İş kazalarını ancak güçlü sendikacılık önler

İsmet ÖZKUL
İsmet ÖZKUL KRİTİK AÇI [email protected]

Soma faciası, iş güvenliği ve çalışma hayatı düzenlemeleri ve uygulamalarının ne durumda olduğuna güçlü bir ayna tuttu. Herşeyi düzgün yaptıklarını iddia eden yöneticiler ile “kaza, bu işin fıtratında var” diyenler hariç, hemen herkes utanarak ve isyan ederek gerçeğin ne kadar korkunç olduğunu gördü. 

Felaketin, basına ve topluma ilgili bakanın örnek olarak gösterdiği bir madende ortaya çıkması halimizin ne kadar acınacak durumda olduğunu gösteriyor. 

Bu nasıl örnek madendir ki aradan iki gün geçmesine rağmen hala yer altında kaç kişinin bulunduğunu bilemiyoruz. Enerji Bakanı Taner Yıldız, ilk açıklamalarının birinde olay anında 787 işçinin içeride çalışmakta olduğunu söylemişti. Daha sonra açıklanan rakamlarla 787 rakamını karşılaştırdığınızda arada korkunç boşluklar var. Bu durum akla iki ihtimali getiriyor. Birincisi madende kayıt dışı çalışan işçilerin da bulunması, ikincisi taşeron uygulaması. 

Bakan Yıldız yine ilk başlarda içeriden işçi olmayanların da çıkarıldığını söylemişti. Bu açıklama “madende kayıtdışı çalıştırılanların da bulunduğu” şeklinde soru işareti yarattı. Nitekim ortalıkta dolaşan söylentilerden birisi bu madenlerde günlük olarak gelip saati 4-7 liradan çalıştırılan gündelikçi işçilerin bile olduğu yönünde. Ayrıca burada 15 kadar taşeron bulunduğu da dolaşan söylentiler arasında. Bu söylentilerin gerçek olup olmadığı mutlaka net bir şekilde açıklanmalı. 

Hala içerideki yangının nasıl çıktığını kesin olarak bilmiyoruz. Sözü edilen olasılıklardan birisi elektrik trafosunda çıkan bir yangının kömüre sıçramış olması. Öyleyse örnek madenimizde, yangın sızdırmayan güvenlikli trafolar kullanılmamış demektir. 
Sözü edilen ikinci olasılığa göre yangın, içeriye pompalanan aşırı oksijen nedeniyle çıktı. Bu iddiaya göre içeriye aşırı oksijen pompalanmasının nedeni, madende kapasitenin çok üzerinde işçi çalıştırılması. 

Felaketten sağ kurtulabilen işçilerin anlattıklarından çıkartıyoruz ki örnek madenimizde zehirli gaz ve yangını haber verecek yeterli bir uyarı sistemi yok. 

Yine işçilerin anlattıklarına göre kurtulmak için yol arayan işçiler panik halinde farklı yerlere yönelmişler. Üstelik amirleri onları yanlış yönlendirmiş. Bu da gösteriyor ki örnek madenimizde çalışan yeterli güvenlik eğitimi almamışlar. Bu, madende acemi işçiler çalıştırıldığı iddialarını da destekliyor. 

İşçilerin anlattıklarından ve kurtarma çalışmalarının sürdürülüş biçiminden anlıyoruz ki örnek madenimizde, olası her türlü kazaya karşı çalışanların güvenliğini sağlayacak korunma alanları ve alternatif çıkış yolları da yok. 

Şirket sahibi ve yetkililer, madenin yeterince denetlendiğini ve mevzuata uygun olduğunu söylüyorlar. Ancak işçilerin anlattıkları bambaşka bir resim çiziyor. İşçiler, denetçilerin önceden haberli geldiklerini, madenin çok az yerine indiklerini, göstermelik bir denetim yaptıklarını, üstleri kirlenmeden madeni kısa sürede terkettiklerini anlatıyorlar. Soma faciası, sistemde nelerin bozuk, hastalıklı, sakat ve eksik olduğunu da gösteren de bir örnek. Madenlerdeki rödovans sistemi ve özellikle de taşeronluk uygulaması ilk değiştirilmesi gereken nokta. Madencilik yapacak şirketlerde ve iş yerlerinde aranan standartlar, can güvenliğini sağlayacak şekilde yükseltilmeli. Denetim ve yaptırımlar güçlü ve etkin hale getirilmeli. Bunun için mevcut yasalar değiştirilmeli. 

Ancak ne kadar iyi olsalar da yasaların ve arada bir yapılan denetimlerin iş kazalarını engellemedeki etkisi, bizzat orada çalışanlar kadar sürekli ve etkili olamaz. Bu nedenle iş kazalarını önlemenin en iyi ilacı, güçlü ve gerçek sendikacılık olabilir. İş güvenliğine ilişkin yasalarda, sendika ve meslek odalarına etkili ve belirleyici rol veren düzenlemeler en etkili çözüm olacaktır.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar