İş hayatında anlam…

Ebru DEMİR KOÇAK
Ebru DEMİR KOÇAK [email protected]

Yaşadığımız deprem felaketinin ardından hepimiz hayatın anlamını, önceliklerimizi sorgular olduk. Günlük hayatımızın büyük bir kısmının işyerinde, işte geçtiğini düşündüğümüzde, iş hayatımızda bulduğumuz anlam hayatımızın anlamı ile iç içe geçmiş durumda. Özellikle son yıllarda yapılan araştırmalara bakıldığında işinin anlamı ile hayatının anlamı paralel olan kişilerin çok daha mutlu ve işine bağlı çalıştığını görüyoruz.

Mutluluğun dışsal değil de içsel olduğunu daha önceki yazılarımda da dile getirmiştim. Bize anlık mutluluk veren maddi ve dışsal etkenlerin, mutluluk üzerindeki etkisinin tamamen anlık; uzun vadede ise neredeyse etkisiz olduğunu görüyoruz. Bu konudaki en iyi örnekleri spor, sanat, bilim ile uğraşan kişilerde gözlemliyoruz. Uzun yıllar süren çalışmalar, ciddi efor, sıkı rutinler yani adanmışlık gerektiriyor.

Yaptığımız işe yaratıcılığımızı katmak, yaptığımız işin değerli olduğunu bilmek iş hayatında daha mutlu ve huzurlu çalışmamıza katkı sağlayarak başarıyı yakalamamızı da sağlar.

Maddi şartların olmazsa olmaz olduğunu bilmek ve fakat geçici mutluluk ve motivasyon kaynağı olduğunu da unutmamak gerektiğini düşünüyorum. Kurumların yapması gereken en iyi ve anlamlı şey, işyerinde psikolojik ve fiziksel güvenliği sağlayarak, adalet ve saygı ortamını oluşturmak ve çalışanların katkı sağlayabilecekleri, yaratıcılıklarını da gösterebilecekleri fırsatlar yaratmaktır.

Yapılan çalışmalar göstermiştir ki yaptığı işinde anlam bulan çalışanlar, diğer çalışanlara göre hem kendi kişisel hayatlarında hem de işyerinde daha pozitif sonuçlara ulaşabilmektedirler.

Her ne kadar bizler kavramsal olarak hayatı iş ve sosyal hayat olarak ikiye ayırarak düşünme eğiliminde olsak da yaşam aslında herkes için bir bütündür. İş hayatında ya da sosyal hayatta yaşanan tutarsızlık ve tatminsizlikler yaşamın bütününü etkilemektedir.

O nedenle anlam sorunu kişinin tüm yaşamını etkileyen bütüncül bir sorundur ve iş hayatındaki anlam kişinin sosyal yaşamındaki anlamdan, kendisini değerli ve saygın hissetmesinden ayrılabilecek bir şey değildir.

Anlam ve amaçtan yoksun çalışanlar hiçbir zaman işyeri ile kalıcı sürdürülebilir bir bağlılık geliştirmeyecek ve er geç iş yerinden ayrılacaklardır.

Freud mutlu ve sağlıklı yaşamın anahtarını üç kelime ile özetlemiştir: ‘’Lieben und arbeiten (sevmek ve çalışmak). İnsanın yaptığı işi sevmesi ve enerjisini çalışmak için harcaması mutlak başarıyı da beraberinde getirdiğine inanıyorum.

İş sadece hayatımızı kazanmak için bir araç olmayıp, aynı zamanda potansiyelimizin ve gücümüzün sınırlarını görebileceğimiz ve hayattaki varlık nedenimize hizmet edebilecek bir araçtır.

Her zaman sevdiğimiz işi yapma şansımız olmayabilir ama işimizi severek yapmak, işimizi yaparken kendi öz değerlerimizle hareket etmek, hayat amacımız için işimizi önemli bir araç olarak kullanmak, günün sonunda anlamlı bir hayata ulaşmamızı sağlayacak en güvenli yoldur.

Kişinin öz değerleri ile kurum kültürü ne kadar paralel ise çalışanların mutluluğu ve bağlılığı ve kurumun başarısı da o derece yüksek olacaktır. Mimar Sinan’ın dediği gibi ‘’ Yaptığın işi gönlünde hissedenin içinde ırmaklar çağlar’’. Anlamlı bir hayat dileği ile…

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
İş hayatında ünvan 16 Kasım 2024
İş hayatı ve trafik 26 Ekim 2024
Dijital çağ ve biz 14 Eylül 2024
Umut ve iyimserlik 24 Ağustos 2024
İş dünyasında ustalık 03 Ağustos 2024
Dinleme sanatı 13 Temmuz 2024