İşletmeler dikkat! Bu da kurumsal sazan sarmalı
Yeni olmayan ama sürekli güncel şekilde ticaret hayatımızı tehdit eden bir dolandırıcılık türü. Bu yazı da hem belki ticaret yapanlara bir uyarı olur hem de başta hukuk sistemimiz olmak üzere ticareti düzenleyen devlet kurumları da bu duruma bir çare bulur.
Bir firma kapınızı çalıyor. Gayet kurumsal bir havaya bürünüp, arkasına bir hikaye yazıp kurumsal olduğuna inandırıyor. Birkaç milyon liralık adetli bir siparişi olduğunu söylüyor. Satıcı rakamları duyunca heyecanlanıyor. Dip fiyatlar veriyor sırf iş olsun diye. Yaz ayları, işler de sakin...Fiyat konusunda hiç pazarlığa girmiyorlar, aslında bu noktada bir anlamda ifşa da oluyorlar ama bunu herkesin görme şansı olmuyor.
Muhtemelen “Pazarlık edersek satıcıyı işten soğuturuz” düşüncesiyle fiyat kısmını hemen geçiyorlar. “Ödeme konusunda bize nasıl olanaklar sunuyorsunuz?” diye soruyorlar fiyatlardan sonra. “Siparişle birlikte havale” dediğinizde de “O kadar ürün alıyoruz biraz vade yaparsınız artık, ticaret bu” gibi sözlerle vade yapmazsanız kötü hissettiriyorlar bir de.
Hikâye yazıyorlar
Bazı olaylarda da “Ürünleri getirin, havalenizi yapalım” diyorlar. Ürünleri koca koca araçlarla firmanın deposuna kadar taşıyan, çok tedarikçi olmuş maalesef. Gittiğinizde de çaylar, yemekler. O arada milyon dolarların havada uçuştuğu yalandan telefon görüşmeleri, düzmece toplantılar. Göz boyamaya aralıksız devam ediyorlar.
Tam ödeme yapılacağı anda yepyeni bir hikaye yazıyorlar. Daha bugün "100 milyon liralık bir yatırım yaptık, o yüzden de nakdimiz kalmadı ama çeki al, bizi de artık tanıdın, yerimizi gördün" deyip zihninizi bulandırıyor. “Çeki sordurayım” diyorsunuz. Bankacıdan gelen yanıt; “Çok eski, köklü firma, çeki de hiç yazılmamış.” Bankacı çek yaprağı başına ödemek zorunda olduğu (bu yıl için 9 bin 270 TL) tutar kadar sorumlu.
Arka planı farklı
Oysa hikayenin arka planı farklı. Bu şebeke, kapatılmak üzere olan, sahibi oldukça yaşlanmış ya da atıl durumda kalmış olan bir firmayı 50-100 bin liraya satın alıyor. Elbette kendileri ortaklar arasında yok; ya çok yaşlı ya akli dengesi bozuk birini bulup onu ortak gösteriyorlar. Bankadan çek defteri alınıyor ve başlanıyor operasyona. Çeklerin hepsi aynı aya yazılıyor, o ay gelene kadar da adamlar ortada, hatta sizi iyi niyetli buldularsa arada "Nasılsa ticaretimiz var artık sizinle" deyip birkaç alım daha yapıyorlar. Daha da acısı, eğer şüpheye düşerseniz “Ürünlerin burada istersen gel al” diye sizi aptal yerine koymaktan da hiç çekinmiyorlar.
Ortada hırsızlık yok, elinizle vermişsiniz malı…
Çeklerin yazıldığı ay gelince de tası tarağı toplayıp kayboluyorlar. Malınızın yerini bilseniz bile polis gidip alamıyor çünkü ortada hırsızlık yok, elinizle vermişsiniz malı. "Çek ödenmezse arkasını yazdırıp avukata ver" diyorlar savcı ya da polise gittiğinizde. Çeki tahsil edemediğinizde gidip şikayetçi oluyorsunuz ve hukuk sistemi bunu "Alıcı çekini ödeyemedi" gibi algılıyor. Malınızın yeri belliyse bile gidip elinizi sürseniz siz suçlusunuz.
Avukatınız bile "dava açma boşuna, yıllarca uğraşırsın, beş kuruş alamazsın" diyor ve milyonlarca liralık stokunuzu ellerinizle hediye edip bir de üstüne bir ay sonra da o faturanın vergilerini ödüyorsunuz.
Ticaret Bakanlığımıza açık çağrımdır. Bu konuda önlem alınmalıdır.