İş dünyası için arabulucuğun önemi

Nevzat SAYGILIOĞLU
Nevzat SAYGILIOĞLU EKO ANKARA [email protected]

Malum, bizim yazılarımız genelde ekonomi üzerine…

DÜNYA gazetesi de zaten özünde bir ekonomi gazetesi.

Ancak bu yazımızın konusunu bir hukuk özeline ayırdık. Özellikle iş dünyasını çok yakından ilgilendiren yeni bir düzenlemeye göz atmak istedik.

Konu, Türkiye’yi ve hukuk düzenini yakından ilgilendiren arabuluculuk ile ilgili.

Geçtiğimiz cumartesi günü Ankara’da Av. Mustafa Karaman’ın liderliğinde 100 avukatın bir araya gelerek kurduğu Hitit Arabuluculuk Türkiye’nin en fazla ortaklı şirketinin açılış programı konuşmalarında görev verilince bu konuyu ele almamız gereği kendiliğinden ortaya çıktı.
Önce arabuluculuk ile ilgili iki önemli düzenlemeyi özetleyelim. Sonra da bu düzenlemelerin iş dünyası açısından taşıdığı önemi ortaya koymaya çalışalım.

Arabuluculuk ile ilgili iki önemli hukuksal düzenleme

7 Haziran 2012 tarihli ve 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu ile hukuk uyuşmazlıklarının arabuluculuk yoluyla çözümlenmesine ilişkin düzenlemeler birkaç yıl önce yapıldı. Bu düzenleme ile tarafların üzerinde serbestçe hareket edebilecekleri iş veya işlemlerden doğan özel hukuk uyuşmazlıklarının çözümü hedeflendi.
Böylece tarihimizde ve kültürümüzde de yer alan arabuluculuğun yasal temelleri atılmış oldu.
Söz konusu düzenleme, ihtiyari ve yeni olması nedeniyle ne yazık ki çok iyi veya etkin olarak uygulama alanı bulamadı.

Bunun üzerine 25 Ekim 2017 tarihli 7036 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu ile bireysel veya toplu iş sözleşmesine dayanan işçi veya işveren alacakları, tazminatları ile işe iade talepli açılan davalarda öncelikle arabulucuya gidilmesi koşulu getirildi. Yani iş davalarında öncelikle arabuluculuk sisteminin işletilmesi zorunlu kılınmış oldu ve bu düzenlemenin 1 Ocak 2018 tarihinden sonra başlaması hükme bağlandı.

Artık önümüzdeki haftadan itibaren iş uyuşmazlıkları, yargıya gitmeden önce arabulucuya gidecek.

Niçin arabuluculuk sistemine ihtiyaç vardı?

Türkiye’de genel olarak hukukun içinde bulunduğu durum malum. Hukuk devleti ile ilgili kural, kavram ve kurumlar etkin olarak işler durumda değil. Son yıllarda yaşanan hukuk garabeti ortada.

Bu sorunlara rağmen arabuluculuk sistemine neden ihtiyaç duyuluyor?...

- Ne yazık ki Türkiye’de yargı sürecinin çok uzun zaman aldığı biliniyor. Öyle ki yıllar süren davalar adaletin anlam ve önemini ortadan kaldırıyor. Geç gelen adalet gerçek bir adalet olmuyor. Üst yargı organlarına giden bir dosyanın en az 5 yıl aldığı ve 10 yıla kadar çıktığı herkesçe biliniyor. Hatta yargı yerlerinin aldığı kararların yazılması bile ortalama 6-8 ay veya 1 yıl alıyor.

- Yargılama sonucunda genelde adil bir sonuç alınamıyor. Bunda çok farklı gerekçeler rol oynuyor. Özellikle konunun uzmanı olamama ve kıdemsizlik çok ciddi sorunlar yaratıyor.

- Mahkemelerdeki yargılama sonuçları ne yazık ki tarafları da memnun veya mutlu etmiyor. Tarafların birisi veya bazen ikisi de mutsuz oluyor. Hatta yargılama sonucu taraflar arasında çok ciddi husumet oluşuyor.

- Yargılama süreci çok pahalıya mal oluyor. Yargı harçları, vekalet ücretleri, avukat paraları, aracılar vs. çok ciddi maliyet oluşturuyor ve maliyetler zaman zaman dava bedelinin dörtte birine ve hatta yarısına kadar ulaşabiliyor.

- Yargılamanın aleniliği de sorun oluşturuyor. Rakamların büyüklüğü, tarafların konumu, taraflar arasındaki ilişkiler ister istemez yargı sürecinde deşifre oluyor.

- Sözün özü, haklı ya da haksız bir taraf sonunda mutlaka kaybediyor.

- …
Bu sıraladığımız gerekçeleri veya gerçekleri iş dünyası çok iyi bilir. Ne yazık ki özellikle de iş davalarının, işçinin davası olarak kabul edilmesi anlayışı çok egemendir. İşverenin iş davasını kazanma şansı hemen hemen yok gibidir. Zira yargıcın kararına, hukuki olmaktan çok vicdani kanaatler etkili olur. Pek çok yerde avukatların bu işleri nasıl takip ettikleri ve ekip halinde davrandıkları gayet iyi bilinir. Neyse…

Arabuluculuk sisteminin yasal zemine oturtulmuş olması, iş davalarında zorunlu olarak arabulucuya gitme koşulunun getirilmesi, konunun taraflarca algılanıp benimsenmeye başlaması gibi nedenlere bağlı olarak artık;

- Yargılama süreci daha hızlanacak ve yıllar almayacak,

- Daha adil sonuçlar alınabilecek,

- Taraflar arasındaki husumet önemli ölçüde kalkacak,

- Daha az maliyetli bir süreç olacak,

- Uyuşmazlığın gizli şekilde halli imkanı doğacak,
- ……

Arabuluculuk sisteminin açmazları neler?...

Yine de arabuluculuk sisteminin ve işleyişinin birkaç ciddi açmazı görünüyor.

- Konuyu özellikle barolar çok iyi izlemeli ve sistemin sağlıklı işlemesini sağlamalı. Aksi takdirde bilgisiz, yanlı kişilerin elinde kalan bu sistemin ölü doğacağı unutulmamalı.

- Dolayısıyla Adalet Bakanlığı'nın belgelendirme işleyişi de etkin olmalı ve şimdiden sayısı 10 binlere ulaşan arabulucu ordusu yaratılmamalı.

- Arabuluculuk sisteminde avukatlarda aranan en az 5 yıllık kıdem koşulu yeterli olmadığı için kesinlikle yükseltilmeli.

- Öte yandan arabuluculuğu sadece avukatlar yapmamalı. Sektöründe yetkin, konunun uzmanı, kıdemli ve güvenilir olan kesimlere de bu imkan verilmeli.
- …

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar