İş Kanunu'nda telafi çalışması
İş Kanunu'nda "Zorunlu nedenlerle işin durması, ulusal bayram ve genel tatillerden önce veya sonra işyerinin tatil edilmesi veya benzer nedenlerle işyerinde normal çalışma sürelerinin önemli ölçüde altında çalışılması veya tamamen tatil edilmesi ya da işçinin talebi ile kendisine izin verilmesi hallerinde, işveren iki ay içinde çalışılmayan süreler için telafi çalışması yaptırabilir. Bu çalışmalar fazla çalışma veya fazla sürelerle çalışma sayılmaz."
Kanunda hangi isçilerin telafi çalışmasına tabi tutulabileceklerine ilişkin bir düzenlemeye yer verilmemiştir. Dolayısıyla işçinin belirli-belirsiz, sürekli-süreksiz veya kısmi sureli bir iş sözleşmesi ile çalışması önem taşımamaktadır. Önemli olan işin veya işçinin 4857 sayılı İş Kanunu kapsamında olmasıdır.
Telafi çalışması yaptırılabilmesine olanak tanıyan hallerden ilki, zorunlu nedenlerle işin durmasıdır. İşverenin telafi çalışması yaptırabilmesi için zorunlu nedenle işyerinde işin asgari bir süre (örneğin İK 24/IH veya 25/III'de olduğu gibi en az bir hafta) durmuş olması şart değildir. İşyerinde iş, zorunlu nedenle bir gün durmuş olsa bile bu koşul gerçekleşmiş sayılır.
Metindeki zorunlu sebeplerin, zorlayıcı sebeplerin yanı sıra, yasama veya yürütme organının kararları veya işlemleri ile iç savaş gibi sosyal olaylar yanında işyerinde faaliyetin durması hâllerini de kapsadığı; yine, örneğin, makinelerin veya fırınların bakımı ve/veya tamiri nedeniyle işyerinin tatil edilmesi veya işyerinde normal çalışma sürelerinin önemli ölçüde altında çalışılması durumunda da telafi çalışması yaptırılabileceği belirtilmektedir. Aynı şekilde, maddede zorlayıcı nedenlerin değil; zorunlu nedenlerden söz edildiğinin gözden kaçırılmaması gerektiği; makinelerde bir arıza meydana gelmesi, hammadde ya da enerji sağlamakta karşılaşılan güçlüklerin zorunlu nedenlere örnek olarak gösterilebileceği belirtilmiştir. Yargıtay'ın da, hammadde temin edilmemesini zorlayıcı bir neden olarak kabul ettiği kararları bulunmaktadır.
Telafi çalışması yapılmasını mümkün kılan bir diğer durum ulusal bayram ve genel tatillerden önce veya sonra işyerinin tatil edilmesidir. Takvim gereği ulusal bayram veya tatil günleri ile hafta tatili günleri arasına bazen yarım, bir, 1.5 işgünü girebilmekte ve bu günlerde işverenin kararıyla işyeri tatil edilebilmektedir. Yasa, 64/1 madde hükmüyle çalışmayan bu sürelerin somadan çalışılarak telafisine olanak tanımaktadır.
İş Kanunu'nun 64. maddesinin 1. fıkrasında benzer nedenlerle işyerinde normal çalışma sürelerinin önemli ölçüde altında çalışılması veya tamamen tatil edilmesi halinde de telafi çalışmasına gidilebileceği öngörüldüğünden telafi çalışmaları bu fıkrada sayılan nedenlerle sınırlı değildir. Örneğin, yasa dışı grev nedeniyle çalışmanın durması halinde sonradan telafi çalışması yapılabilmelidir. Buna karşılık yasal grev ve lokavtta geçen süreler nedeniyle telafi çalışması yapılamaz. Aynı şekilde, ulusal veya genel nitelik taşımamakla birlikte yöresel veya belediye sınırları içinde yapılan kutlama günlerinde çalışılmaması halinde bunun telafi edilmesi mümkündür.
Telafi çalışması yapılmasını mümkün kılan sonuncu neden işçinin talebi ile kendisine izin verilmiş olmasıdır (İK 64/1). Buna karşılık, yasayla veya sözleşmelerle işçiye verilmesi zorunlu olan izinler karşılığında telafi çalışması yaptırılamaz. Örneğin, hafta tatilinde (İK 46/1) veya evlenmelerde, doğum ve ölüm hallerinde üç güne kadar verilmesi gereken izin süreleri (İK 46/3) için telafi çalışması yaptırılması mümkün değildir. İK 64'de belirtilen ve telafisi mümkün olan izinler, yasal veya sözleşmeden doğan bir zorunluluk olmadığı halde işçinin talebi üzerine işveren tarafından verilmiş olan izinlerdir.
