İş dünyasının her sektöründe tartışılması gereken gündem

Rüştü BOZKURT
Rüştü BOZKURT BUZDAĞININ DİBİ [email protected]

Uzun yıllardır ülkemizde küçük ve orta ölçek yapının gelişmesini izliyorum. Ülkemizdeki KOBİ'ler tarihin hiç bir döneminde önümüzdeki 10 yılda yaşayacakları büyük dönüşüm ve değişim gibisini yaşamadılar. Sadece iş yeri yöneticilerini felsefeleri, bakış açıları, ürün ve üretim yöntemleri algısı değil, tedarik zincirinden dağıtım zincirine; tasarımdan inovasyon ihtiyacına, pazarlama araştırmalarından satış tekniklerine, sektör içeriklerinden, sektör sınırlarına, ticaret ağlarında ana düğümler ile tamamlayıcı düğümler arasındaki bağlantılara kadar her şey yeniden tanımlanacak ve belirlenecek.

Başlıklar halinde özetlediğimiz saptamalar kadar, bizim gözlemlerimizden kaçan bir dizi etken küçük ve orta ölçek yapının gündemini köklü biçimde değiştirecek.

Hep birlikte, ülkemizin küçük ve orta ölçek işyerlerinde yüzleşeceğimiz sorunları "öngörmek ve önlem almak" için çabalamalıyız. Gelişmeler baskın hale gelmeden, olgular dayatmadan, tartışarak düşünceleri rafine edersek, fırsatları en üst düzeyde değerlendirebilir; maliyetleri de en düşük bedeli ödeyerek savuşturabiliriz.

Ülkemizdeki küçük ve orta ölçek yapının, gelecek inşa etmede değer katabilmesi için aşağıdaki gündemi tartışarak düşündüklerimizi rafine hale getirebiliriz:

1 - Küçük ve orta ölçek iş yerleri, ekonominin en küçük teknik birimleri olarak; üretim, ulaşım ve iletişim teknolojilerinin iç bütünlüğünün yarattığı üretim ve paylaşım ağlarının ihtiyaçlarına göre nicelik ve niteliklerinde farklılık olsa da piyasa ekonomilerinde vazgeçilmez araçlarıdır. Bu yapının "ürettiği değerin ağırlığı" arttığında dönemlerde toplumsal gündemin ilk sıralarına tırmanırlar. Ülkemizde de 1970'lı yıllardan bu yana ekonomik sorunlar gündeminde KOBİ'ler artan öneme sahip olmuştur.

2 - Küçük ve orta ölçek yapının sistemler ve sistemlerin sistemi bağlamı, ürettikleri değerin     ağırlığına göre önem kazanıyor. Örneğin, banka sistemiyle küçük ve orta ölçek yapının ilişkileri, ekonomilerin büyük dönüşüm dönemlerinde artmakta, standartların belirlendiği ve uygulandığı dönemlerde "ölçek-odaklı rekabet" öne çıktığı için önemleri göreceli olarak azalmaktadır. Bilim ve teknolojinin gündeme getirdiği "akıllı, bağlantılı ürünlere" geçişlerin hızlandığı, sektör yapıları ve sınırlarını yeniden tanımlanması ihtiyacının netlik kazandığı günümüzde, küçük ve orta ölçek işyerlerinin öneminin artması olağandır. Küçük ve orta ölçek yapının eğitim sistemleri, ticari sistemler, bilimsel ve teknolojik sistemler, finansal sistemler; sosyal, siyasi ve kültürel sistemler, hukuk sistemleri daha da önemlisi, sistemlerin sistemi ile bağlantıları artacaktır. Bu öngörü çerçevesinde küçük ve orta ölçekli yapının bir stratejiye göre teşvik edilmeleri gerekir.

Piyasa yapıcısı kuruluş ihtiyacı

3 - Küçük ve orta ölçek yapının "rekabet edebilir ölçek, rekabet edebilir yönetim ve rekabet edebilir teknoloji ihtiyacı" giderek artacaktır. Bu açıdan yatırım ihtiyacı büyüyecek, kızışan rekabetin kar marjlarını düşürmesi, sabit maliyetlerin de artması da; ortaklıklarını, işbirliklerini ve sinerjik kümelenmelerini gerektirecektir.

4 - Bütün dünyada rekabet gücü yaratmanın gerek şartı, " Piyasa yapıcısı bir kuruluş etrafında toplanarak, ölçek ekonomisinin erişebilirliği ile küçük ve orta ölçek yapının esneklik ve hızını dengeleyebilen yapılar" kurabilmektir. Bu açıdan bakıldığında, küçük ve orta ölçek işletmeleri "değer üretebilen ve değer üretimine katkı yapanlar" ile "yapamayanlar" diye ayırmak gerekiyor. Değer yaratmayan küçük ve orta ölçek yapılara kaynak aktarılmaması için, teşvik sistemleri "proje-odaklı teşviklere" dönüştürülmelidir. Genel ve kategorik bir algıyla küçük ve orta ölçek iş yerlerini savunmak, böylesi bir iklim yaratmak ülke yararına değildir. Proje-odaklı olmayan teşviklerde "geri-bildirim" almak, "gözetim ve denetim" ilkesini hayata taşımak mümkün olmamaktadır. Sapmaları zamanında düzeltme imkanı olmadığı için israf büyümektedir. Genel ve kategorik teşvikler, destekleri hakkıyla kullananlar ile kullanmayanlar arasında "haksız rekabet" yaratılmasına yol açmaktadır.

5 - Küçük ve orta ölçekli yapıda yer alan iş yeri yöneticilerinin önemli bir bölümü, " alışkanlıkla yönetim aşamasından analizle yönetim aşamasına geçememiştir". Kayıtlarını düzgün tutmayan, işyeriyle ilgili veri oluşturmayan, verileri saklamayan, verileri analiz ederek enformasyona dönüştürmeyen, enformasyonu uygun metotla bilgi haline getirmeyen, bilgilere sezgileri de katarak anlama derinliği katmayan bu yapının ürettiği değer ile israf ettiği kaynağı izlemek mümkün değildir. Gelişme iddiası taşıyan bütün ülkelerde, analitik düşünce, analize ve anlamaya dayalı yönetme aşamasına geçmiş; akıllı, bağlantılı ürünlerin ürettiği büyük veriyi ehlileştirerek analitiğin ikinci aşamasını yakalamış; rafine edilmiş bilgileri ürünlerin içine gömerek "akıllı, bağlantılı ürünlerde ilk hamle avantajını" kullanabilir düzeyi yakalamak gerekiyor. 

İş algısı ve iş yapma tarzı

6 - Küçük ve orta ölçek yapıda, daha ileri teknolojileri içeren, daha yüksek katma değerli ürünlere geçerek, ihraç ettiğimiz ürünlerin birim maliyetini yükseltmek istiyorsak; "iş algısını" değiştirmek zorundayız: "Küçük olsun, benim olsun" mantığından, ne üretsen satıyor anlayışından, maliyet+ kar= fiyat saplantısından kurtulmuş; kolektif kaynak desteklerini işini geliştirme yerine, prestij alanlarına yatırma anlayışından uzaklaşmış olanların desteklenmesi gerekiyor. Bu açıdan da proje-odaklı teşvik, geri-bildirim, gözetim ve denetim mekanizmalarına dayalı yönetim tarzını öne çıkaran bir araç olduğu için tercih ediliyor.

7 - Küçük ve orta ölçek işyeri yöneticilerinin iş çevresindeki değişmeleri sezme ve anlama, kendi olanaklarını nesnel biçimde kavrama, geleceğe dönük öngörme ve önlem alma disiplinine uyma eğilimi yeteri kadar yaygınlıkta ve derinlikte değil. Gelişmeler karşısında gösterilecek refleksle ilgili alternatif senaryolar da yeterli değil. Özellikle kriz koşullarında odak değiştirme, alan değiştirme ve çekilme planları yapmayan küçük ve orta ölçek yapının yaygın olduğunu biliyoruz. Böylesi bir yapıyla gelecek on yılı yakalamanın gerek şartı olan "akıllı, bağlantılı ürünlere geçiş" sağlanmayabilir.

8 - Küçük ve orta ölçekli yapı, kendi "iç örgütlenmesi" ve "iç iletişimi" bağlamında da çok zayıftır; güçlü STK'lar oluşturamamaktadır. Ortak iş yapma kültürünün zayıflığı nedeniyle, ölçek ekonomisi alanında etkili örgütlenmeler yapılamamaktadır. Bu nedenle Teşvik Sistemleri'nin sağlıklı yapıda oluşturulmasına katkı yapamamakta, kurnazların yararlanma olasılığı yüksek kararlar alınabilmesine açık kapı bırakmaktadır. Oysa uyum yeteneğini geliştirmek için kolektif istihbarattan, tedarikte kolektif örgütlenmelere kadar tedarik zincirinde alınabilecek çok sayıda önlem vardır.

9 - Nitelikli STK'lar oluşturamayan küçük ve orta ölçek yapı, kolektif destekleri, sayılarının çok olması ve istihdam yaratma oranları ile gerekçelendirmektedir. Oysa, çağımızın rekabeti, uluslararası fiyatları referans alarak maliyetlere ulaşmayı gerektirmektedir. Küçük ve orta ölçek yapının teşvik sistemleri ve desteklerle ilgili bakışını, taktiklerini, stratejilerini ve operasyonlarını yenileme ihtiyacı var. Üreticilerimiz içine bilgi sayar gömülerek akıllı hale getirilen, internet ve bulut bileşimle bağlantılarla yeni yapı, işlev ve kültür kazanan ürünlere geçmek zorundadır. Bu zorunluluk küçük ve orta ölçek iş yerleri için de geçerlidir. Hep birlikte ne yapabileceğimizi düşünmek, öngörmek ve önlem almak zorundayız.

Son söz

Çok uzaklarda değil, yaklaşık 30 yıl öncesinde küçük ve orta ölçek işyerlerinin sorunlarıyla ilgilenen çok sınırlı sayıda insan vardı. Bugün bütün medya, medyada bu alanda uzmanlaşmış muhabir ve yazarların sayısı arttı. Küçük ve orta ölçek işyerleriyle ilgili örgütler ve örgüt sözcüleri çoğaldı. Banka sistemi küçük ve orta ölçek yapının potansiyellerini değerlendirmek için ülke ölçeğinde yoğun çaba gösteriyor.

Ancak bir tehlikeden söz etmek gerekiyor: Bildik konulara yönelik tekrarlar alabildiğine arttı. Söylenenleri akıl süzgecinden geçirmeden aktarmalar çoğaldı. Küçük ve orta ölçek iş yerlerini fetiş haline getirenlerin sayısı arttı. Tartışma gündeminde, geleceği belirleyen eğilimlerden çok, konjonktürel kısa dönemli sorunlar daha fazla yer alır oldu. Geleceği biçimlendiren eğilimler üzerinde duranlar sesi fazla duyulamıyor. 

Gündemi değiştirmek, geleceğin inşasında önemli olan sorunları ve çözümleri öne çıkarmak zorundayız.

Burada yazılanlar sadece bir saptama. Mutlaka eksikleri ve yanlışları vardır. Eksikleri tamamlayan, yanlışları düzelten çabalarıyla zenginlik katacak olanlara her anlamda açığız. Bütün bu konulardaki somut çözüm önerilerimizi de başka yazılarda okuyucularla paylaşarak, düşüncelerimizi rafine edecek ve yarar üreten hale getireceğiz.

 

 

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar