İş insanlarımızın küresel risk algısı

Taner BERKSOY
Taner BERKSOY EKONOMİ DÜNYASI tberksoy@pirireis.edu.tr

Royal Bank of Scotland (RBS) geçtiğimiz günlerde İstanbul'da bir araya getirdiği iş adamları ve bankacılarla ilginç bir

toplantı yapmış. Yapmış diyorum çünkü ben bu toplantıyı RBS'in yayınladığı 24 Ekim tarihli "Emerging Market

Stategy" raporundan öğrendim.

Toplantıda ulaşılan sonuçlar kadar toplantının yöntemi de ilginç. RBS bir tür nabız yoklamış. Katılan 100 kadar Türk iş

insanına dünya ekonomisindeki riskler, Avrupa sorunları,  enflasyon eğilimleri vb gibi sorular sorulup, verilen

seçenekleri sıralamaları istenmiş. Hemen ardından, yatırım uzman beş kişinin katıldığı bir panelde  bu cevaplar

tartışılmış, yanıtlar bir perspektife oturtulmaya çalışılmış.

Timoty Ash'ın raporladığı belgede  toplam 13 soru, bunların yanıtları ve yorumları yer alıyor.Bunlardan Türk iş

insanının dünya ekonomisine dönük risk algısı hakkında bilgi veren birkaç tanesini sizinle paylaşmak istiyorum.

                                             *                   *                   *

Katılımcılara sorulan sorulardan bir tanesi  2011-2012 döneminde yükselen piyasaların (emerging markets) karşılaştığı

en büyük riskin ne olduğu sorusu. RBS'ın değerlendirmeye sunduğu olası riskler şöyle;  Euro bölgesinde borç krizi/

senkronize bir küresel yavaşlama/ Çin'de olası bir sert iniş/ gelişmiş ülkelerdeki QE uygulamasının yönetimi/enflasyon.

RBS'nin bu sorunları en önemli riskler olarak değerlendirdiği anlaşılıyor.

Katılımcılar küresel yavaşlamayı ilk sıraya (yüzde 43.3) koymuş. Euro bölgesindeki borç krizi de çok yakın bir yüzde

ile ( yüzde 42.3) ikinci sırada yer alıyor. RBS'ın önemli bulduğu anlaşılan  Çin ekonomisindeki balon ve sert iniş

olasılığını Türk iş insanlarının cidi bir risk olarak algılamadığı (yüzde 5.2) görülüyor. Rapor bunu sürpriz olarak

değerlendiriyor.

Zaten sorulan sorulardan birisi doğrudan Çin ile ilgili. Çin ekonomisindeki balonun patlayıp (sert iniş-kriz)

patlamayacağı (yumuşak iniş) sorulmuş. Katılımcıların yüzde 39.6'sı  balonun sonunda patlayacağını ama bunu bir

orta-uzun vade riski olarak gödüğünü söylüyor. Buna karşılık  yüzde 20.4 lük bir grup balonun var olduğunu kabul

ediyor ama Çin'li yöneticilerin bunu iyi yöneteceklerini ekonomideki inişin yumuşak olmasını sağlayacaklarını, yani

krizden kaçınılacağını  ifade ediyor.

Yanıtlara bakarak Türk  iş insanlarının yüzde 60'nın Çin ekonomisindeki sorunun farkında olduğunu ama bunu acil bir

risk olarak değerlendirmediğini söylemek mümkün.

Bir başka soruda Çin ekonomisi, bu defa dolaylı olarak, gündeme geliyor. Katılımcılara yeni gelişen ekonomilerden

hangisinin küresel piyasalar için en yüksek bulaşıcılık riski taşıdığı soruluyor. Katılımcıların önemli bir kısmı (yüzde

37.1)  Çin'i ilk sıraya koyuyor. İkinci sırda yüzde 19.1 ile Rusya yer alıyor.

RBS bu değerlendirmeyi ilginç bulduğunu söylüyor. Çin ekonomisinde sert iniş (kriz) olasılığının düşük olduğunu

düşünen katılımcıların bulaşıcılık açısından bu ülkeyi birinci sıraya yerleştirmiş olması  gerçekten ilginç. Türk iş insanının

Çin'de kolayca kriz olmayacağını, olursa da bunun tüm dünyayı sarsacağını düşündüğü ortaya çıkıyor.

                                             *                   *                   *

Raporda risk algısını Avrupa açısından irdeleyen bir soru da var. Katılımcılara Euro bölgesinin sonunun ne olacağı

soruluyor. RBS altı olasılık saymış. Bunlardan Yunanistan'ın durumu ile bağlantılı olan ikisini Türk katılımcılar ilk

sıralara yerleştirmiş.

Katılımcıların yaklaşık yarısının (yüzde 49)  Yunanistan'ın borçlarını yeniden yapılandıracağını (saç traşı), Euro

bölgesinin aynen devam edeceğini ve bir bulaşıcılık olmayacağını düşündüğü  görülüyor. Bu Avrupa'ya dönük bayağı

iyimser bir risk algısının yaygın olduğuna işaret ediyor. İkinci sırada yer alan seçenek bu kadar iyimser değil.Yüzde

22.5 oranında katılımcıYunanistan'ın borçlarını yeniden yapılandıracağını (saç traşı), Euro alanından çıkacağını ve bu

süreç ciddi bir bulaşmanın ortaya çıkacağını  düşünüyor.  

RBS raporu Türk iş insanının küresel risklerin farkında olduğunu, risk değerlendirmesinde görece nesnel ve soğukkanlı

davrandığını gösteriyor. Bunun olumlu bir not olarak kaydedilmesi gerektiğini düşünüyorum.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Ekonomi kıskaçta 20 Aralık 2018
Normalleşme mi? 06 Aralık 2018
Kur’u temizleme 25 Ekim 2018
Yeni bir durgunluk mu? 18 Ekim 2018
Zaman mı kazanıyoruz 11 Ekim 2018
Tedbir gerekirdi 04 Ekim 2018
2019 yılı kritik 13 Eylül 2018
Adını koymadan 06 Eylül 2018