İş hayatında bonservis bedeli ve transfer uygulanabilir mi?
İş hayatında başarılı ve isim yapmış beyaz yakalılarda da şirketler arası transferi, bonservis bedeli gibi bir yapı olsa nasıl olurdu?
Transfer edebilmek isteyen şirketler çalıştığı şirkete bonservis ödeseler, çalıştığı şirketle anlaşmaya varırsa transfer edebilseler, kendisine transfer ücreti ödeseler (bu zaten kısmen var), hatta genç yetenek transferlerinde olduğu gibi ilk yetiştiren şirket de transferden pay alsa ilginç olabilirdi.
Elbette bu bir sektörün tüm çalışanlarına değil, belli bir tecrübeye ulaşmış, belli bir marka değeri olan çalışanlarına yönelik bir uygulama olabilir. Bir anlamda beyaz yakanın süper ligi. Bu lige girebilmek çalışanlar için bir motivasyon kaynağı olurdu.
Mesela mobil uygulama yazılımcılarının ayrı bir ligi, mesela telekomünikasyon sektörü kurumsal satışçılarının ayrı bir ligi ya da finans yöneticilerinin ayrı bir ligi olabilirdi.
Böylece bir şirket gençleri iş yaptırıp karşılığında ücret ödeyeceği bireyler yerine yetiştirilecek yıldız adayları olarak görür, ona göre yatırım yapar.
Elbette ütopik bir proje, her şeyden önce spor şeffaf bir alan, başarı, başarısızlık, skor tablosu ortada, iş hayatı öyle değil. Ama bir beyaz yakalının kişisel bir markaya dönüşme hikayesi, sıradışı işler yapıp sıradışı gelirler elde etmesi iş hayatımız için önemli. Küçük bir beyin fırtınası olarak düşünün bu fikrimi.
Trabzon’da bir gün
Temmuz’un son haftası, Salı günü İstanbul’dan küçük bir kaçışla Trabzon’da bir gün geçirdim. Trabzon Ticaret ve Sanayi Odası’nın (TTSO) yürütücülüğünde, birçok paydaşın da katılımıyla ne eğitimde ne de istihdamda olmayan gençlerin nitelikli iş gücüne kazandırılmasının hedeflendiği “Let’s Neet Up! - Haydi Gençler İleri” projesinde ben de son eğitimi verdim. Gençlerle tanıştım. Heyecanlarını gördüm.
Önce şu; ne eğitimde ne istihdamda kavramına biraz kafa yoralım. Ne eğitimde ne istihdamda, bir anlamda hayat açısından arafta olan gençlerimiz. Gitgide sayıları artan, evden çıkmayan, depresyona namzet ya da bizatihi depresyonda olan, evin içinde ruh gibi gezen gençlerimiz.
Bir yandan dışarıya çıkmak, hava almak, kendilerine gelmek isterken diğer yandan bir gelire sahip olmadığı için dışarı çıktığında ailesine maddi külfet olacağından korkan gençlerimiz.
Adeta minimum enerji sarfiyatı ile yaşamaya çalışan, bir süre iş arayıp başarıya ulaşamadığında onu da bırakan gençlerimize bir can suyu gerekliydi. Bu can suyu da TTSO öncülüğünde verildi.
İşte Trabzon Ticaret ve Sanayi Odası, İŞKUR, Doğu Karadeniz Kalkınma Ajansı (DOKA) gibi kurumlar bir araya gelip ‘Let’s Neet Up! - Haydi Gençler İleri’ projesini hayata geçirmişler.
Ön büro, kat hizmetleri görevlisi, satış elemanı, ön muhasebe elemanı ve dış ticaret uzmanlığı gibi alanlarda 120 kursiyer; mesleki eğitimlere katılırken 116’sı eğitimleri tamamlamış, 102’si sertifika, 82’si Mesleki Yeterlilik Belgesi almaya hak kazanmış. Eğitimlerde yer alan 12 kursiyerin İŞKUR kaydı yapılmış, 19’u kadın olmak üzere 37 kişi istihdama katılmayı başarmış.
Akşamında TTSO Başkanı Erkut Çelebi ve projenin paydaşları ile güzel bir akşam yemeği programında buluştuk. Erkut Başkan; iletişime çok açık, pozitif ve odasına, üyelerine, görevine çok hakim bir oda başkanı.
Trabzon izlenimlerim
Evet, Trabzon’da bir tam gün geçirdim. Otellerde doluluk oranına dair turizmcilerden yüzde 50 ile 60 arası oranlar duydum. Kaldı ki şurada yüksek sezonlarının bitmesine 1 ay kaldı.
Arap turistlerin çok sevdiği ve tercih ettiği Trabzon’da Arap turist sayısı, ciddi derecede azalmış. Kalanlar da çok yüksek miktarda döviz bırakmayan turistler.
Ama bir yandan da şu eksiklik gözüme çarptı: Bir turistin Trabzon’a geldiğinde binlerce doları keyifle harcayabileceği, onların daha çok döviz bırakmasını sağlayabilecek seçenekler konusunda bir yetersizlik var.
Trabzon çok değerli bir marka. Bu markanın büyümesi, hem Karadeniz’i hem Türkiye’yi büyütür.
Mesela Erşan Yılmaz’ın kurduğu Bordo Mavi Balık’ın ünü, Türkiye’yi aşmış. Dubai’de yabancı yatırımcıyla birlikte açtığı işletme, Körfez ülkelerinde inanılmaz bir teveccüh görüyor. Trabzon’da da Bordo Mavi Balık gibi işletmeler sayesinde yabancı turist daha fazla geliyor. Kim ne derse desin, bugünün turizm kavramının büyük kısmı gastronomi.