İşler ne ölçüde yolunda gidiyor?

Fatih ÖZATAY
Fatih ÖZATAY EKONOMİDE UFUK TURU [email protected]

Yakınlarda iki önemli veri açıklandı: Kapasite kullanım oranı (KKO) ve reel kesim güven endeksi. KKO ile sanayi üretimi, güven endeksi ile de özel yatırım harcamaları arasında aynı yönlü ve yakın bir ilişki var. Üretim ve yatırım ise ikinci çeyrek verisine sahip olduğumuz milli gelir gelişmeleri hakkında çıkarsama yapmamıza olanak veriyor.

Bir yıl öncesinin aynı ayına kıyasla KKO geçen yılın şubatından bu yılın nisanına hep daha düşük bir değer aldı. Mayıstan sonra ise yükselmeye başladı. İlk başlarda artış oranı çok sınırlı kaldı. Oysa eylül ve ekim aylarında gerçekleşen artış oldukça yüksek bir düzeyde: Yüzde 1.9 ve 2. Sanayi üretimindeki yıllık değişimler KKO’dakilerden daha düzgün. Aylık üretimde ters yönlü oynamalar olabiliyor. Ancak son tahlilde her iki artış oranı da belirgin biçimde aynı eğilimi izliyorlar. Sanayi üretimi 2012 boyunca düştükten sonra bu yılın başından itibaren artmaya başlamıştı. Bunun tek istisnası ağustos oldu ve üretim azaldı. KKO’da son iki ayda gerçekleşen artışlar, üretimdeki düşüşün geçici olduğunu düşündürüyor.

Güven endeksi, büyük şirketlerinin yöneticilerinin görüşleri alınarak oluşturuluyor. Ekimde bir yıl öncesinin aynı ayına kıyasla keskin bir artış var güvende: Yüzde 5. Güvendeki bu artış ile sanayi üretiminde (ağustos hariç) artış, reel kesimde işlerin yolunda gitmekte olduğuna dair bir izlenim veriyorlar. Peki, işler ne ölçüde yolunda gidiyor?

İlk sekiz aydaki üretim artışı yüzde 2.3. Oysa milli gelirimizin yüzde 2.2 gibi oldukça düşük bir düzeyde arttığı 2012 yılının ilk sekiz ayındaki üretim artışı yüzde 2.9 oranındaydı.Ancak bu yılki artışın düşüklüğü, milli gelir büyüme oranımızın geçen yıldan daha düşük olacağı anlamını taşımıyor. Zira bu yılın ilk yarısındaki milli gelir artışı büyük ölçüde kamu tüketimi ve yatırımından kaynaklanıyordu. Bunun birebir sanayi üretimine yansıması gerekmiyor. Öte yandan KKO’da son aylarda gerçekleşen gelişme üretime de yansırsa, sonuçta bu yılın büyüme oranının hem geçen yıl gerçekleşen oranın üzerine çıkması hem de yüzde 3.6 olan (yeni) resmi tahmine yaklaşması olasılığı artar.

Özel yatırım harcamaları ise ulaşılan büyüme oranının yükselip yeni düzeyinde kalıcı olup olmayacağına dair bir fikir verebilir. Güven endeksindeki gelişmeleri yatırım harcamaları çerçevesinde inceleyince görünen durum şöyle: Güvende artış sadece ekim ayına özgü değil. Eylülde de benzer bir artış oldu: Yüzde 5,2. Dahası, hazirandan bu yana bir yıl öncesine kıyasla sürekli yükseliyor güven.

Oysa haziran-eylül döneminde uluslararası finansal piyasalar çok karışmış ve Türkiye de bu karışıklıktan olumsuz yönde etkilenmişti. ABD Merkez Bankası’nın (FED) parasal sıkılaştırma kararını ertelemesi ile birlikte eylül sonu gibi finansal piyasalarda göreli bir rahatlık oluştu. Bu ‘rahatlamaya’ rağmen, şu anda yarısı euro yarısı da dolardan oluşan döviz kuru mayıs ortasına kıyasla yüzde 13 oranında daha yüksek. Keza gösterge faizde de üç puanı biraz aşan bir yükseliş var.

Güvenin hazirandan bu yana yükselmesi çerçevesinde, özel yatırımların yakın gelecekte artmaya başlaması beklenebilir. Böyle bir gelişme gerçekleşse bile, kalıcı olması güç. Nedeni basit: FED korkulan kararı artık almayacağını açıklamış falan değil; sadece erteledi.

ABD ekonomisine ilişkin gelişmeler olumlu olursa, aralık ayında, olmadı mart ayında parasal sıkılaştırmaya gidebilir. Bu olasılık ‘kapıda’ iken, bu kapı açıldığında da daha yüksek bir kur ve faiz düzeyi bizi bekliyorken, özel yatırım harcamalarında belirgin bir artış olması ve bunun devam etmesi, özel kesimin oldukça iyimser olması anlamına gelir. Bu da çok gerçekçi değil.

 

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Havuz problemi 01 Ağustos 2018
Elbette zor ama mümkün 20 Haziran 2018
Bazı basit gerçekler 06 Haziran 2018