İşe iade davası açan işçinin dava sürerken vefat etmesi
İş güvencesi, kapsamda olan işçinin geçerli bir neden olmadan işveren tarafından işten çıkartılamayacağı anlamına gelmektedir. Bir başka ifade ile, işçinin keyfi nedenlerle işten çıkartılması iş güvencesi ile önlenmek istenmiştir.
Ancak bugün geldiğimiz noktada iş güvencesinin bu amacının aşıldığı ve boşta geçen süre ücreti ile işe başlatmama tazminatının adeta işçiye ikinci, üçüncü bir parasal hak gibi düşünüldüğü görülmektedir.
Bunun en güzel örneğini işe iade davası açan işçinin dava devam ederken vefat etmesi halinde Yargıtay'ın verdiği kararlarda görmekteyiz.
Yargıtay önceleri (Yargıtay 9.D. 06.11.2006 gün 2006/20109 E. 2006/29326 K.) söz konusu kararda aynen; "4857 sayılı İş Kanunu'nun 21'inci maddesine göre mahkemece feshin geçersizliğine karar verildiğinde, işçi kesinleşen kararın tebliğinden itibaren on iş günü içinde işe başlamak için işverene başvurmak zorundadır. İşçi bu süre içinde başvuruda bulunmaz ise, işverence yapılmış olan fesih geçerli bir fesih sayılır ve işveren sadece bunun hukuki sonuçlan ile sorumlu olur. Buna göre işçinin işe başlatmama tazminatı ile çalıştırılmadığı en çok dört aylık ücret ve diğer haklara hak kazanması için kesinleşen işe iade kararının tebliğinden itibaren on iş gün içinde işe başlamak için işverene başvurmak zorundadır. Aksi halde, işverence yapılmış olan fesih geçerli hale gelir. Somut olayda davacı işçi yargılama sırasında ölmüş olduğuna göre işe başlamak için işverene başvurması imkansız hale gelmiştir. Bu nedenle, ölen işçinin mirasçıları yönünden boşta geçen en çok dört aylık ücret ve diğer hakların hüküm altına alınması hatalıdır." denilmek ölen işçinin mirasçıları yönünden boşa geçen en çok dört aylık ücret ve diğer hakların verilmesine gerek olmadığını hükme bağlamıştı.
Ancak Yargıtay daha sonra verdiği kararlarda (Yargıtay 9.D. 15.9.2009 gün, E. 2009/21710, K. 2009/22886) bu görüşünden dönmek suretiyle farklı bir görüş sergilemiştir. Söz konusu Yargıtay kararında; "Öncelikle belirtmek gerekir ki, somut olay yönünde uyulan bozma ilamına uygun yapılan araştırmaya göre davacı işçi yönünden fesih için geçerli bir nedenin bulunmadığı belirlenmiş olup, somut olayın özelliği dikkate alındığında mahkemenin bu yöndeki kararı dosya içeriğine de uygundur.
Öte yandan, iş sözleşmesinin işçinin ölümü ile sona (Bk. m.347/1) erdiği konusunda bir kuşku bulunmamaktadır.
İşçinin ölümü halinde kıdem tazminatının mirasçılara geçtiği (İş. Kan. 14)' de bir gerçektir. O halde dava konusu haklar irdelenmelidir.
Türk Medeni Kanunu'nun 599'uncu maddesine göre kanunda öngörülen ayrık durumlar saklı kalmak üzere mirasçılar miras bırakanın alacaklarını doğrudan doğruya kazanırlar.
Davacı işçinin iş sözleşmesi 01.12.2006 tarihinde iş yerinde yeniden yapılanma ve alt işveren uygulamasına gidilmesi nedeniyle feshedilmiştir. Dava 13.12.2006 tarihinde açılmıştır. Davacı yargılama sırasında ölmüştür.
Davacı davayı açmayla işe iade iradesini belirtmiştir. Amaç işe iade edilmek ve edilmemesi halinde akçalı haklardan yararlanmaktır.
4857 sayılı İş Kanunu'nun 21'inci maddesinin 3'üncü fıkrasında belirtilen dört aya kadar ki boşta geçen süreye ilişkin ücret diğer haklar işverenin işe başlatma veya başlatmamaya bağlı bir sonuç değildir.
Ölüm olgusu bir hukuki ilişkide aleyhe olarak yorumlanmamalıdır. İşçi ölmeseydi ne tür davranışına üstünlük tanınacak idiyse, öngörülen bu davranışa hukuki sonuç bağlanmalıdır. Öte yandan bir yasa yorumlanırken yasanın konuluş amacı dikkate alınmalıdır. Yasadaki işe iade hükümleri işçinin işe iadesini amaçlamıştır. Ölüm olaylarına nasıl bir sonuç bağlayacağı yasada belirtmediğine göre bu boşluğu doldurmak yargıcın görevidir. ( TMK m.I/2 ) yargıç burada kanun Koyucu olarak davranmalıdır.
Davacı işe iade davasını açarken feshin geçerli bir nedene dayanmadığını iddia etmiştir. Geçersiz fesih var ise ölüm tarihine kadar ki boşta geçen süre ücretine yasal 4 aylık sınırlama dikkate alınarak hükmetmelidir. Böyle bir sonuç genel olarak yasanın amacına da uygundur. Aksi halde işverenin haksız davranışı işçinin ölümü nedeniyle karşılıksız kalmaktadır. Bu durumda adalet duygusunu incitir.
Geçerli nedene dayanmayan feshin tespiti ile yetinilmesi, ölen işçinin mirasçıları yönünden hiçbir imkan sağlamayacaktır. Oysa konu, sosyal güvenlik haklarını da ilgilendirmektedir. 4 aya kadar ücret ve diğer haklar yönünden Sosyal Güvenlik Kurumu'na prim yatırılması ve ölen işçinin mirasçılarının buna göre sosyal güvenlik haklarından yararlanması gerekir.
İşe iade yargılaması sırasında işçinin ölümü daha önce dairemiz önüne uyuşmazlık olarak gelmiş ve işçinin ölümü sebebiyle işe başlama yönünde başvuruda bulunulmasının imkansız olduğu gerekçesiyle boşta geçen süreye ait ücret isteklerinin reddine karar veriliştir. (Yargıtay 9.D. 06.11.2006 gün 2006/20109 E. 2006/29326 K.) Konu, temyize konu olayda dairemizce bir kez daha etraflıca değerlendirilmiş ve yukarıda belirtilen gerekçelerle işe iade yargılaması sırasında ölen işçi yönünden 4 aya kadar boşta geçen süreye ait ücret ve diğer haklara dair isteğinin kabulüne karar vermek gerekmiştir.
Böyle olunca işçinin ölümü feshi izleyen 4 ay geçtikten sonra gerçekleşmiş olmakla, ölen işçinin mirasçılarına 4 aylık süre için boşta geçen süreye ait ücret ve diğer hakların ödenmesi gerekir."
Görüleceği üzere iş güvencesi uygulamasında iş sözleşmesinin geçerli bir neden olmadan feshedilmesi halinde işe iade davası açan işçinin dava sürerken vefat etmesi halinde 4 aya kadar boşta geçen süreye ait ücret ve diğer hakların verilmesi gerektiği hükme bağlanmıştır.