İşadamları çocuklarını nasıl yetiştirmeli?
Ülkelerin ekonomik kaderi o ülke şirketlerinin kaderi ile iç içedir. Şirketleri ‘güçlü’ olan ülkelerin ekonomilerinin ‘zayıf’ olması; şirketleri ‘zayıf’ olan ülkelerin ekonomilerinin ‘güçlü’ olması pek de mümkün değildir. Ekonomilerin güçlerinin devam etmesi de müteşebbislik ve müteşebbislerin kuracakları yeni ve yenilikçi şirketler kadar mevcut şirketlerin sürdürülebilirlikleri ile doğrudan ilişkilidir. Şirketler müteşebbisler tarafından kuruluyor. Hemen hemen tüm ülkelerde, kurulan şirketlerin ciddi bir kısmı birkaç sene içinde batıyor. Bir kısmı ise daha uzun yaşıyor ancak ömrü 1. nesil ile sınırlı kalıyor. Türkiye gibi ülkelerde, şirketin 1. nesilden sonra devam etmesi 2. nesle geçmesiyle mümkün zira aile şirketlerinin borsaya açılması ya da daha kurumsal firmalara satılması gibi kanallar Türkiye’de henüz yeterli hacme sahip değil. Demek ki, aile şirketleri açısından 2. nesli iyi ‘yetiştirmek’ kurdukları şirketin devam ettirilebilmesi açısından hayati. Peki işadamları 2. nesilleri nasıl yetiştirmeli? Öncelikle, araştırmaların ortaya koyduğu temel bir bulguyu paylaşalım: ‘öğrenmenin’ büyük kısmı (bazılarına göre %70’den fazlası) ‘enformel’ kaynaklıdır; ‘formel’ değil. Formel eğitimden kasıt, okul veya benzeri eğitim kurumlarında elde edilen resmi eğitim faaliyetlerinden sağlanan öğrenme çıktılarıdır. ‘Enformel’ öğrenim ise, küçüklüğünüzde anneannenizden duyduğunuz masallardan tutun, internette gezinmelerinizden, arkadaşlarınızla sohbetlerinizden ve en önemlisi staj ve iş ortamında öğrendiklerinizden kaynaklanıyor. Enformel eğitimin önemini öyle veya böyle kavradıklarından olsa gerek, bazı işadamları çocuklarını, daha küçük yaşlardan itibaren yaz stajlarına gönderir; ancak, kendi şirketlerinden önce arkadaşlarının şirketlerine. Amaçları çocuklarını ‘korumalı’ ortamlardan uzaklaştırılarak gerçek dünyaya sokmaktır. Zira bu da enformel öğrenimin bir parçasıdır. Ancak, 2. nesillerin ‘yetiştirilmesi,’ hikmetli de olsa babadan kalma yöntemlerden öteye geçmesi gerekiyor. Günümüzde üniversite eğitimi, profesyonel bir kariyer için neredeyse ‘mecburi’ hale geldi. İşadamlarımızın büyük kısmı da çocuklarının üniversite eğitimi görmesini istiyor. Gel gör ki, üniversite eğitimi, bir ‘sinyal etkisi’ sağlasa da, gençleri işe ve iş dünyasına hazır hale getirmede yetersiz kalıyor. Yani, iş adamlarının çocuklarını ikinci nesil şirket ortağı veya yöneticisi olarak yetiştirmesi için, üniversite eğitimlerini, formel ve enformel diğer eğitim unsurlarıyla tümlemesi gerekiyor. Bu tür bir tümlemenin ana unsurları şunlar olabilir:
• Kısa/uzun, resmi gayriresmi stajlar: iki-üç haftalık olanlar dahil çocuğunuzun sigortacılıktan bankacılığa, perakendeden üretime değişik iş sahalarını görecekleri staj fırsatları üretin. Bir sigorta prim hesabının nasıl yapıldığını, banka kredi müşterisinin moralite kontrolünün nasıl yapıldığını görmesi ikinci nesil iş adamının profesyonel hayatında kritik anlarda faydalar sağlayabilir.
• Dil yetenekleri: Eğitim sistemimizde, gramer öğretmeye çalışırken, yabancı dillerde günlük konuşmaları yap mayı dahi gençlerimize öğretemiyoruz. Bugünün dünyasında en azından İngilizceyi bilmeyen bir işadamının dünyayı takip etmesi ve diğer pazarları tanıması mümkün değil.
• Yurtdışı tecrübesi: Eğer imkanınız varsa, çocuklarınıza yurtdışında yüksek lisans, Erasmus öğrenciliği, work&travel, staj yapmalarını veya daha iyisi iş tecrübesi kazanmasını saplayın. Dünya pazarları Türkiye’den çok daha büyük.
• İş tecrübesi: Kendi işinizde çalışmadan önce çocuğunuzun özellikle kurumsallaşmış şirketlerde iş tecrübesi kazanmasını sağlayın.
• Çocuklarınızın aile değerlerinizi kazanmasını, diğer aile bireyleriyle ‘takım çalışması’ yapmasını sağlayın.
Gelecek haftalarda devam edeceğim.