İşverence telafi çalışması yaptırılabilmesi için işyerinde çalışmanın ya tamamen tatil edilmesi, durması ya da normal çalışma sürelerinin önemli ölçüde altında çalışılması gerekir. Hükümdeki "normal çalışma sürelerinin önemli ölçüde altında çalışılması" kavramı, kısmi süreli çalışmaya ilişkin İK 13'ün gerekçesinde getirilen ölçütten de yararlanılmak suretiyle, normal çalışma süresinin en az üçte biri kadar kısaltılmış olması şeklinde anlaşılabilir.
İş Kanunu'na İlişkin Çalışma Süreleri Yönetmeliği'nin 7. maddesinin 2. fıkrası uyarınca telafi çalışması yaptıracak işveren bu çalışmanın İş Kanunu'nun 64. maddesinde sayılan nedenlerden hangisine dayandığını açık olarak belirtmek, hangi tarihte çalışmaya başlanacağını ilgili işçilere bildirmek zorundadır.
Telafi çalışması iki ay içinde yaptırılabilir. Çalışılmayacak hallerin önceden bilinebildiği durumlarda, çalışılmayacak süreler için önceden telafi çalışma yaptırılmasına bir engel bulunmamaktadır. İş Kanununa İlişkin Çalışma Süreleri Yönetmeliği'nde zorunlu nedenlerle işin durmasına ilişkin bir hüküm öngörülmüş ve telafi çalışmasının, kaynağını oluşturan zorunlu nedenin ortadan kalkması ve işverenin normal çalışma dönemine başlamasını izleyen iki ay içinde yaptırılacağı hükme bağlanmıştır (Yön. 7/3).
Hükümde işveren iki ay içinde çalışılmayan süreler için telafi çalışması yaptırabilir denildiğinden Yasada belirtilen koşulların varlığı halinde telafi çalışmasına karar verme ve uygulama yetkisi işverene aittir. Ancak, telafi çalışmaları, günlük en çok çalışma süresini yani 11 saati aşmamak koşuluyla günde üç saatten fazla yaptırılamaz. Ayrıca yasal veya sözleşmeye dayalı tatil günlerinde telafi çalışması yaptırılması mümkün değildir (İK 64/2). Yapılan telafi çalışmaları fazla çalışma veya fazla sürelerle çalışma sayılmaz (İK 64/1). Buna karşılık kuşkusuz telafi çalışmasında işçiye çalışması karşılığı normal ücreti ödenir.
Her durumda, yapılacak telafi çalışması, günde üç saatten fazla olamayacaktır. Bu nedenle, haftanın beş günü çalışılan bir işyerinde, işveren cumartesi günü telafi çalışması yapılacağı yönünde bir karar alırsa, bu yapılacak telafi çalışması üç saatten fazla olamayacaktır.
Yargıtay bir kararında; işlerin azalması nedeniyle işlerin tatil edildiği, davalı işverenin iki aylık süre içinde telafi çalışması talep ettiği ve telafi çalışmasının cumartesi yapılmasını istediği, dolayısıyla günlük çalışma süresi olan 11 saati aşmadığı, davacı da bir kısım arkadaşı ile telafi çalışmasına katılmak istemediği ve katılmadığı, dolayısıyla feshin geçerli nedene dayandığı gerekçesi ile işe iade davasının kabulüne karar vererek işçinin işe iadesine karar vermiştir. Davada, işyerindeki işin durma sebebinin "zorunlu nedenlerle işin durması" olduğu saptanmıştır. Davalı işveren işin tatil edildiği günleri haftanın beş günü çalışılan işyerinde çalışılmayan cumartesi günü telafi etmek yoluna gitmiş; davacı işçiye 10 saat telafi çalışması yaptırmıştır. Yargıtay kararında, telafi çalışması yapılmasının koşullarının bulunup bulunmadığını değerlendirmeden, çalışılmayan cumartesi günü ile günde üç saati aşan telafi çalışmasının yapılamayacağına hükmetmiştir.
Telafi çalışması usullerine uymamanın 2011 yılı için cezası, bu durumdaki her işçi için 219 TL idari para cezası olarak öngörülmüştür.