ışadamımız insan faktörünü ne zaman keşfedecek?
NOT DEFTERİ / Dr.Uğur Tandoğan [email protected] Bir fıkra Çocuk annesine sormuş. "Ben dünyaya nasıl geldim?" Anne, "Seni leylek getirdi" demiş. Çocuk anneannesine sormuş: "Annem nasıl geldi dünyaya?" Anneanne "Onu bahçede lahananın dibinde bulduk". Çocuk "Peki sizin dünyaya gelişinizde leylek mi, lahana mı?" demiş. Anneanne cevap vermiş: "Beni dere kenarında bulmuşlar". Çocuk masasına dönmüş ve ödevini yazmaya başlamış. "Yaptığım araştırmaya göre bizim ailede 3 kuşaktır seks olayına rastlanmamaktadır." Bir olay Anadolu'da bir panelde konuşuyordum. Benim konum insan kaynakları yönetimi idi. İnsanın önemine ilişkin örnekler verdim ve başarılı bir insan kaynağı yönetimi için temel ilkeleri anlattım. Anlatırken de, dinleyicilerin gözlerine bakarak mesajlarımın beyinlere ve yüreklere ulaşıp ulaşmadığını değerlendiriyordum. Gözlerden bir aydınlanma pırıltısı alamadım. Belki sorular bölümünde ilgilenirler diye düşündüm. Ama işadamları "Ne olacak bu döviz kurları?" diye sordular. Faizi sordular, teşviki sordular. Fakat insanla, insan kaynağı yönetimi ile pek ilgilenmediler. İşte o zaman yukarıdaki fıkrayı hatırladım. Sanırım bu ailelerde iki kuşaktır insan kaynağı yönetimi olayına rastlanmamaktaydı. Nedenlerini düşündüm. Denklemde insan nerede? İşadamımız üretim denklemindeki üretim faktörlerinden sermayeye, onun önemine inanıyor. Aklı fikri onun değerinde, onun fiyatında. Çünkü onu kıt bir kaynak olarak görüyor. Bundan dolayıdır ki, en büyük merakı faiz ne oldu, kur ne olacak konuları. Hammaddeye de önem veriyor. Kaliteli üretimde kaliteli hammadde ve ara mala gerek olduğunu biliyor; kim nerede, neyi satarı çok iyi izliyor. İşadamı genelde teknolojiyi de benimsiyor. Mümkün olan en üstün teknolojiyi kullanıyor. Fabrikasını gezdirirken kullandığı teknolojinin güncelliği ile övünüyor. Ancak konu beşeri sermayeye gelince onu gerektiği gibi önemsemiyor. Örneğin, ustası ile mühendisi ile ya da pazarlama müdürü ile övünen, bununla gurur duyan bir işadamına rastlamadım henüz. İşadamımız henüz insanı keşfetmiş değil. İnsanı önemsemiyor. Neden? İşadamımız neden insanı önemsemiyor ve ona gereken önemi vermiyor? Sanırım en başta üretim denkleminde insan faktörünün ağırlığına pek inanmıyor. Yetkin insanın, motivasyonu yüksek insanın neler yapabileceğini henüz kavrayamamış durumda. Farkı yaratacak olanın, farklı insan olduğunun farkında değil. İnsanı, her yerde bulunabilir, her yerde nitelikleri aynı olan bir emtia gibi görüyor. İnsanın, işletmenin başarısında stratejik bir faktör olduğunu göremiyor. Dünyadaki tüm başarılı şirketlerin farklı insanların beyinlerinde yükseldiği gerçeğini bilmiyor. İnsan kaynağı yönetimi İnsanı önemli bir faktör olarak görmeyince doğal olarak onun iyi yönetimi konusu da işadamının gündeminde yer almıyor. Stratejik bir faktör olarak düşünmeyince insan konusuna uzun dönemli bakamıyor; günlük düşünüyor. İşsizliğin bu kadar yüksek olduğu bir ülkede eleman bulmanın sorun olmadığı görüşünde. Dadaloğlu mantığı ile "Giden gider, kalan sağlar bizimdir" diyor. Bu nedenle, eldeki iyi elemanı nasıl elde tutarım konusuna pek fazla kafa yormuyor. Eğer kafa yorarsa, ciddi bir kariyer yönetimi sistemini gündeme getirmesi gerektiğini bilmiyor. Hammadde veya teknolojiye ödenen paraya acımıyor; fiyat ne olursa olsun, gık demeden ödüyor. Ama nedense, sürekli ücretlerin yüksekliğinden yakınıyor. Makinesini, binasını gururla gösteriyor, ne kadar yatırım yaptığı ile övünüyor. Ama beşeri sermayesini de geliştirmesi, ona da yatırım yapması gerektiğini bilmiyor. Bütün bu nedenlerden dolayı insan kaynağı yönetimiyle ilgilenmiyor. Sonuç İşletmelerin başarısında insan en önemli faktördür. Farkı yaratacak farklı insanı, farklı insan kaynağı yönetimi yaratır ama her şeyden önce insanın önemini kavramış olmak, insan faktörünü keşfetmek gerekir. Yoksa beyinler, faiz, kur ve teşvik üçgeninde sıkışıp kalıyor ve kur diye diye kuruyor. Not: İnsana inanan işadamlarımız ve kurumlarımız da var. Ama istisnalar kaideyi bozmuyor.