İşbirliği kültürü ile zoru kolay kılabilen kazanacak
Sürdürülebilir maddi güce sahip olmak isteyen bir ulus, yüksek teknolojide tasarım ve üretim kapasiteleri oluşturabilmeli. Bu kapasitelerin inşası, küresel tedarik zincirlerinde rekabetçi bir rol oynama ile mümkün.
Devasa yatırımlar gerektiren yüksek katma değerli ürün üretiminde merkez ülkelerden biri olabilmek, sadece birkaç şirketin yatırım kararı ile de mümkün olmuyor. Evvela etkili bir altyapı, bu altyapıya know-how ve sinerjiler kazandıracak endüstriyel kümeleri (“clusters”) oluşturmak elzem. Böylesi kümeler, birbirine mal ve hizmet üreterek birbirini tamamlayabilen, uzman işgücü havuzunu paylaşabilen, etkili şekilde ortaklık/işbirliği yapabilen sanayi oyuncularından oluşuyor.
Evet, coğrafya kader olabilir. Ancak kaderinden rahatsız olanlar, onu değiştirebilecek enerjiyi kendinde bulabilir. Ulaşımdan, enerjiye, yüksek verimli çalışkan insan gücüne kadar birçok üretim faktörünü, sağlam bir fikri mülkiyet ve ticaret hukuku altyapısını, katma-değer üretmeye odaklanmış kamu ve yerel yönetimlerin katkılarını yatırımcılara sağlamak, coğrafyayı kümelenme için doğru adres haline getirebiliyor. Bunlardan bir ya da birkaçı eksik ise, teşvik vermek dişe dokunur bir kümenin oluşturulması için yeterli olmuyor. Zaten bu teşvikleri -genelde- rakip coğrafyalar da sunuyor.
Goldman Sahcs’ın araştırma biriminin ayın başında ABD-Çin ilişkileri üzerine yayınladığı raporda, Kaliforniya merkezli çip (yonga) üreticisi Marvell Technology’nin yönetim kurulu başkanı Richard Hill ile yapılan bir söyleşi de yer alıyor.
Hill, Texas Instruments’dan ayrılarak kurduğu şirketine yatırımcı arayan Morris Chang ile otuz yıl evvel yaptığı görüşmede, Chang’ın farklı yongaların üretiminde uzmanlaşmış şirketleri Tayvan’da münhasır bir sanayi bölgesine toplama fikrinin, böylesi büyük rekabet içeren bir sanayi dalında çalışanların kolayca istifa ederek daha fazla para veren sokağın karşısındaki şirkete geçeceği ve bunun da şirketler için kayıplara yol açacağı endişesiyle anlamsız bulduğunu paylaşıyor.
Geçen otuz yıl, Chang’ın fikrindeki asıl önemli nokta olan birbirini tamamlayan farklı üreticileri aynı lokasyonda, etkili bir altyapı ile buluşturmanın ne denli işe yarayabildiğini hem Bay Hill’e hem de bizlere kanıtladı.
Morris Chang’ın rakipler arasında sinerji (görevdeşlik) yaratma fikri ile kurduğu TSMC şirketi dünyanın açık ara en büyük yonga üreticisi. Otuz yıl evvel yatırımcılarına faydalarını anlatmaya çalıştığı münhasır yonga sanayi bölgesinin yer aldığı Tayvan ise günümüzde elektronik sanayide bütün büyük markaların tedarik üssü.
Hill, ABD’nin devreye aldığı sektöre özel teşvikler içeren Çip Yasası’nın, yonga üretiminin ABD’ye çekilmesini sağlayamayacağını zira bu sanayinin girdilerinin ABD’de üretilmediğini, gereken deneyimli ve çalışkan işgücünün de ABD’de bulunamayacağını savunuyor.
Çip Yasası çerçevesinde üreticilere sağlanan devasa teşvikleri “kovada bir damla” olarak niteleyen Hill, 5nm düzeyinde yeni teknoloji yongaları bir şirketin sıfırdan, yüksek verimle üretebilmesi için 250-300 milyar dolar düzeyinde bir yatırımın gerekli olduğunu, sağlanan teşviklerin bu boyuta bir yatırımdan anlamlı finansal geri dönüş almaya yetmeyeceğini paylaşıyor.
Hill’in, yonga üretim sistemleri için paylaştıkları daha da önemli. Zira Çin’in bu teknolojiye erişmek için 25 yıldır çabaladığını, ancak bu sistemlerin üretiminin büyük yonga üreticileri ile yakın ve sürekli bir işbirliği gerektirdiğini, bunun uzun zamana yayılan iteratif (tekrara dayalı, döngüsel geliştirilen) bir süreç olduğunu vurguluyor.
Temel sanayilerde teknoloji geliştirme, yıllar boyu yoğun araştırma ve laboratuvar çalışmasının da ötesinde tedarikçi ve müşteriler ile ortak çaba gerektiriyor. İşte sanayi bazında kümelenme bu nedenle kritik.
Küresel rekabet karşısında tek başına hareket etmenin operasyonel ve finansal getirisi sınırlı. Küresel tedarik zincirlerinde kalıcı ve anlamlı yer edinmek isteyen ihracatçı şirketler, sektörel kümelenme bölgelerindeki araştırma/geliştirme ve üretim tesislerinde yeni metot, teknoloji ve ürün geliştirmek için birlikte çalışmalı. Farklı hissedarların mülkiyetinde olan ve farklı ekiplerce yönetilen şirketlerin birlikte çalışarak sonuç alması, işbirliği kültürünü gerektiriyor ve kısa vadede bu kültürü kazanmak kolay değil.
Birbirine rakip veya aynı sektörde faaliyet gösteren şirketlerin sahipleri ve yönetimleri arasında oluşabilecek güven ve işbirliği eksikliği, konuya özel sözleşmelerin oluşturulması, ortak şirketlerin kurulması, hatta takibinde Japonya’daki örnekleri gibi karşılıklı hisse alımları ile aşılabilir.
Şirketlerde iş geliştirme bölümleri bunun için var. Yok ise de tez vakitte kurulmalı.