İş dünyası ve alınması zor kararlar…

Uğur CİVELEK
Uğur CİVELEK ARKA PLAN [email protected]

 

Geride bıraktığımız hafta içinde açıklanan Orta Vadeli Plan salt beklentileri yönlendirmek amacı ile tasarlanmış olsa idi, gülüp geçebilirdik; üzerinde pek tartışmaz ve hak ettiğinden daha fazla bir değer vermezdik. Fakat 2015 mali yılına ilişkin para ve maliye politikalarının, bu planda siyasi irade tarafından belirlenmiş hedeflere göre şekillenecek olması durumu farklılaştırıyor. İş dünyasını, 2015 bütçe ve stratejisini hazırlarken çok ciddi risk almaya zorluyor: ya dış koşullar ve bunların içerideki etkileri hiç dikkate alınmadan siyasi iradenin hesabına destek verilecek, ya da başının çaresine bakmak üzere tedbirli olmaya çalışılacak! Her iki seçenekteki risklerin, yaratacağı olası getirilerden daha büyük olduğunu bilmek gerekiyor. Başka bir deyişle daha az ve kabul edilebilir kayıp olasılığını benimsemeye çalışmak kolay olmayacak; yoğunlaşacağı tahmin edilen teşvik ve tehdit mekanizması karar alabilmeyi iyice zorlaştıracak.

Sürdürülebilir eğilimlerde ısrar ve iktidarı koruma çabaları, siyasi iradenin gerçekçi olabilmesini engelliyor; giderek olumsuzlaşan ve öyle olmaya devam etmesi beklenen dış koşullar hiç dikkate alınmıyor. Gerek kamu finansman ihtiyacının, gerekse dış finansman ihtiyacının olabildiğince azaltılması adına gerekli çaba sergilenmiyor. Kamu harcamaları kısılmıyor, koşullardaki olağandışılık hesaba katılmıyor; bütçe gelirlerinin ve fonlama olanaklarının arttırılabileceği varsayılıyor. Durum böyle olunca para politikası ve bunu yürüten Merkez Bankası üzerindeki baskıların olağandışı seviyelere yükseleceğini ve yan tesir riskinin artacağını görmek gerekiyor; önceliğin enflasyonda olduğunun vurgulanması bu keyfiyeti düzeltmiyor, tam aksine kırılganlığı arttırıyor. Dış koşullar düzelmediği sürece para politikasındaki zoraki gevşemelerin, kredi konusundaki sıkışıklığı gideremeyeceği gerçeği görmezden geliniyor.

Muhtemelen genel seçimlere kadar enflasyon öncelikli olamayacak, durgunluğun derinleşmesine engel olma çabası ön plana çıkacak. Faizler gereken ölçüde yükseltilmeyince Türk Lirası dalgalı bir şekilde değer kaybetmeyi sürdürecek; hem maliyet kökenli enflasyon baskısı artacak, hem de beklentiler bozulacak ve bilançolar yıpranacak. Özetle söylemek gerekir ise evdeki hesap çarşıya uymayacak; kredi talebi hesapsız bir şekilde artarken arzı buna cevap veremeyecek, şanslı ve ayrıcalıklı olmayanlar çok ciddi sıkıntılar yaşamak zorunda kalacak. Genel seçimler sonrasında ise, iyice olumsuzlaşmış olacağı tahmin edilen dış koşullar ve içerideki yansımaları ihtiyaçların karşılanabilmesini büyük ölçüde engelleyecek. Siyaseten belirlenmiş hedefleri desteklemek üzere stratejini belirlemiş ve daha fazla risk alarak uygulamaya koymuş olanlar, daha ölümcül sorunlarla boğuşmak zorunda olacak! Zira hem dış pazarlar hem de iç piyasa güçlü bir şekilde daralacak, alacakların tahsilindeki sıkıntılar büyüyecek. Plan hedeflerinin gerçekçi olmadığı net bir şekilde anlaşılacak, fakat iş işten geçmiş olacak!

Yukarıda ifade etmeye çalıştığımız süreç, özellikle küçük orta boy işletmeler için hayati önem taşıyor: ya küçük olmanın avantajlarından yararlanıp tedbirli olmaya çalışarak risklerini azaltmaya çalışacaklar, ya da baskı ve akıntılara teslim olarak sonuçlarına katlanacaklar. Aza tamah etmeyen çoğu hiç bulamaz atasözü, özellikle böylesi dönemler için geçerlidir. Unutmayın: inancın ve aklın iyiye kullanımının gereği, siyaseten belirlenmiş hayali hedeflere teslim olmak değildir.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar