda standart dışı işe yarar verilerden yeni ürünler ve yeni iş yapma metotları geliştirerek küresel piyasalarda var olabilmektir.

Beşincisi ise verilerin birikim yeteneklerini ne ölçüde geliştirdiği hakkında net bilgi sahibi olmaktır. Net bilgi sahibi olursak, etkin koordinasyon yapabilir; rekabet edebilir alanları keşfederek onlara odaklanarak yaratmak istediğimiz sonuçlara ulaşabiliriz.
Bu açıdan bütün STK’ların-kutuda aktarılan-soruları gündeminde diri tutmaları gerekir… Geri-bildirim döngüsünün erdemine inanmadan, yüzleşme özgüveni göstermeden gelişme yaratılamayacağını bilmek gerekiyor.

Veri üretimi ve STK’ların sorumlulukları

Ülkemizde ekonominin sık sık kriz ortamına sürüklenmemesi için bütün STK’ların ortak sorumlulukları vardır. Bize göre bu sorumlulukların öncelikli olanları şöyledir:

1 Kendi programını üreterek ekonomideki aktörlerin sağlıklı karar almalarını besleme: STK olmak için kendi üyelerinin iradesine dayanan, kendi programını ve taleplerini üreten bir yapıda olmak gerekir. Genel doğruları savunurken, siyasi iradenin ne düşüneceği kuşkusunun gölgesinde STK olunmaz. Ekonomideki aktörlere, kendi plan, program ve projelerini dayatmayan örgütlenme STK değildir. Ekonomide aktörleri etkileme gücü STK kimliğinin en önemli bileşenidir.

2 Kendi ayakları üzerinde durma, siyasi iradeden bağımsızlaşma: STK mutlaka kendi üyelerinin sağlayacağı kaynaklara dayanmalıdır. Doğrudan ya da dolaylı kolektif kaynaklara bağımlı örgütlenmeler STK olamaz; kendi zihni modellerine göre oluşturdukları gerçeklikleri düz aynalara yansıtamaz.

3 Dünyadaki gelişmeleri yakından izleyerek uyum için projeler üretme: Bir STK dünya genelindeki eğilimleri, onların fırsat ve tehlikeleri, kendi mensuplarının olanak ve kısıtlarını net olarak bilmiyorsa; önce bilgi bağımlılığının ardından da kaynak bağımlılığı ile kimliğini yitirir; kişilik oluşturamaz…Yönetenler de bir müddet sonra kalıcı bir iz bırakmadan yok olup giderler.

4 Yatırım ortamı ve iklimi yaratan değerleri savunma kararlılığı gösterme: Özellikle ekonomik anlamlı STK’ların yatırım iklimini yaratmayan, güven oluşturmayan kararlar karşısında dik durabilenlerdir. STK’nın “doğru politikalar üretme” konusunda açık ve net sözü olmalıdır.

5 Kendini sorgulayarak, edilgenlikten kurtulup etken hale gelme: STK kendini sorgulamalı; geri-bildirim sonuçlarıyla yüzleşme özgüveni göstermeli, sapmaları ince ayarlar yaparak düzeltip ilerlerlerse sonuç alabilir.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar