İş dünyasının ekonomiye ilişkin beklentileri...

Nevzat SAYGILIOĞLU
Nevzat SAYGILIOĞLU EKO ANKARA [email protected]

Öncelikle bir hususun altını çizmemiz gerekiyor.

Merkez Bankası'nın ana fonksiyonu fiyat istikrarını korumak olduğu halde, son yıllarda para politikalarını yönlendirme adına reel kesimin nabzını tutması çok önemli. Mübadele aracı olan paranın politikasını oluşturmasının ve yürütmesinin yanı sıra, asıl önemli olanın üretim, yatırım ve istihdam yaratmak konuları üzerinde durulması anlamlı.

TCMB, bu konuda yetişmiş ve deneyimli uzman kadrosu ile ayrı bir genel müdürlük olarak reel kesimi takip ediyor. Çeşitli sektörlerde yer alan büyük kurumsal firmalara giderek ve ciddi zaman ayırarak reel kesimin sorunlarını ve özellikle gelecek beklentilerini ölçmeye çalışıyor.

Kelimenin tek anlamıyla bu çalışma çok önemli bir konu.

Kaldı ki Merkez Bankası'nın para politikası yanında ayrıca maliye politikaları konusunda da hükümetlere tavsiyelerde bulunduğu ve bürokrasi ile sağlıklı bir ilişki içerisinde olduğu biliniyor.
Şimdi Merkez Bankası'nın düzenli olarak gerçekleştirdiği ve en son Şubat 2019 ayına ilişkin reel sektör beklenti anketine bir göz atalım ve ortaya çıkan beklentileri değerlendirmeye çalışalım.
Merkez Bankası araştırmasında şu konuları sorguluyor.

-İş dünyasının 2019 yılına ilişkin enflasyon beklentisi nedir? Bu beklentinin geçen ocak ayı ile bu şubat ayındaki seyri nasıldır?

-2019 sonu ve 1 yıl sonrasının dolar kuru beklentisi nedir?

-2019 ve 2020 yıllarına ilişkin büyüme beklentileri nasıldır?

Önce iş dünyasının enflasyon beklentisine bakalım.

İş dünyasının 12 ay sonrasına ilişkin enflasyon beklentisi Ocak 2019 ayında yüzde 15.91 iken Şubat 2019 ayında değişmiş ve 15.47’ye gerilemiş.

24 ay sonrasına ilişkin enflasyon beklentisi ise Ocak 2019 ayında yüzde 12.00 iken izleyen ay itibariyle yüzde 12.30’a yükselmiş.

Demek ki iş dünyası 2019 yılının sonunu daha öngörülebilir buluyor ve Ocak 2019 ayına ait beklentisini Şubat 2019 ayında düşürüyor. Yani iş dünyası 12 aylık süreçte enflasyonun düşme eğilimini öngörüyor veya arzu ediyor. Ancak; 24 ay sonrasına ilişkin beklentileri daha uzun vadeli olduğu için belirsizliğe bağlı olarak çok ciddi bir değişim sergilemiyor.

İş dünyasının, sokaktaki insanın, evdeki annenin, üniversitedeki öğrencinin radarında olan dolar kuru beklentisi de enflasyona endeksli gibi görünüyor. Dolar getirisi veya dış faktörler değerlendirme dışı tutuluyor.

Yani 2019 yılsonu dolar kuru Ocak ayında 6.18 lira olarak öngörülürken izleyen şubat ayında 5.99 lira olarak bekleniyor. Bir başka ifadeyle şubat ayı itibariyle yılsonu enflasyon oranı yüzde 13 dolayında tahmin ediliyor.

Benzer yaklaşım şubat ayı itibariyle gelecek 12 ay sonrası yani Şubat 2020 ayı için de benimsenmiş görünüyor. 12 ay sonrası döviz kuru ocak ayında 6.30 lira ve şubat ayında da 6.17 lira olarak bekleniyor. Sanki şubat ayında FED kararlarına bağlı olarak sıkı para politikasının gevşetileceği ve doların bollaşacağı öngörülüyor.

Büyüme konusunda iş dünyası gerçekçiliğini koruyor. Ocak ayında 2019 yılı büyüme oranını yüzde 1.4 olarak tahmin ederken, şubat ayında bu iyimserliğini biraz kaybedip yüzde 1.2’ye çekiyor. Oysa dış dünyanın ve finans çevrelerinin Türkiye’ye ilişkin 2019 büyüme tahmini yüzde 1’in altında.

İş dünyası 2020 yılı için büyüme tahminini yüzde 3 civarında yapıyor.

Rakamlara biraz da farklı bakacak olursak…

İş dünyası çok tedirgin ve ekonomideki gelişmelerden endişeli. Ancak hiçbir şekilde umudunu da kaybetmek niyetinde değil.

Zabıta memurlarıyla Ticaret Bakanlığı elemanlarının daha çok çarşıya indiği ve ani denetimler yaptığı bir tabloyu iş dünyası tasvip etmiyor. Bunlar çok gerilerde kalmış müdahaleci ve piyasa ekonomisi anlayışına çok ters uygulamalar. Özellikle bu konudaki geçmiş hükümetlerin uygulamalarını şiddetle eleştiren bu Hükümete yakıştırılmayan uygulamalar.

Biz yine de bu uygulamaları yerel seçimlerin zorunlu manevraları olarak kabul edelim ve 1 Nisan sonrası kararları bekleyelim.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar