İş dünyasının "Evet-Hayır" tartışması dışında kalmasında yara
En büyüğünden en küçüğüne iş dünyasının siyasi tartışmalardan uzak kalmasında yarar vardır. Siyaset başka şeydir, ekonomi başka şeydir.
İş dünyasındaki işverenin de işçinin de mutlaka bir siyasi tercihi vardır. Ama işveren ve işçi de siyasi tercihini açıklamak zorunda kalmamalıdır.
Bu patron x partili, y partili adam çalıştırmaz, y partisini desteklemez… Şu işçi y partili, x partili işyerinde çalışmaz… Şu işyeri x partili, y partili ile iş yapmaz. Bu işveren x partili, y partili iktidar onu yaşatmaz… şeklinde bölünmeler olur ise ekonomi nasıl yürür?
İşverenlerin ve işçilerin genelde demokrasiyi, serbest piyasa ekonomisini, büyümeyi, zenginleşmeyi, refahı hedef alan, ülkede huzur ve istikrarı sağlamaya soyunan siyasi hareketlerden yana olması doğaldır. İşverenlerin liberal görüşlü partilere, işçilerin sosyal görüşlü partilere sempati duyması doğaldır.
Fakat işverenin de, işçinin de ana işi üretmektir. Siyasi görüşünü, reyinin rengini iş yerine yansıtamaz.
Sandık başına gittiğinde inancı, sempatisi, tercihi yönünde oyunu kullanır.
Anayasa değişikliği halk oyuna sunuluyor. Sonucu evet ve hayır oyları belirleyecek. Bunun için oylama yapılıyor. Oy kullanacaklar kendi değerlemelerine göre oylarını sandığa atacaklar.
İktidar partisi başkanının ve muhalefet partilerinin liderlerinin oy kullanacaklara değişikliklerin neler getireceğini anlatmasından doğal bir şey olamaz.
Ancak son zamanlardaki konuşmalarda anayasa değişikliğinden söz edilecek yerde, daha başka konular öne çıkar oldu.
Genelde ülkede kardeşliğin önem kazandığı bir dönemde ve de hele ramazan ayında evet-hayır tartışmasının kavgaya dönüşmesi yanlış oluyor.
Referandum sonrası hayat devam edecek. Hayatın "iyi şekilde devam etmesi" için iş çevrelerinin üretimi, yatırımları, istihdamı artırmaları gerekiyor.
Hükümetin başarısı üretimin, yatırımın, istihdamın artışına bağlı. Günümüzde devlet ekonomiden elini çektiğine göre bunu yapacak olan iş çevreleridir. Sermaye gruplarıdır.
Hükümet iş çevreleri ile sermaye grupları ile yakın ilişki içinde olacak, onları yüreklendirecek ki, onlar da üretim artırsın,yatırım yapsın,insan çalıştırsın.
İş çevreleri pozisyon almaya itilir ise, yanlış anlama korkusu ile içlerine kapanır. Girişimciler risk almaktan çekinmeye başlar.
İş alemini politikada pozisyon almaya zorlamanın ne gereği vardır, ne de yararı vardır.
Bırakalım iş alemi kendi işini yapsın.İş adamlarının üye oldukları zorunlu veya gönüllü üyeliğe dayalı meslek örgütleri politikaya bulaşmasın. Politika dışında kalsın. İş adamları ve de çalışanları kendi değerlendirmelerine göre oylarını kullansın.
Tekrarda yarar var. Tabii ki Anayasa değişikliği önemli. Tabii ki, evet ve hayır reylerinin hangisinin öne çıkacağı önemli… Ama anayasa tek başına ülkede üretim, yatırım, istihdam artışını sağlayamaz.
Üretimi, yatırımı, istihdamı artıracak olan girişimcidir. Girişimcinin ülkenin yönetimine, geleceğine güvenidir. Politikacıların işadamını politika tartışmaları dışında tutması, işadamlarının da tartışmalar dışında kalmaya özen göstermesi bu bakımdan çok önemlidir.