İş dünyasının “uyarı” görevi
Siyaset sahnesindeki çatışmanın yargı alanında yürüttüğü kaosun yarattığı belirsizlik geçen hafta borsada büyük düşüş ve dolarda hızlı yükselişe yol açtı. Borsa 61 binlere indi, dolar 2.18’leri gördü. Bu gelişmeler bizi, bizim klasik “kriz algımızın” eşiğine getirdi. Yeni hafta başlarken dün piyasa aktörleri, ekonomi ve finans dünyasında yaşanan bir olumsuzluğa dayanmayan bu olguya karşı, bir tepki ortaya koydular. Gün ortasında dolar 2.13’ler seviyesine gerilerken, Borsa 100 endeksi 65 bin 944 seviyesine yükseldi.
Herhalde iş dünyası hafta sonu tatili içerisinde, siyasal alandaki gelişmelere bağlı yaşadığımız olumsuzluğun doğrudan ekonomiyle bağlantısı olmadığına karar vererek “yangına körükle gidilmemesi” yolunu seçtiler. Sakinleştiler ve dövizde aşağıya, borsada yukarıya yeni bir hareket yaşanmaya başlandı...
Şimdi benim yeni beklentim, iş dünyası sivil örgütlerinin “siyasetin ekonomiye verdiği zararı görerek” siyasileri uyarmalarıdır.
Başbakan’a iç ve dışta birçok düşman tanımlayarak “sert demeçlerle” toplumu germesinin yanlış olacağını hatırlatmaları gerekir. Muhalefete de yargıya intikal etmiş yolsuzluk dosyaları konusunda yargılama sonuçlarını beklerken, sürekli olarak bu konunun üzerine gitmenin “fazla bir anlamı olmadığı” hatırlatılmalıdır.
Türk özel sektörü 252 milyar liralık dış borç yüküne sahip. O açıdan baktığımızda 17 Aralık öncesi 2.03 seviyesinde olan dolar kurunun 2.18’e yükselmesi, yüzde 7’lik artış anlamına geliyor. Ve bu da Türk özel sektör borcuna TL olarak 38 milyar 450 milyon dolar yük binmesi demektir. Dün öğle saatinde doların 2.13 seviyesine gerilemesi, artışın yüzde 4 seviyesine inmesi ve yükün 20 milyar 300 milyon liraya gerilemesi sonucunu getirdi.
Bu rakamları ele almam siyasal kaosun iş dünyasına nasıl bir ekonomik zarar verdiğini çok net görebilmek için. Belirsizliğin sürmesi, döviz fiyatlarının artması halinde yüklü dış borcu olan özel sektörün bundan ne denli zarar görebileceğini ortaya koymak içindi. Tabi bu yaşanacak olumsuzluğun sadece bir yanından gündeme gelen zarar.
Konuştuğum iş örgütlerinin yöneticileri siyasal olayların yarattığı bu olumsuzluğu çok net görüyorlar. Siyasilerin çatışmalı ortamı sürdürmesinin kendilerine, iş dünyasına büyük zarar vereceğine inandıklarını belirtiyorlar. Dış borç yük artışının yanında yatırımda, üretimde, ihracatta, istihdamda çok yönlü olumsuzluklar yaşanabileceğini düşündüklerini ifade ediyorlar...
O nedenle hiç vakit kaybetmeden bir araya gelmelerinin, ortak açıklamalar ve ziyaretlerle Başbakan ve siyasi parti liderlerini uyarmalarının, “sakinlik” önerisinde bulunmalarının doğru olacağına inanıyorum.
Aksi halde siyasal gelişmeler nedeniyle dünyadan “olumsuz ayrışan” ülkemiz bundan önemli ölçüde zarar görecektir. Ve bu zarar sadece bu siyasal çatışma içersindeki gruplara değil, ülkemizde herkese zarar verecek ekonomik sonuçlara yol açacaktır.
İş dünyası örgütleri bu duruma seyirci kalamazlar. Demokratik uyarı görevlerini bir an önce yerine getirmek zorundadırlar. Bunu yaparak yıl sonunda yaşanan karamsarlığın, yeni yılda artarak sürmesinin önüne geçebilirler.