İş gücü açığı Avrupa’da dengeleri sarsarken…

Suat TAŞPINAR
Suat TAŞPINAR AVRUPA'NIN DOĞUSU [email protected]

Yaşlı dünyamız, kavimler göçünü aratmayacak yeni bir iş gücü göçü dalgasıyla çalkalanıyor.  Milyonlar  ‘daha iyi bir hayat’ peşinde yollarda. Nepalli inşaatçı ekmeğini taştan çıkarmak için Hırvatistan’a geliyor, Hırvat yaşam kalitesini yükseltmek için Almanya’ya, Avusturya’ya göç ediyor. Üçüncü dünyada işsizlik, gelişmiş Batı’da kalifiye eleman açığı gittikçe derinleşiyor. Ama ekonomik çözüm çabaları, genelde yıllar sonra o ülkelere sosyal patlamalar olarak geri dönüyor. 

Zagreb’de birkaç yıl önce sokakta göçmen işçi görme ihtimali, Sibirya’nın bir şehrinde kışın beyaz ayı görmek kadardı: Mümkün ama, çok nadir. Derken Kovid sonrası ekonomi canlanmaya başladı, özellikle inşaat sektörü kafayı kaldırdı. İş vardı da, işçi yoktu. Çünkü ortalama maaşları 800 euroyu geçmeyen yerli işçiler, AB’deki serbest dolaşımdan yararlanıp Avusturya’dan Almanya’ya, daha fazla kazanacakları her ülkeye akmaya başladı.

Hırvatlar çareyi çok uzakta, Nepal’da buldular. Akın akın işçi almaya başladılar. Sadece Nepal’den 15 bine yakın işçi geldi. Çünkü hesap çok basit: Onların maliyeti aylık 500 euro civarı. Yani Hırvat işçiye kıyasla yüzde 50’den daha ucuz iş gücü. Haftada 70 saate kadar, tepe tepe çalıştırıyorlar onları. Nüfusu 4 milyonu bulmayan bir ülkede yabancı işçi sayısı 2015’te 2 bin 700 iken,  2022 sonunda 124 bine çıktı!

Bu arada Türk inşaatçılar da pazara ilk kez girmeye başladı. Hırvatistan’da pek çok inşaatta Türk şirketlerinin tabelasını görmek mümkün. Pazar küçük, ama bir yerden başlamak lazım. Renovasyon işleri yapan bir Türk şirketinin sahibine “Türk işçi de getiriyor musunuz?” diye sorunca, “Çok zor” diyor, “Nepalli işçilerin maliyetiyle yarışamazlar."

Eskiden inşaattan hizmet sektörüne, Hırvatların dolduramadığı kadrolarda Bosna Hersek’ten Karadağ’a kadar eski Yugoslavya’nın yoksul cumhuriyetlerinin işsizleri öne çıkardı. Şimdi onların da hedefi Almanya ve diğer zengin Avrupa ülkeleri. Sorun inşaatla sınırlı değil. Turizm dahil her sektörde iş gücü açığı var. Hırvatistan’da inşaat sektöründe 827 euro olan ortalama, genel maaşlara bakıldığında 1133 euro. Bu da yerlilere yetmiyor. Herkes daha fazla kazanmak için gözünü “dışarıya” çeviriyor. IT’cisinden hizmet sektörü çalışanına, pek çok Hırvat ülkesindeki ortalamanın iki katını, hatta fazlasını kazanabildiği Batı Avrupa ülkelerine kapağı atma telaşında. Zagreb’de ortalama 658 euro kazanan bir garson için “kuzeyde iş aramak” ideal çözüm.

Sadece Almanya’ya baksanız, doldurulamayan 630 binden fazla açık kadro var.  Haberlere bakılırsa, bir huzurevinin hemşire bulması ortalama 8 ay sürüyor. İnşaat şirketleri uygun eleman için en az 6 ay bekliyor. Uzmanlar, mevcut refah seviyesini korumak için yılda toplam 400 bin yabancı elemanın Almanya’ya göç etmesi gerektiğini ifade ediyor.

Nepalli Hırvatistan’a, Hırvat Almanya’ya, Alman azalan doğum oranlarıyla demografik krize… Bu, dünyanın pek çok yerinde yaşanan trendin Hırvatistan’daki yansıması. Belki de ülkelerin, kendi vatandaşlarını bazı maliyetleri bugün göze alarak, teşvik ederek ülkede tutmanın yolunu bulmaları lazım. Çünkü göçmenlerin gittikleri yerlere entegre olamayıp dağ gibi büyüyen toplumsal sorunları harladıkları, terk ettikleri vatanlarında derin maddi-manevi gedikler açıldığı gerçeği gittikçe barizleşiyor, yabancı düşmanı akımlar dünyada güçleniyor. Türkiye de bu sorundan azade değil.

 

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar