İş Sağlığı ve Güvenliği Kanun Tasarısı üzerine değerlendirme (3)

VERGİ PORTALI
VERGİ PORTALI [email protected]

VERGİ PORTALI / Celal ÖZCAN / PwC Türkiye İş ve Sosyal Güvenlik Hizmetleri Kıdemli Danışmanı

Önceki iki yazımızda "İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu Tasarısı'nın" hangi yenilikleri ve çelişkileri içerdiği, işverenlere hangi yükümlülükleri getirmekte olduğuna değinmiştik, bu son yazımızda da tasarı üzerindeki görüşlerimizi açıklayacağız.

İşveren iş sağlığı ve güvenliği konularında, çalışanların ve bu konudaki temsilcilerinin önceden görüşlerini alacak

Taslakta, işverene, iş sağlığı ve güvenliği ile ilgili konularda hem çalışanların ve hem de temsilcilerinin görüşlerini alma, teklif getirmelerine imkan tanıma, bu konulardaki görüşmelerde yer alma ve katılımlarını sağlama yükümlüğü getirdiği gibi, işyerinde yeni teknolojilerin planlanması ve uygulanması, iş ekipmanının seçilmesi, çalışma ortam ve şartlarının sağlık ve güvenliğine etkisi gibi konularda da çalışanlar ve temsilcileri söz sahibi olacak.

Düzenleme katılımcılık ve demokratik yaklaşım açısından savunulabilir görülse de binlerce kişinin çalıştığı büyük işletmelerde uygulanabilirliği ve çalışan temsilcisinin, iş güvenliği uzmanının ve işyeri hekiminin bulunduğu bir ortamda tekrar çalışanların sürece dahil edilmesi tartışmalara yol açacak gibi görünmektedir.

Ayrıca, işletmesinde yeni teknoloji ve ekipmanları kullanmak isteyen bir işverene, çalışanların ve temsilcilerinin teknoloji yoğun üretime geçişle birlikte işlerini kaybetme endişesiyle karşı çıktıklarında yatırım faaliyetlerin gerçekleştirilememesi gibi olumsuzlukları da ortaya çıkaracaktır.

İki ve üzerinde çalışanı olan her işyerinde iş sağlığı ve güvenliği çalışan temsilcisi olacak

Düzenlemeye göre, 2 - 50 arasında çalışanı bulunan işyerlerinde bir temsilci, 51 - 100 arasında çalışanı bulunan işyerlerinde iki temsilci, 101 - 250 arasında çalışanı bulunan işyerlerinde üç temsilci, 251 - 500 arasında çalışanı bulunan işyerlerinde dört temsilci, 501 - 1000 arasında çalışanı bulunan işyerlerinde beş temsilci, 1001 ve üzeri çalışanı bulunan işyerlerinde altı temsilci seçilecek.

İşçi sağlığı ve güvenliği çalışan temsilcileri, sağlık ve güvenlikle ilgili çalışmalara katılma, çalışmaları izleme, tedbir alınmasını isteme, tekliflerde bulunma ve çalışanları temsil etme gibi geniş yetkilerle donatılmış olup, bu görevleri nedeniyle de temsilcilerin hakları kısıtlanamayacak.

İş güvenliği uzmanı ve işyeri hekiminin yanı sıra işyerlerinde aynı zamanda iş sağlığı ve güvenliği çalışan temsilcisine de yer verilmesi ve daha önemlisi bunlar arasındaki ilişkinin ve koordinasyonun nasıl olacağına tasarıda yer verilmemiş olması işyerinde zaman ve emek kabına yol açacaktır.

Ulusal İş Sağlığı ve Güvenliği Konseyi kurulacak

Ülke genelinde iş sağlığı ve güvenliği ile ilgili politika ve stratejilerin belirlenmesi için tavsiyelerde bulunmak üzere kamunun ve çeşitli sosyal tarafların temsil edildiği Ulusal İş Sağlığı ve Güvenliği Konseyi kurulacak ve konsey kararları toplantıya katılanların salt çoğunluğu ile alınacak.

Ancak, konsey yapısının oluşumunda kamu temsilcilerinin ağırlıklı olması eşit sayıda temsil ilkesine aykırı olacağı gibi, alınacak kararların uygulamasını da tartışmalı hale getirecektir.

Elli ve daha fazla çalışanın olduğu işyerlerinde işveren iş sağlığı ve güvenliği kurulu kuracak

İşverenler, 50 ve daha fazla çalışanın bulunduğu, altı aydan fazla sürekli işlerin yapıldığı işyerlerinde iş sağlığı ve güvenliği kurulu kurmak ve kurul tarafından iş sağlığı ve güvenliği mevzuatına uygun olarak alınan kararları uygulamakla yükümlü olacak ve işyerindeki işçi sayısının tespitinde alt işverenlerin işçileri de dikkate alınacak.

