İşini iyi yönetenler, krizlerden büyüyerek çıkıyor

Serbest Kürsü
Serbest Kürsü

Rıza Başoğlu - Lidya Grup

Türkiye güçlü bir ülke... Yüksek büyüme potansiyeline sahip. Ayın zamanda, büyüme mecburiyetinde ve dinamizminde olan bir ülke. Türkiye ekonomisi 7-8 senede bir ekonomik darboğaza girebiliyor. Bu süreçlerin atlatılması için teşhislerin doğru konulması çözümü kolaylaştıracaktır. Krizler ile yüzleşmek gerekir. Önemli olan büyük bedeller ödemeden, bu tip dalgaları atlatabilmektir. Hayat devam ediyor ve tüm olumsuzluklar karşısında ürettiğiniz çözümler, sizi daha da güçlendirir. Stratejileri oluştururken uzun vadeli düşünce figürünü de dikkate alırsanız pazar büyümese dahi sizin etki alanınız ve iş yapma kapasiteniz gelişir. Dolayısıyla krizleri kazanıma çevirebilmek gereklidir. Bunun için genel ekonomiyi iyi izlemek, içinde bulunduğunuz sektörü iyi tanımanız, buna bağlı ihtiyaçları doğru tahmin edebilecek stratejik yaklaşımınız ile bunu doğru uygulamaya sokabilecek insan kaynağına ihtiyaç vardır. 2019 yılında pazarın büyümeyeceğini ve finansal darboğazdan dolayı da biraz daha küçüleceğini öngörüyoruz. Burada, dünya ekonomisindeki daralmaları ve siyasal gerginliklerin dünyada yol açtığı istikrarsızlıkları da göz ardı etmemek gerekiyor. Özetle, tüm bu tabloya rağmen, işini iyi yöneten ve içinde bulunduğu koşulları iyi gören ve buna göre çözüm arayan işletmeler, bu süreçten büyüyerek çıkacaklardır. Burada önemli olan kapasitenizi bilerek hareket etmenizdir. Örneğin, Lidya Grup 2018 yılının dördüncü ayından itibaren nakit yönetimini biraz daha ön plana çıkardı, müşterilerine daha da yakınlaştı ve bir anlamda bu sürecin yönetilmesi için rehberlik yapma misyonunu benimsedi. Müşterilerinin faaliyetlerini sürdürebilmesi amacıyla, sıkışılan noktalarda daha esnek oldu.

İthalata bağlı olanlar, geleceklerini tek bir markaya bırakmamalıdır

Özellikle ithalata bağlı olan sektör oyuncuları, artık geleceklerini tek bir markanın teknoloji yorumuna bırakmamalıdır. Sektörlerinin, dünyadaki gelişimini yakından izleyip, pazarın mevcut ve gelecek ihtiyaçlarına göre yeni ürünleri portföylerine katmalıdırlar.

Yatırım yapılacak ekipmanın taklit olmaması gerekir

Teknolojinin gelişmesine bağlı olarak, dünyadaki rekabette hızla artıyor. Burada dikkat edilmesi gereken iki nokta var. Birincisi, üretilen ekipmanın ciddi Ar-Ge alt yapısının sonucu olarak üreticinin tasarım, kapasite ve fonksiyonlarını oluşturduğu ürün olup olmadığı, yani ürün grubunun işletmelerin kapasitelerindeki gelişimi destekleyecek ekipman zenginliğine güncel olarak sahip olabilmesidir. Bu özellik yatırım yapacak işletmenin makine parkını birbiriyle uyumlu olarak geliştirebilmesine olanak sağlar. Bu da, toplam sahip olma maliyetini düşüren bir özelliktir. Aksi halde yukarıdaki tanıma uymayan cihazların satın alma maliyetleri cazip gibi gözükmekle birlikte, toplam sahip olma maliyetleri son derece yüksek olup, sürekliliği veya ihtiyaçların değişip gelişmesine bağlı farklı bir seçenek sunabilme imkanının olmaması yatırımcıyı yorar ve işletme içi standartlarının bozulmasına ve iş kalitesinin düşmesine neden olur. Bununda anlamı, pazar kaybıdır. İkinci ve en önemli nokta ise, satış sonrası servis ağı ve kalitesidir. Aslında bu faktör, toplam sahip olma maliyetine direkt tesir eder. Malzeme tedarik sürelerinden ekipmana müdahale sürelerine kadar önemlidir. Özellikle ekipmanın bulunduğu bölge ile hizmet veren şirketin uzakta olması ve sınırlı personel ile çalışması, hizmet kalitesini düşürdüğü gibi hizmet verme sürelerini de kontrolsüz hale getirir. Kurumsal kanal açısından da en önemli nokta, anlaşmaları merkez ile yapan şirketlerin bölge ofislerine hizmetin kimin tarafından verildiği konusudur. Kısaca, karar vericilerin ekipman tercihinde bulunurken, Türkiye genelinde hizmet veren ve bu hizmeti her bölgede aynı standartlarda kesintiye uğratmadan verebilecek güçte olmalarına önem vermelerini önermekteyiz.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar