İşiniz ile ilgili küresel düşünün
Son birkaç yazımda özellikle orta ve büyük ölçekli şirketler için büyük düşünmenin gerekliliğine vurgu yaptım. Büyük düşünmek derken, önce kurumsallaşma, sonra küresel iş vizyonunu kast etmiştim.
Küçük olsun, güvenli olsun, bilindik olsun anlayışının doğru olmadığını düşünüyorum. Bir iş insanı dostum bundan seneler önce yatırım konusunda sohbet ederken, “yabancıların yatırım yapmakta isteksiz olduğu bir ortamda, yerlilerin yatırım yapması ne derece mantıklı?” diye sormuştu. Üzerinde düşünmek gerek.
Küresel düşünmek bir zorunluluktur
Basiretli bir iş insanı duygusal değil rasyonel karar verir. Yatırımlarını, faaliyetlerini tüzel kişilik ve paydaşları açısından en doğru getiriyi sağlayacak şekilde planlar, yürütür.
Bu anlamda, ürün ve hizmetleri açısından en doğru yatırım ortamı neresi olacaksa oraya yönelir. Örnek olarak Mısır ve tekstilcileri verebiliriz. Konuya milliyetçi bir perspektiften bakabilmek için, rasyonalitenin de bu duygusallığı desteklemesi gerekir.
Akıl ve duygunun örtüştüğü dönemler, ki böyle dönemler yaşadık, iş insanı içeride yatırım yapar. Ancak bunların örtüşmediği dönemlerde, küresel düşünmek zaruridir.
Eğer ürün ve hizmetlerimize güveniyor, bunların dünyanın farklı ülkelerinde üretilebileceğine ve satılabileceğine inanıyorsak, küresel bir vizyon ile hareket etmeliyiz. Küresel vizyon bir pakettir. Bunun içinde kurumsallaşma, yetkin ve yabancı dili iyi olan yeteneklerin istihdamı, doğru ülkelerin hedeflenmesi, bu ülkelere yönelik mevzuat ve pazar araştırması yapılması, bu ülkelerde nitelikli mali ve hukuki danışmanlık alınması, şirket kurulması, doğru organizasyonun oluşturulması, yatırım yapılan ülkeden insanların da içinde bulunduğu doğru bir ekip kurulması, faaliyete geçilmesi ve tüm bunlar için yeterli finansman ayrılması gibi şartlar söz konusudur.
İlk aşama
İlk aşama bu konuda bir kararlılık gösterilmesidir. Doğrudan veya aracılı ihracat, temsilcilik gibi adımlar atmış şirketlerin zaten ürünleri için bir pazar olup olmadığını kolaylıkla anlarlar. Ancak ülke sınırları içinde başarı ile faaliyet gösteren ve yurt dışı pazarlara dair fikri olmayan firmaların da bu konuda kararlı bir duruşla işe başlamaları gerekiyor.
Siz belirli bir ürün veya hizmeti dünyada rekabet edilebilir kalitede yapıp yapmadığınızı araştırıp, olumlu bir görüş sahibi olursanız, sonraki adımlar daha hızlı atılabilir. Belki bir rakibiniz bunu başarmıştır, bu size de bir sinyal verir. Ya da yurt dışında yerleşik benzer bir firma çok başarılı oluyordur, bu size bir sinyal verir. Kararlı şekilde ürün ve hizmetinizin, hedef ülkelerde bir karşılığı olup olmadığını tespit etmelisiniz.
İkinci aşama
Sonrasında, bu ülkelerde nasıl bir organizasyon ile faaliyet göstereceğinizi planlamalısınız. Öncelikle bu ülkelerde bir ofis açmalı, tespitlerinizi bu ofis aracılığı ile doğrulamalısınız. Tavsiyem finansman gücünüz varsa dahi, hemen yatırıma girişmeyin. Ülkeyi mevzuatı, pazarı ve rekabeti ile bir süre daha tanıyın. Danışmanlık alın. Oradaki ekibe yatırım yapın. Kapasite oluşturun. Belki bu ülkeye ihracat ve bayilik bazlı girişler sizin için güvenli olabilir. Hizmet sektöründeyseniz, birkaç pilot proje yürütebilirsiniz. Bu projeler o ülkeye dair müthiş deneyim kazandırır.
Üçüncü aşama
Bu aşamada artık, ikinci aşamadan öğrenmiş ve büyük yatırıma hazır hale gelmişsinizdir. İyi fizibiliteler yaparak (yine doğru danışmanlar ile çalışmanız şartıyla), finansmanı optimize ederek (borç-özkaynak), yatırıma yönelebilirsiniz. Bir diğer önerim, yatırım yapılacak olan ülkeden güvenilir ve sağlam ortaklar ile bu işi yapmaktır. Riski dağıtır. Sektörden veya finansman sağlayabilecek potansiyel ortakları ikinci aşamadan araştırmanız faydalı olur.