İş güvenliğinde 1 Temmuz alarmı!
Yapılan yasal düzenlemeler ve işletmelerde yapıcı denetimlerin gerçekleşmesi iş sağlığı ve güvenliği bilincini en ileri düzeye taşımıştır.
6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Yasası, proaktif bir yaklaşım üzerine kuruludur. Ancak tabi ki sadece mevzuat ile bir bilincin aşılanması çok güçtür. Yine uygulamanın zorlaşması da, işletmelerin iş sağlığı ve güvenliği yönünden tedbir almasını zorlaştırmakta, işverenler ciddi bir güçlük yaşamaktadır.
Bu sebeple, iş sağlığı ve güvenliği mevzuatında bazı değişikliklerin yapılması yerinde olacaktır.
***
İş güvenliğinde neler değişmeli?
İlk olarak, İş Sağlığı ve Güvenliği Hizmetleri Yönetmeliği'nin 12. maddesinin yürürlükten kaldırılması gerekmektedir. Söz konusu 12. maddesinde yer alan "OSGB'ler kuruldukları il ve sınır komşusu illerde hizmet sunmaya yetkilidir." hükmüne göre, iş güvenliğinin en önemli kurumu olan OSGB'ler sadece kurulu bulundukları il ve çevre illerde hizmet verebilmektedir. Bu düzenleme ile OSGB'ler her il ya da komşu olmayan illerde şube açmaya zorlanmakta, bu da iş güvenliğinin maliyetini artırdığı gibi, kalite ve hizmet sunumunu düşürmektedir.
Özellikle, 1 Temmuz 2017 itibariyle 50'den az çalışanı olan özel sektör işyerleri ile kamu işyerlerinin iş güvenliği uzmanı ve işyeri hekimi çalıştırma zorunluluğu kapsamına girecek olmaları nedeniyle uygulamada çok büyük sorunlar yaşanacaktır. Tüm Türkiye genelinde her ilde hizmet verme yetkisi olan tek bir şirketin dahi olmadığı ülkemizde bu zorunluluğun devam ettirilmesi, hem iş güvenliği maliyetlerini arttıracak hem de hizmet standartını olumsuz etkileyecektir. Özellikle kamu kurumlarının, bakanlıkların dağınık yapısı dikkate alındığında, aynı bakanlığın tek bir iş güvenliği kurumundan hizmet alma imkanı olmayacağı gibi iş güvenliğinde fahiş fiyatlar ortaya çıkacak. Bu da kamu bütçelerini olumsuz yönde etkileyecektir. Hiçbir kamu yararı olmayan, mantığı bulunmayan bu yönetmelik maddesinin derhal değiştirilmesi elzemdir.
Bankalar gibi çok şubeli ve dağınık yapısı olan sektörlerde, iş güvenliği hizmetlerinin il bazında kontrol ve takibi ile aynı standartta hizmet alınmasında ciddi sorunlar yaşanmaktadır. Bu nedenle İş Sağlığı Ve Güvenliği Hizmetleri Yönetmeliği'nin 12. maddesinin 5. ve 6. fıkralarında yer alan Ortak Sağlık ve Güvenlik Birimleri'ne (OSGB'lere) getirilen komşu il dışındaki illere hizmet verilmemesi kuralı değiştirilerek tek bir OSGB ile tüm Türkiye'de kaliteli ve aynı standartta hizmet verilmesi sağlanması uygun olacaktır.
İkinci olarak, hali hazırda yürürlükte olan yasal mevzuata göre, az tehlikeli sınıfta bulunan işyerleri için Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı'nca ilan edilen eğitimleri tamamlayan kişiler işe giriş ve periyodik muayeneler ve tetkikler hariç iş sağlığı ve güvenliği hizmetlerini yürütebilmesine ilişkin 10 işçi sayısının 20 veya 30 kişiye yükseltilmesi gerekmektedir.
Üçüncü olarak, iş sağlığı ve güvenliği eğitimlerinin, bu kadar teknolojik alt yapı içerisinde, elektronik ortamda gerçekleştirilmesi hem zaman hem maliyet açısından işletmeler için çok uygun olacaktır. Az tehlikeli sınıfta yer alan işyerleri için özel bir düzenleme yapılarak eğitimlerin uzaktan eğitim (e-learning) şeklinde verilmesi yönünde mevzuat çalışması yapılması bu yönde ciddi bir katkı sağlayacaktır.
Son olarak, mevcut hükme göre 01.07.2017 tarihi itibariyle, çalışan sayısı ya da tehlike sınıfı fark etmeksizin tüm işyerleri, iş güvenliği uzmanı ve işyeri hekimi çalıştırmak zorunda olacaktır. Özellikle işletmeler için ciddi maliyet unsuru olacak bu yükümlülük, en az 1 yıl ertelenmelidir. Hatta mümkünse, 01.01.2018 tarihi itibariyle 20 kişi üzerindeki özel sektör işyerlerinde iş güvenliği uzmanı ve işyeri hekimliği zorunlu tutulmalı, 20 kişinin altında çalışanı olan işyerlerinde ise yılda bir kez eğitim ve risk değerlendirme raporu ile yasal yükümlülüklerin yerine getirilmiş olması yeterli sayılmalıdır.
1 Temmuz 2017 tarihine kısa bir zaman kaldı. Ekonomide toparlanma belirtileri görünmeye başlandı, istihdam hızla artıyor. Ancak, kamu kurumları ve bakanlık üzerindeki 1 Temmuz baskısı dikkate alınarak, buna ilişkin hem kamu kurumlarının hem özel sektörün bütçelerinde herhangi bir karşılığının bulunmadığı göz önüne alınarak, uzman ve hekim çalıştırma yükümlülüğünde 01.01.2018 tarihine kadar erteleme gündeme gelmelidir. Çünkü yılbaşı itibariyle kamu ve özel sektör kurumları buna ilişkin karşılık ayırmış olacak hem de alt yapı gerçekleşecektir.