İşe iade davasında çalışan sayısının 30 kişi olması koşulu

Ali YÜKSEL
Ali YÜKSEL YARGITAY KARARLARI [email protected]

 

Yargıtay 22. Hukuk Dairesi 2011/ 8440 E. 2011/ 1390 K. ve 29.09.2011 tarihinde verdiği kararda asıl-alt işveren ilişkisi, birlikte istihdam gibi konularda davalıların ticari sicil kayıtları, SGK evrakları, faaliyet konularını gösterir belgeler ile birlikte ve gerektiği takdirde uzman bilirkişi marifetiyle inceleme yapılarak kuşkuya yer vermeyecek şekilde durumun açıklığa kavuşturulması gerektiğini belirtmiştir. Ayrıca bu delillerin yanında işyerinde çalışan işçi sayısının da tartışılması gerektiğini, diğer delillerle birlikte değerlendirmeye tabi tutularak karar verilmesi gerektiği görüşünü ortaya koymuştur. Davacı vekili, davacının X bünyesinde Y İşyerinde ilaç ve kozmetik ürünleri tıbbi satış temsilciliği departmanı kapsamında çalışmaya başladığını, 24.10.2009 tarihli toplantıda sözlü olarak herkesin kovulduğunun söylendiğini, davalı şirket ve bağlantılı şirket patronu tarafından ortağı A'nın mal çalmakla suçladığını, müvekkiline ve diğer çalışanlara önce istifa baskısı yapıldığını sonra hiçbir gerekçe göstermeden "kapattık kardeşim kovdum sizi çekin gidin" denildiğini davalı şirketlerin yönetim, muhasebe, finans, sekreterya, nakliye, güvenlik, ulaşım ve diğer hizmetler bakımından birlikte çalıştığını, çalışanların tüm firmalara hizmet verdiğini, toplam çalışan sayısının 500 kişinin üzerinde olduğunu, davalının sözlü fesih şeklinin yasaya uygun ve geçerli olmadığını, feshin son çare olduğu ilkesine uyulmadığını belirterek müvekkilinin işe iadesine ve yasal haklarına karar verilmesini istemiştir. Davalılar vekili, davacının Y İlaç ve Gıda San. Ve Tic. Ltd. Şti. bünyesinde alışmaya başladığını, işten ayrılmış olduğu tarihe kadar müvekkil firmaya hizmet verdiğini, davanın T İlaç Kozmetik ve Gıda Sanayi Tic. Ltd. Şti. adına açılmış olduğunu, davacının Y İlaç ve Gıda San. Ve Tic. Ltd. Şti. bünyesinde çalıştığını, dava dilekçesindeki beyanları kabul etmediklerini, keyfi bir işten çıkarma durumunun olmadığını, müvekkili şirketin çalışanların mağdur olmaması için davacıya ve diğer çalışanlara ödemeler yaptığını, ibranamenin tamamen özgür iradesiyle imzalandığını savunarak davanın reddini talep etmiştir.
Mahkemece, davalı şirketlerin grup şirketler olduğu, birlikte istihdam şeklinde bir çalışma düzenlerinin bulunduğu, davacının davalı Y şirketinin işçisi olarak sigorta kaydının bulunmasına rağmen her iki şirketin aynı işkolunda faaliyet gösterdiği, yönetim, muhasebe, finans, sekretarya, güvenlik, ulaşım ve diğer hizmetler bakımından birlikte çalıştığı ve çalışanların tüm firmalara hizmet verdiği, bu nedenle iş yerinde her iki şirkete birlikte hizmet verenlerin toplamına bakılarak fesih tarihinde toplam 30'dan fazla işçinin çalıştığı, işverenin feshinin yazılı olmadığı, yetersizlik ve ekonomik nedenlerle feshin yazılı yapılmasının ve savunma alınmasının geçerlilik şartı olduğu, davacının savunmasının alınmadığı, ayrıca ilaç mümessili olan davacının Bakırköy Ağır Ceza Mahkemesi'nde yargılanan eski şirket yöneticisi olan Z'nin eylemlerine katıldığının ispatlanamadığı, bu dosyada davacının sanık da olmadığı, Z'nin yönetici olduğu dönemde birlikte çalışmalarının davacının şirket ortağı olan A ile hareket ettiğini göstermeyeceği, şirkete haciz gelmesi döneminin ve o dönemdeki ekonomik sorunların kısa bir süre ve geçici dönem olduğu, bu itibarla feshin haklı nedenle yapıldığının ispat yükü üzerinde olan davalı işveren tarafından kanıtlanamadığı gerekçesiyle, feshin geçersizliğine, davacının Ö. İşyerinde işe iadesine, haklardan her iki davalının müştereken ve müteselsilen sorumluluğuna karar verilmiştir. Hüküm davalılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dosya içeriğine göre, davacının çalışması işyeri belgeleri dikkate alındığında davalılardan Y Bünyesinde geçmiştir. Davacı T şirketi bünyesinde Y işyerinde ürün tanıtımı işiyle uğraştığını iddia ederken, davalı taraf işçinin Y şirketi işçisi olduğunu ve fesih tarihinde çalışan sayısının 30'un altında bulunduğunu savunmuştur. Davalılar arasındaki hukuki ilişki delil durumuna göre net olarak anlaşılamamaktadır. Asıl işveren-alt işveren, birlikte istihdam gibi durumlar davalıların ticaret sicili kayıtları, SGK evrakları, faaliyet konularını gösterir belgeler ile birlikte ve gerek duyulursa konusunda uzman bilirkişi marifetiyle inceleme yapılarak kuşkuya yer vermeyecek şekilde ortaya konulmalıdır. Bu şekilde işyerinde çalışan işçi sayısı da tartışılmaya açık olduğundan diğer delillerle birlikte bir değerlendirmeye tabi tutularak karar verilmesi gerektiği düşünülmüştür. Yargıtay 22. Hukuk Dairesi yerel mahkeme tarafından verilen işe iade kararında yazılı şekilde eksik inceleme ile hüküm kurulduğu gerekçesiyle verilen kararı hatalı bulup bozmuştur.

 

 

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Ücret zammı 29 Mart 2014
Örtülü ikale 19 Şubat 2014