İşgücü verilerinde ilginç detaylar var
Geçen yılın aralık ayındaki işgücü, 2016’nın aynı ayına göre 1 milyon 37 bin kişi arttı. İstihdam edilenlerin sayısında işgücünün çok üstünde, 1 milyon 618 bin kişi artış olunca işsiz sayısı 581 bin azaldı.
Buraya kadar her şey normal. Ama işgücü istatistiklerine ayrıntılı bakınca anlam vermekte zorlanılan verilerle karşılaşıyoruz.
2016 yılında lise altı eğitimli 32 bin kişi işgücü piyasasından çıkmış. Yani bu kadar kişi çalışma isteğinden vazgeçmiş. Tuhaf değil mi... 2016’da 32 bin lise altı eğitimli “Artık çalışmak istemiyorum” demiş, ama geçen yıla gelmişiz bu sefer de aynı eğitim düzeyindeki 474 bin kişi işgücü piyasasına girmiş.
Lise altı eğitimlilerin işgücü piyasasına giriş çıkışları iki yılda çok büyük bir zikzak çizmiş, istihdamda da benzer bir durum görülmüş. 2016’da bu eğitim düzeyindeki 240 bin kişi işini kaybetmiş. Geçen yıl ise lise altı eğitimli tam 817 bin kişi iş sahibi olmuş.
Geçen yılki toplam istihdam artışı 1.6 milyon kişi. Bunların tam yarısı lise altı eğitimli kişilerden oluşuyor. Sahi biz lise altı eğitime sahip 817 bin kişiye yalnızca bir yılda nerede iş bulduk?
Ya üniversitelilerin durumu?
Türkiye’de üniversitelerden her yıl hemen hemen aynı sayıda mezun veriliyordur. Okulu bitiren üniversitelilerin işgücü piyasasına girişinde de yıldan yıla çok büyük fark olmuyordur.
Ya da biz öyle sanıyoruz! Çünkü çok farklı sayılar söz konusu olabiliyormuş.
2016’da 622 bin yükseköğretim mezunu işgücü piyasasına girmiş. 2017’de de bu düzeye yakın sayıda kişinin işgücü piyasasına girmesi beklenir değil mi... Ama işgücü piyasasına giren üniversiteli sayısı 622 binden 220 bine düşmüş.
Üniversitelerden mezun olanların sayısında üçte iki azalma mı olmuş; mezunlardan işgücü piyasasına girenler mi böylesine azalmış; daha önceden mezun olanlar mı çalışmaktan vazgeçmiş; doğrusu biz anlamadık.
Tuhaflık bitmedi... 2016’da 622 bin üniversiteli işgücü piyasasına girmiş, aynı yıl 344 bin üniversiteli istihdam edilmeye başlanmış. Geçen yıl ise işgücü artışı 220 bin olduğu halde istihdam artışı 330 bini bulmuş.
Yani teorik olarak geçen yıl işgücü piyasasına giren her üniversiteli iş bulmuş, ek olarak önceki yıllardan iş bekleyen 110 bin kişiye daha iş yaratılmış. Sayılar birebir böyle gerçekleşmemiştir tabii ki, iş bulanların çoğu belki de çok daha önceki yıllardan beri iş arayanlardır.
Stajyer-kursiyer tartışması bitmiyor
Sosyal Güvenlik Kurumu’nun (SGK) bir verisi istihdamda geçen yıl sağlanan 1.6 milyonluk artışla ilgili kafa karışıklığına yol açıyor.
Aktif sigortalılar listesinde 2016’nın aralık ayında 339 bin stajyer ve kursiyer yer alıyordu. Sayı geçen yılın ayında ise 1 milyon 136 bine ulaştı. Tam 797 bin kişilik bir artış söz konusu. Stajyer ve kursiyerler aktif sigortalı listesinde yer aldığı için de bu artış istihdam artışının kaynağı olarak yorumlandı.
Bu konuda hem SGK bir bilgi notu paylaştı, hem de TÜİK iki kez açıklama yapma gereği duydu.
SGK’nın bilgi notunda stajyer ve kursiyer sayısındaki artışla ilgili olarak “9/12/2016 tarihinden itibaren 6764 sayılı Kanunla yapılan düzenleme ile mesleki ve teknik ortaöğretim sırasında staja tabi tutulan öğrenciler, mesleki ve teknik ortaöğretim sırasında tamamlayıcı eğitim ya da alan eğitimi gören öğrenciler iş kazası ve meslek hastalığı yönünden sigortalı sayılmaya başladığından stajyer ve kursiyer sayılarında artış gözlenmiştir” denildi.
TÜİK’in açıklaması
TÜİK de bu konuda ilki 27 Kasım, ikincisi 2 Mart’ta olmak üzere iki açıklama yaptı. İşgücü istatistiklerinde Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) tarafından belirlenen istihdam ve işsizlik tanımlarının esas alındığı hatırlatılan açıklamada şu görüşlere yer verildi:
“Stajyerlik veya çıraklığı esnasında ayni veya nakdi geliri olmayan veya sadece sağlık ve iş kazasına karşı okulu veya eğitim gördüğü kurumca sigortalananlar istihdamda sayılmamaktadır. Uluslararası tanım gereği referans haftasında belirli bir menfaat karşılığı çalışan; diğer bir ifadeyle kayıtlı/kayıtsız ayni veya nakdi gelir elde eden çırak ve stajyerler istihdamda değerlendirilmektedir. Hanehalkı işgücü araştırmasında, ILO tanımlarının kullanılmaya başlandığı 1988 yılından beri çırak ve stajyerlerin kapsanmasında herhangi bir değişiklik yapılmamıştır.
Kaldı ki, söz konusu araştırmada ayni veya nakdi gelir elde ettiğini beyan eden çırak ve stajyerlerin toplam istihdam içindeki oranı 2015 yılında yüzde 0.60, 2016 yılında ise yüzde 0.73 olmuştur. 2017 yılı ocak-kasım döneminde (açıklama aralık verisinden önce yapılmıştı) ise bu oran ortalama yüzde 0.66’dır. Bu oranlardan da anlaşılacağı üzere, TÜİK tarafından açıklanan toplam istihdam sayısında çırak ve stajyerlerden kaynaklı bir artış söz konusu değildir. Çırak ve stajyer sayılarındaki bahsi geçen artış SGK verilerinde mevzuat gereği gerçekleşmiştir.”