İş dünyasında yeni değerler: Sorumlu Yönetim
Yakın geçmişte yaşanan ve milyonlarca kişiyi etkileyen büyük skandallar ve firma iflasları hala akıllarda!
Enron’un çöküşü, World. com muhasebe skandalı, Volkswagen emisyon skandalı, Madoff’un Ponzi oyunu, Parmalat, Libor, Olympos. Pertobas, Lehman Brothers ve daha pek çoğu.
Bilinen ortak noktaları ise hile, suistimal ve sorumsuzluk. Yaklaşık 2 milyar kullanıcısı olan Facebook’un kullanıcılarının özel bilgilerini uygunsuz bir şekilde Cambridge Analytica şirketiyle paylaşması ve beraberinde getirdiği sorular bu zincirin son halkası. Zira bu şirket iş dünyası ve siyasi partilere hizmet veriyor, “büyük veri analizi” yapıyor ve bu hizmeti tüketici, takipçi ve seçmen davranışlarını değiştirmek isteyenlere sağlıyor. Bu bilgilerin neleri etkileyebileceği hepimizin malumu. Amerika’daki son seçimlerin sonucu bunların başında geliyor ve ticari hayatta tüketicilere olan etkisi de araştırılıyor. Bu işin sonunun nereye kadar varacağı merak konusu.
Özür sonucu değiştirmiyor
Facebook’un CEO’su Mark Zuckerberg, Amerikan Kongresi’ndeki ifadesinde 87 milyon kullanıcının bilgilerini izinsiz verdiği ve bunun kötü amaçlarla kullanılmasını öngöremediği için özür diledi. Bu özürle verdiği zarar ve sonuç değişiyor mu? Elbette hayır. Daha önce de benzerlerine şahit olmuştuk. Volkswagen’in ABD’deki emisyon testlerinin manipülasyonu skandalından sonra, o dönemki CEO Martin Winterkorn’un özrünü bir sonraki CEO Matthias Mueller`in maymunlar üzerinde egzoz deneyleri yaptıkları için dilediği özür takip etti. Görünen o ki, bunlar ilk olmadığı gibi sonuncusu da olmayacak. Üstelik sadece açığa çıkarılmış olanlar.
Düzenlemeler yeterli mi ?
İlginç bir şekilde yukarıdaki skandalların çoğu gelişmiş ülkelerde yaşandı. Yani hukuk sisteminin yerleştiği, düzenlemelerin boşluklara izin vermediği, sözde sıkı denetim ve gözetimin olduğu sistemlerde... Örneğin Amerika’da halka açık bir firma ülkemizdeki Sermaye Piyasası Kurulu'nun eşdeğeri olan SEC (Security Exchange Comission) denetiminde. Bu kurumların ilgili yasal düzenlemeler çerçevesinde ve kurumsal yönetim ilkelerine uyumlu yönetildiği varsayılıyor. Bununla birlikte Amerika’da yaşanan her büyük skandal ve kriz sonrası mevcut düzenlemelerin yeterli olmadığı görülerek daha kapsamlı regülasyonlar getiriliyor. Enron skandalının ardından 2002’de Sarbanes Oxley düzenlemeleri ile firmaların gözetimi ve denetimi daha sıkı bir çerçeveye alınmış, fakat bu özenli yasal düzenlemeler 2008 finansal krizinin ortaya çıkmasına engel olamamıştı. Mevcut regülasyonların yetersiz olduğu anlaşılarak bu defa çok daha sıkı bir düzenleme olan Dodd Frank Yasası getirildi. Bu düzenleme, kurumların daha şeffaf, hesap verebilir ve sorumlu davranmasını öngörüyor. Ama bu da skandalların sonunu getiremiyor. Tüm bunlara bakınca, krizlerin ve skandalların temel nedeni, aşırı risk alarak şirketi iflasa sürükleyen açgözlü yöneticilerin davranışları denilemez mi?
Değerlere dayalı yönetim
Bunlar bize kuralların, standartların ve yasal düzenlemelerin firmalarda hile ve suistimallerin önlenmesinde yeterli olmadığını gösteriyor. Standartlar ve düzenlemeler önemli ölçüde uygulamaların kontrolünü sağlasa da, hali hazırda bu sorunlar iş dünyasının itibarını, istikrarını ve şirketlerin performanslarının sürekliliğini tehdit eden ölçüde. Son yaşanan finansal krizler, aslında temelde var olan sorunları açığa çıkartarak şirket yöneticilerinin şeffaflık ve hesap verme yükümlülüğündeki zayıflıklarının sonuçlarını global boyutta gösterdi. Aslında, düzenlemelerin tam olarak uygulanması ve kontrolü, yöneticilerin davranışlarıyla ilgili. Kurumlarda alınan veya alınmayan kararlardan, bunların uygulanmasından sorumlu olan, sonuç üreten yöneticiler, yani insanlar. Kararlar kişilerin sahip olduğu temel değerler çerçevesinde hayata geçirilir ve sonuca dönüşür. Bu noktada güvene ve etik değerlere dayalı bir yönetim anlayışı önem kazanıyor. Değerlerin yerleşmediği, sorumlu yönetim anlayışının kararlara ve uygulamaya yansıtılamadığı her durumda suistimaller, bunların sonucunda başarısızlıklar ve skandalların yaşanmasının önüne geçilemeyeceği anlaşılıyor. Bu nedenle artık iş dünyası ve kurumlarda sürdürülebilir başarı sadece düzenlemeler ya da kurumsal yönetim ilkeleri çerçevesinde değil, Değerlere Dayalı Yönetim ve Sorumlu Yönetim temelinde olacak.
Referanslar
ARAS, Guler, Paul Williams, (2017), “Agency Theory: Explaining or Creating Problems? Good Governance and Ethical Behaviour for Sustainable Business” in Corporate Behavior and Sustainability: Doing Well by Being Good”, Routledge UK.
ARAS Guler, Coral Ingley (2017), Corporate Behavior and Sustainability: Doing Well by Being Good, Routledge UK.