İş hayatında geleneksel ve yeni arasında köprü kurmak
İlerlemenin sürekli olduğu ve beklentilerin gün geçtikçe şekil değiştirdiği günümüzde, geleneksel ve yeni nesil istihdam sektörlerinin kesiştiği nokta, farklılıkların ve değişimin kabulü ile başlıyor.
İyi bilinen geleneksel sektörler ile yeni ve hızla gelişen iş kolları arasında zamanla oluşan farklılığın, derin bir uçurum yaratmaya başladığını düşünüyorum. Bu uçurum, dinamiklerin karışık etkileşimiyle, farklı geçmişlerden gelen profesyonelleri ayırmakla kalmıyor, aynı zamanda yeni neslin güç etkileşimini de her geçen gün arttırdığına inanıyorum. Peki, aynı çalışma hayatında birlikte çalışacak bu profesyonelleri nasıl ele almak gerekiyor? Gelin, beraber elimizde var olanları itici güç olarak nasıl ortaya çıkaralım ve uyumlu bir birlikteliğe giden potansiyel yolları nasıl keşfedeceğimize bir bakalım.
Eski ve yeni çalışma modellerinin çatışması
Tarihe bakıldığında geleneksel sektörlerin, köklü uygulamaların ve tek bir alanla sınırlı deneyimin ustalık becerisi olarak değerlendirildiğini görüyoruz. Buna karşın, yeni ve modern sektörler disiplinler arası düşünmeyi ve aktarılabilir becerileri önemsiyor. Deloitte tarafından yapılan bir araştırma, üst düzey yöneticilerin yüzde 92'sinin farklı düşünmeyi ve kapsayıcılığı teşvik etmenin kurumlarının inovasyonunu olumlu yönde etkilediğine inandığını ortaya koymuş. Bu temel felsefi ayrışmanın, zorluklar ve fırsatların yan yana geldiği bir gerilim yaratmakla birlikte yaratıcılığı da tetiklediğini düşünüyorum.
Sektörler arası fırsatlar ve geçişler
Yenilikler, teknolojik gelişmeler ve dijitalleşme geçmişten gelen engelleri ortadan kaldırarak farklı sektörlerden profesyonellerin iş birliği yapmasına ve fikir alışverişinde bulunmasına olanak sağlıyor. LinkedIn'de yapılan bir analiz, son 10 yılda sektör değiştiren profesyonellerin sayısında yüzde 25'lik bir artış olduğunu gösteriyor. Yani bu veri bize çapraz kariyer için artan bir talebin olduğunu gösteriyor. Bu değişim, elbette tesadüfi değil ve çok boyutlu becerilerin ödüllendirildiği dinamik ve uyarlanabilir bir işgücüne doğru bilinçli bir hareket anlamına geliyor.
Uyumlu bir çalışma ortamı için çatışmayı yönetmek
Etkili iletişim, çeşitlilik, eşitlik ve kapsayıcılık (DEI) ile birlikte, bağlılık ve sürekli öğrenme kültürünü teşvik etmenin çok önemli olduğuna inanıyorum. Kuruluşlar, çatışmayı bir büyüme adımı olarak benimseyerek ve farklı bakış açılarının değerini kabul ederek elde edilen çıktıları üretken sonuçlara dönüştürebilir. Gelişmek için, hem kuruluşların hem de bireylerin çevik bir zihniyeti benimsemesi gerektiğini düşünüyorum. Bu zihniyetin, çeşitliliği ve farklılıkları kabul ederek, bunların birlikteliğinden doğan uyumu görebilmeyi ve bunu büyüme fırsatlarına dönüştürebilmeyi kucaklayan bir zihniyet olmasının çok değerli olduğuna inanıyorum.
Çalışma hayatında hibrit çalışma modelleri
Hibrit çalışma kavramı deyince, gelenekselin istikrarını yeni çalışma modellerinin dinamizmiyle bütünleştiren bir yaklaşım olarak ele alınması gerektiğini düşünüyorum. Her iki perspektifin bilgeliğinden doğan bu karışım, geleneğin dayanıklılığına değer verirken uyum sağlama tohumlarını besleyen bir ortamı besler. Bu vizyonu, uyarlanabilirlik ve deneyimin birleştiği yeni bir dönemin başlangıcı olarak görüyorum.
Çeşitlilik ve kapsayıcılığın desteklenmesi
Sektöre özgü bazı kuralların ötesinde, farklı deneyimlerden gelen bireyleri gören, onları dahil eden yani kapsayıcı ekipler ile çalışanlar sadece inovasyonu geliştirmekle kalmaz, aynı zamanda finansal performansı da artırır. McKinsey tarafından hazırlanan bir rapor, ırksal ve etnik çeşitlilik açısından en üst çeyrekte yer alan şirketlerin, kendi ulusal sektör ortalamalarının üzerinde finansal getiriye sahip olma olasılıklarının yüzde 35 daha fazla olduğunu göstermektedir.
Sektörler arasında çeşitliliğin ve kapsayıcılığın teşvik edilmesi, sürdürülebilir başarı için temel bir unsur hâline gelmektedir. Bir dizi beceri ve deneyimi kapsayan farklı ekipler, üretkenliği ve yenilikçiliği artıran bir ekosisteme hayat verir.
Geleneksel ve modern sektörler arasındaki etkileşim, çeşitlilik, uyum ve yenilikçilik anlayışı hem bireyleri hem de kurumları güçlendirmektedir. Bu bitmeyen yolculukta toplumsal olarak ilerlerken, tüm sektörlerin, kişilerin ve uzmanlıkların iç içe geçmesiyle zenginleşen bir geleceğin bulunduğunu unutmayalım. Bu kolektif uyum, toplumu eşi benzeri görülmemiş ilerleme alanlarına doğru itecek, bizleri ise dönüştürecektir.
Keyifli bir hafta sonu dilerim.