İş Sağlığı ve Güvenliği Kanun Tasarısı üzerine değerlendirme (2)
Celal ÖZCAN / PwC Türkiye İş ve Sosyal Güvenlik Hizmetleri Kıdemli Danışmanı
Önceki yazımızda gerek iş kazası ve meslek hastalığı olaylarındaki tablonun ağırlığı, gerek bu konudaki düzenlemelerin müstakil bir yasada toplanması, gerekse AB müktesebatı ve ILO normlarına uyum sağlama gerekçesiyle hazırlanan ve yasalaşma süreci başlatılan "İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu Tasarısı'nın" hangi yenilikleri ve çelişkileri içerdiği, işverenlere hangi yükümlülükleri getirmekte olduğuna değinmiştik, bu yazımızda da tasarı üzerindeki görüşlerimizi açıklamaya devam edeceğiz.
İş güvenliği uzmanı ve işyeri hekimi işyerinde tam süreli veya kısmi süreli çalışabilecek
Tasarıya göre, iş güvenliği uzmanı ve işyeri hekiminin çalışma süresi, işyerinin tehlike sınıfı ve çalışan sayısına göre farklı belirlenebilecek, ancak iş güvenliği uzmanı ve işyeri hekiminin tam süreli çalışmasının gerekli olduğu durumlarda, işveren işyeri sağlık ve güvenlik birimi kurmakla yükümlü olacak.
İşverenlere risk değerlendirmesi yapma/yaptırma zorunluluğu geliyor
Tasarıda, risk değerlendirmesi; "işyerinde var olan ya da dışarıdan gelebilecek tehlikelerin belirlenmesi, bu tehlikelerin riske dönüşmesine yol açan faktörler ile tehlikelerden kaynaklanan risklerin analiz edilerek derecelendirilmesi ve kontrol tedbirlerinin kararlaştırılması amacıyla yapılması gerekli çalışmalar" şeklinde tanımlanarak, işverenlere işyerlerinde risk değerlendirmesi ile risklerin belirlenmesine yönelik gerekli kontrol, ölçüm, analiz, inceleme ve araştırma yapma/yaptırma zorunluluğu getirilmektedir.
Acil durum planları hazırlama, yangın ve ilk yardım ekipleri kurma yükümlülüğü
İşveren, acil durumların olumsuz etkilerinden korunmak üzere gerekli ölçüm ve değerlendirmeleri yaparak, buna ilişkin acil durum planlarını hazırlayacaktır. Ayrıca, önleme, koruma, tahliye, yangınla mücadele, ilk yardım ve benzeri konularda uygun donanıma sahip ve bu konularda eğitimli yeterli sayıda kişiyi görevlendirecektir.
İşyeri hekimi ve iş güvenliği uzmanları işverenini Bakanlığa ihbar edebilecek
İşyeri hekimi ve iş güvenliği uzmanları işyerlerinde iş sağlığı ve güvenliği ile ilgili tedbirleri işveren veya işveren vekiline yazılı olarak bildirecek, hayati tehlike arz eden hususların işveren tarafından yerine getirilmemesi halinde ise, işvereni bakanlığa şikayet etme konusunda yükümlü olacaktır.
Söz konusu düzenlemenin, iş sağlığı ve güvenliği önlemlerinin alınması konusunda caydırıcı bir etkisi olacağı düşünülebilirse de, bu durum işverenle çalışan arasındaki çalışma barışını olumsuz etkileyeceği gibi, bakanlığın sorumluluk alanı içinde yer alan "denetleme" yükümlülüğünün bir anlamda işyeri hekimi ve iş güvenliği uzmanlarına devredildiği şeklinde de değerlendirilebilecektir.
Çalışanın iş sağlığı ve güvenliği önlemlerinin alınmadığından bahisle çalışmama hakkı olacak
Tasarıda, çalışanlara ciddi ve yakın tehlikenin önlenemez olduğu durumlarda iş sağlığı ve güvenliği kuruluna veya işverene başvurmadan işyerini veya bölgeyi terk etme ve çalışmadığı bu dönemdeki ücreti ile kanunlardan ve/veya iş sözleşmesinden doğan tüm haklarını alma hakkı tanınmaktadır.
Ayrıca, iş sözleşmesiyle çalışanlar talep etmelerine rağmen gerekli tedbirlerin alınmadığı durumlarda, tabi oldukları kanun hükümlerine göre iş sözleşmelerini feshedebileceklerdir.
Tasarının tanımlar bölümünde "ciddi ve yakın tehlike" kavramı ile neyin kasdedildiğinin açıklanmamış olması, ayrıca işletmelere ve işin niteliğine göre bunun farklılık gösterebileceği, çalışma alanlarında ortaya çıkabilecek her türlü tehlikenin, subjektif bir değerlendirmeyle, önlenemez ciddi ve yakın bir tehlike olarak değerlendirilerek işyerinin terki söz konusu olabilecek, ayrıca İş Kanunundaki fesih hallerinden farklı yeni fesih türü ile karşı karşıya kalınacaktır.
İşveren iş kazası ve meslek hastalıklarının kaydını tutmak ve bildirimlerini SGK'ya yapmakla yükümlü olacak
İşveren işyerinde veya işin yürütümü sırasında meydana gelen bütün iş kazalarının ve meslek hastalıklarının kaydını tutmak, gerekli incelemeleri yapmak, bunlarla ilgili raporları düzenlemekle yükümlü olacak, bu olayların bildirimini ise 5510 sayılı Kanununa göre SGK'ya üç iş gününde, kolluk kuvvetlerine de derhal yapmakla yükümlü olacak.
İş kazası ve meslek hastalığı sayılan hallerin tasarıda ve 5510 sayılı Kanunda farklı şekilde düzenlenmiş olması, hangi olayların SGK'ya bildirileceği, hangilerinin bildirilmeyeceği konusunda kaosa yol açacaktır.
Diğer taraftan, bildirim yapılacak olan merci SGK olmasına karşın, bildirim yükümlülüğüne uyulmaması halinde idari para cezası uygulama yetkisinin Bakanlığa bırakılmış olması yetki kargaşasına yol açacaktır.
Düzenlemenin bu şekilde yasalaşması halinde bildirimin yasal sürede yapılıp yapılmadığını SGK takip edecek, idari para cezası uygulanması gerekenleri Bakanlığa bildirecektir.
Bu konuyla ilgili işverenlere idari para cezası uygulaması getirilmek isteniyorsa, bu düzenlemenin 5510 sayılı Kanun'un idari para cezaları ile ilgili 102 inci maddesinde yapılması daha uygun olacaktır.
Sağlık kuruluşları iş kazası ve meslek hastalığı vakalarını 10 gün içinde SGK'ya bildirecekler
Tasarı ile, yeni bir uygulama olarak sağlık kuruluşlarına, kendilerine intikal eden iş kazası veya meslek hastalığı tespiti ya da şüphesi olan vakaları, en geç on gün içinde Sosyal Güvenlik Kurumuna bildirme yükümlülüğü getirilmektedir.
Şüpheli vakaların da bildirme yükümlülüğü kapsamına alınması sağlık kuruluşlarını idari para cezası yaptırımından kurtulmak için neredeyse tüm hastalık olaylarını SGK'ya bildirme yoluna sevk edebilecek, bu durum ise gerçek iş kazası ve meslek hastalığı olaylarının incelenmesini imkansız hale getirebilecektir.
Ayrıca, bununla ilgili idari para cezası uygulamasının da 5510 sayılı Kanunda düzenlenmesi yerinde olacaktır.
İşe girişi sırasında sağlık raporu olmayanlar çalıştırılamayacak
Bir işyerinde çalışacaklar, işe girişlerinde, yapacakları işe uygun olduklarını belirten sağlık raporu olmadan işe başlatılamayacaktır.
Ayrıca, çalışanlar işe girişlerinde, iş değişikliğinde, iş kazası veya meslek hastalıkları ve sağlık nedeniyle tekrarlanan işten uzaklaşmalarından sonra her işe dönüşlerinde ve talep etmeleri halinde sağlık muayenelerinin ve işin devamı süresince de periyodik muayenelerinin düzenli yapılmasından işveren sorumlu olacak ve bu sağlık giderleri işveren tarafından karşılanacaktır.
İşe girdikten sonra çalışanın periyodik muayene giderlerinin işveren tarafından karşılanması makul olmakla birlikte, henüz çalışan sıfatı olmayan kişinin işe girişi sırasındaki sağlık raporu giderlerinin de işverene yüklenmesi, ayrıca sağlık raporu sonucuna göre kişinin işe alımı konusundaki işveren kararının değişebileceği dikkate alındığında, işe giriş sırasındaki rapor giderlerinin de işverene yüklenmesi eleştiri konusu olabilecektir.
İşveren, çalışana işe başlama öncesinde de iş sağlığı ve güvenliği eğitimi verecek
İş sağlığı ve güvenliği eğitimleri; işe başlamadan önce, çalışma yeri veya iş değişikliğinde, iş ekipmanının değişmesi halinde veya yeni teknoloji uygulanması halinde verilecek ve değişen, ortaya çıkan yeni risklere uygun olarak yenilenecek, iş sağlığı ve güvenliği çalışan temsilcileri ise özel olarak eğitilecektir.
İşe başlatılmadan önce de çalışana eğitim verme zorunluluğunun getirilmesi, işverenin eğitim yükümlülüğüne yeni bir boyut getirmekte olup, iş ilişkisi başlamamış olan dönemdeki bu eğitim faaliyetleri hukuki açıdan çeşitli tartışmalara yol açacak gibi görünmektedir.