İslam ve demokrasi

Orhan AKIŞIK
Orhan AKIŞIK KÜRESEL PERSPEKTİF [email protected]

Mısır'da Devlet Başkanı Mohammed Mursi'nin ordu tarafından görevden uzaklaştırılması sonucu başlayan olaylar devam ediyor. Askerin yönetime el koymasını demokrasiye vurulmuş bir darbe olarak düşünenler olduğu gibi farklı düşüncede olanlar da var. Askeri müdahaleye Batı ülkeleri sessiz kalırken, şeriatla yönetilen başta Suudi Arabistan olmak üzere Körfez Arap ülkeleri ve Arap Birliği destek verdiğini açıkladı. Mursi'nin geçen yıl yapılan seçimi çok az farkla kazanmasında liberal ve demokratlardan aldığı büyük desteği unutmamak lazım. Mursi, bu grupların desteğini almamış olsaydı, Mübarek döneminin Başbakanı Ahmet Shafik seçimi rahatlıkla kazanabilirdi. Batı ülkelerinde Arap Baharı olarak nitelendirilen halk hareketlerinin Arap ülkelerine özlenen demokrasiyi getirmeyeceği, tam tersine radikal islamcı yönetimlerin işbaşına gelmelerine yol açtığı düşüncesi giderek yayılıyor. İslam dünyasında yer alan ülkelerin otokrat iktidarlarca yönetilmesi, İslamın demokrasiyle uyumlu olup olmadığının yeniden sorgulanması dışında, İslamcı partilerin seçimle geldikleri iktidardan yine seçimle gidip gitmeyecekleri sorusunu da tartışmaya açıyor. Benzer bir tartışma, 80'li yıllarda sol hareketin güçlü olduğu İtalya ve Fransa'da komünist partilerin seçimlerde yüksek oy almalarıyla başlamış; siyasi literatüre proleterya diktatörlüğünü reddeden Avrupa Komünizmi kavramınını girmesine yol açmıştı. 

***

Ülkeyi otuz yılı aşkın bir süre yöneten Hüsnü Mübarek'in son iki seçimde aldığı oylar, Mohammed Mursi'nin aldığı oyların çok üzerindeydi.1999 seçimlerinde oyların yüzde 94'ünü alan Mübarek, 2005 seçimlerinde de halkın yüzde 88.6'sının oyunu alarak Başkan seçilmişti. Mısır ekonomisi bıçak sırtında. Bütçe açığı ve işsizlik artmaya devam ederken, döviz rezervleri giderek azalıyor. Büyüme hızında meydana gelecek bir gerileme bütçe açığı ve işsizliği daha da arttıracaktır. Olayların temelinde Mursi'nin ekonomiyi ikinci plana iterek, ülkeyi şeriata götüren adımlar atmasının payı büyük. Mısır olayları, İslamcıların demokrasiyi bir araç olarak gördüklerini; ellerine geçen ilk fırsatta onu ortadan kaldırmaya çalıştıklarını göstermesi bakımından önemlidir. Batı dünyasının Mısır'daki darbeye sessiz kalmasının nedeni budur. Sadece Batı ülkelerinde değil, halkın büyük çoğunluğu müslüman olan ülkelerde de İslamcı partilerin demokrasi konusundaki samimiyetleri ne yazık ki artık şüpheyle karşılanıyor. Ülkelerindeki halklara demokrasinin standartlarını arttıracakları vaadinde bulunup iktidara gelen İslamcı partilerin, daha sonra bu vaatlerini unutarak islami yaşam tarzını topluma kabul ettirmeye çalışmaları, demokratik etikle bağdaşmamanın ötesinde geniş toplum kesimlerine karşı bir ihanettir. O halde şunu sormak lazım; demokrasiye inanmayan İslamcı çevrelerin askeri müdahaleyi telin etmesinde bir çelişki yok mu? Soruyu tersine çevirip soralım; ordu, Müslüman Kardeşler iktidarının sağlamlaştırılması için karşı gruplara yönelik bir harekata kalkışsaydı, İslamcıların tepkisi acaba ne olurdu ? 


***
Mursi vaktiyle, Türkiye Başbakanı'nın tavsiyesine kulak verip; laik ve demokrat bir ülke kurma yolunda adımlar atmış olsaydı, toplumun tüm kesimlerinin haklarını gözeten, insan haklarına saygılı, tüm inançlara eşit mesafede duran; yasama, yürütme ve yargıdan oluşan güçler dengesine inanan bir yönetim gerçekleştirebilseydi başına bunlar gelmeyecekti. Mısır'da yaşananlar halkın çoğunluğu müslüman olan ülkelerde demokrasinin yerleşmesi ve gelişmesinin hiç de kolay olmadığını gösteriyor. İktidarlarını sürdürmek için halkın dini duygularını sömüren partiler karşısında muhalefet partilerinin işleri zor. İktidardaki İslamcı partiler ülkelerinde demokrasinin gelişmesi konusunda gerçekten samimiyseler, toplumda farklı düşünce ve inançların güçlenebilmesi ve seslerini duyurabilmesi için uygun ortamı yaratmak zorundadırlar. Mısır olayları İslam ülkelerinde başkanlık sisteminin yürümeyeceğini de göstermiştir. Bu olaylardan dersler çıkarılmasını önerenleri darbe taraftarı olarak nitelendirmek ise doğru değildir. Yaşanan siyasi ve ekonomik olayların sonuçları bazen iyi olmasa da, sağladıkları bilgi ve tecrübeyle insanlığın ilerlemesine önemli bir katkıda bulunduklarını unutmayalım ve laik demokrasimizin kıymetini bilelim. 

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Vekalet savaşları 08 Ekim 2016
Clinton farkı 01 Ekim 2016
Sorun küreselleşmede mi? 27 Ağustos 2016