İş müfettişi işin tamamen veya kısmen durdurulmasına karar verebilecek

İş sağlığı ve güvenliği bakımından teftişe yetkili iş müfettişi tarafından işyeri bina ve eklentilerinde, çalışma yöntem ve şekillerinde veya iş ekipmanında çalışanlar açısından hayati tehlike oluşturan bir hususun tespiti halinde, bu tehlike giderilinceye kadar işyerinin bir bölümünde veya tamamında işin durdurulmasına karar verebilecek, ancak bu durdurma kararın uygulanıp uygulanmayacağı üç iş müfettişinden oluşan heyetin incelemesi sonucunda belli olacak.

Durdurma kararına karşı işveren yargı yoluna başvurabilecek ise de, ağır bir yaptırım kararı olan işin durdurulmasında işçi ve işveren taraflarının yer almaması savunma hakkının kısıtlanması olarak değerlendirilebilecektir.

Ayrıca, yerel mahkeme kararına karşı temyiz yolunun kapatılması telafisi mümkün olmayan sonuçlar da doğurabilecektir.

İş sağlığı ve güvenliği yükümlülüklerine uyulmaması halinde idari para cezası uygulanacak

İşverenin iş sağlığı ve güvenliği ile ilgili genel yükümlülüklere aykırı davranması, işyerinde işyeri hekimi ve iş güvenliği uzmanı görevlendirmemesi, işyeri sağlık ve güvenlik birimi kurmaması, gerekli araç, gereç, mekan, eğitim ve zaman tahsis etmemesi, risk değerlendirmesi yaptırmaması, işyerinde ölçüm, analiz, kontrol yaptırmaması, acil durum planları, yangınla mücadele, kişilerin tahliyesi ve ilk yardımla ilgili yükümlülükleri yerine getirmemesi, iş kazası ve meslek hastalıkları ile ilgili kayıt ve bildirimleri yapmaması, çalışanları sağlık gözetimine tabi tutmaması, çalışanlarına sağlık raporu almaması, eğitim vermemesi, bilgilendirme yapmaması, iş sağlığı ve güvenliği ile ilgili çalışanların görüşlerini almaması ve kararlara katılımını sağlamaması, iş sağlığı ve güvenliği çalışan temsilcisinin seçilmemiş olması, iş sağlığı ve güvenliği kurulunun kurulmaması, iş sağlığı ve güvenliği ile iş kazaları ve meslek hastalıkları konularında inceleme ve araştırma yapılmasını engellemesi, durdurulmasına karar verilen işe devam etmesi, çıkarılacak yönetmelik hükümlerine aykırı hareket etmek gibi fiillerden dolayı 100 TL ile 10.000 TL arasında değişen tutarlarda idari para cezası uygulanacaktır.

Kanundaki her yükümlülüğe aykırılıktan dolayı idari para cezası uygulanması ön görülmüşken, iyi uygulamalar yürüten işyerleri lehine teşvik edici veya cezaların indirimli uygulanmasına yönelik herhangi bir düzenlemenin ön görülmemiş olmaması çelişkili bir durumdur.

Ayrıca, kanunsuz suç ve ceza olmaz ilkesine aykırı olacak şekilde ileride çıkarılacak olan yönetmeliklerde öngörülecek olan yükümlülüklere de idari para cezasının öngörülmesi hukuki tartışmalara yol açacaktır.

Yine, idari para cezası uygulaması idari bir işlem olmasına rağmen, bu cezalardaki görevli mahkemelerin sulh ceza mahkemeleri olması sıkıntı doğuracaktır.

İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu'nun uygulamasını denetleme konusunda sadece teknik iş müfettişleri yetkili kılınmış

Tasarıda, İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu hükümlerinin uygulanmasının izlenmesi ve teftişi konusunda sadece iş sağlığı ve güvenliği yönünden teftiş yapmaya yetkili Bakanlık iş müfettişleri (teknik iş müfettişleri) yetkili kılınmış, diğer iş müfettişleri (sosyal-idari iş müfettişleri) ile SGK müfettişlerinin ve sosyal güvenlik denetmenlerinin bu alandaki yetkileri görmezden gelinmiştir.

Zira, SGK müfettişleri ve sosyal güvenlik denetmenleri 5510 sayılı Kanun'un uygulamasında (özellikle de iş kazası ve meslek hastalığı olaylarının sosyal güvenlik mevzuatı yönünden incelenmesi ve soruşturulmasında) 4857 sayılı İş Kanunu'nda belirtilen denetim, teftiş ve kontrol yetkisini de haizdirler. 5510 sayılı Kanun'daki bu düzenleme mevcut iken, İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu Tasarısı'nda denetleme ve teftiş yetkisinin az sayıdaki teknik iş müfettişine verilmesi hem iş kazası ve meslek hastalığı olaylarının zamanında incelenmesini güçleştirecek, hem de SGK müfettişlerinin ve sosyal güvenlik denetmenlerinin iş kazası ve meslek hastalığı olaylarını incelemeye ve soruşturmaya yetkili olup olmadıkları tartışmasını doğuracaktır.

Üç yazımızda değinmeye çalıştığımız tasarıdaki hataların TBMM komisyonlarındaki görüşme aşamasında düzeltilmesi ve iş kazası-meslek hastalığı olaylarının olmadığı / en az olduğu bir çalışma hayatı dilerimle…   

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar