İşe iade davası bir ay içinde açılmalı
İşe iade davaları, çalışma hayatında son 10 yılın en çok konuşulan konularından birisi oldu. Son dönemlerde neredeyse işten ayrılan herkes işe iade davası açmaya başladı. Hatta istifa edenler, ikale sözleşmesi ile ayrılanlar bile bu yönde taleplerde bulunmaya başladılar.
Bunun en büyük nedeni işe iade davalarında işçiye ödenmesine karar verilen 4 aylık boşta geçen süre ücreti ile 4-8 aylık ücret tutarındaki işe başlatmama tazminatının da tıpkı kıdem ve ihbar tazminatı gibi kişinin doğrudan kazanılmış ve doğal olan bir hakkıymış gibi görülmesinden kaynaklanıyor. Ancak işe iade davalarında dikkat edilmesi hak düşürücü sürelere dikkat edilmesi gerekiyor. Bu hak düşürücü süreler içinde başvurulmaması halinde işe iade davasının sağladığı haklardan yararlanılamayacaktır.
4857 sayılı İş Kanunu'nun feshin geçerli sebebe dayandırılması başlıklı 18'inci maddesinde, 30 veya daha fazla işçi çalıştıran işyerlerinde en az 6 aylık kıdemi olan işçinin belirsiz süreli iş sözleşmesini fesheden işverenin, işçinin yeterliliğinden veya davranışlarından ya da işletmenin işyerinin veya işin gereklerinden kaynaklanan geçerli bir sebebe dayanmak zorunda olduğu hükme bağlanmıştır.
4857 sayılı İş Kanunu'nun fesih bildirimine itiraz ve usulü başlıklı 20'nci maddesinde, "İş sözleşmesi feshedilen işçi, fesih bildiriminde sebep gösterilmediği veya gösterilen sebebin geçerli bir sebep olmadığı iddiası ile fesih bildiriminin tebliği tarihinden itibaren bir ay içinde iş mahkemesinde dava açabilir. Toplu iş sözleşmesinde hüküm varsa veya taraflar anlaşırlarsa uyuşmazlık aynı sürede özel hakeme götürülür.
Feshin geçerli bir sebebe dayandığını ispat yükümlülüğü işverene aittir. İşçi, feshin başka bir sebebe dayandığını iddia ettiği takdirde, bu iddiasını ispatla yükümlüdür.
Dava seri muhakeme usulüne göre 2 ay içinde sonuçlandırılır. Mahkemece verilen kararın temyizi halinde, Yargıtay 1 ay içinde kesin olarak karar verir.
Özel hakemin oluşumu, çalışma esas ve usulleri çıkarılacak bir yönetmelikle belirlenir. " hükmüne yer verilmiştir.
Söz konusu 20'nci maddede işçinin fesih bildirimine itirazı ve bunun yöntemi düzenlenmiştir. İşveren fesih bildiriminde sebep göstermemiş ise veya işçi gösterilen sebebin geçerli olmadığı inancında ise fesih bildiriminin tebliği tarihinden itibaren 1 ay içinde iş mahkemesinde dava açılabilecektir. Yani işe iade davası açmayı düşünen bir işçi mutlaka, işçinin işten ayrıldığı tarihten itibaren değil de fesih bildiriminin tebliği tarihinden itibaren bir ay içinde iş mahkemesinde dava açmalıdır. Yoksa bazen karşılaşıldığı üzere işçinin işten ayrıldığı tarihten itibaren dava açma süresi başlamayacaktır. Burada işçinin 1 aylık sürede dava açmasına ilişkin süre hak düşürücü süre olup, mahkemece resen nazara alınmalıdır. Buna göre, fesih tarihinin değil feshin bildirildiği tarihin esas alınması gerekmektedir.
Feshin geçersizliğine ilişkin davanın seri muhakeme usulüne göre kısa sürede sonuçlanması amaçlanmış, ancak bir içtihat birliği sağlanabilmesi için de Yargıtay'ın denetimine yer verilmiştir. Öte yandan, iş mahkemelerinin çok fazla olan dava yükü göz önünde tutularak, toplu iş sözleşmesi taraflarının öngörmesi veya işçi ile işverenin anlaşması durumunda, uyuşmazlığın özel hakeme götürüleceği kabul edilmiştir.
Yargıtay'ın bir kararında (Yargıtay 9. HD. 22.3.2004, E. 2004.5846, K. 2004.5621) feshin geçersizliği, işe iade, iş güvencesi tazminatı ve boşta geçen süre için ücret alacağı uyuşmazlıklarının özel hakem yoluyla çözümlenebileceğini, hakemlerin yetkileri dâhilinde olmayan meselelerde karar veremeyeceklerini ve dolayısıyla özel hakemin ücretli izin alacağı ile sözleşmeden doğan ücret alacağına karar verme yetkisinin bulunmadığını belirtmiştir.
İşverenin, hizmet akdini haklı bir nedenle feshetme yükümlülüğü bulunduğundan, iş sözleşmesinin feshi halinde, ilerde olayın mahkemelere intikal ettirilebileceği göz önünde bulundurularak ispatlayıcı belgeler tanzim etmesi gerekmektedir.
İşçinin olayı mahkemeye götürmesi ve yetkili bir iş mahkemesinde dava açması halinde, bu dava seri muhakeme usulüne göre 2 ay içinde sonuçlandırılacaktır. Mahkemece verilen kararın temyizi halinde, Yargıtay'ın bir ay içinde kesin olarak karar vermesi gerekmektedir.