İş dünyası enerji dönüşümünü hızlandıracak potansiyele sahip
SHURA Enerji Dönüşümü Merkezi, Türkiye’nin enerji sektörü odaklı ilk yerli düşünce merkezi. 2018 Mayıs ayında faaliyetlerine başlayan SHURA; yenilikçi bir enerji dönüşümü platformu olarak, karbonsuzlaşmaya katkıda bulunmayı amaçlıyor.
European Climate Foundation, Agora Energiewende ve Sabancı Üniversitesi İstanbul Politikalar Merkezi (İPM) tarafından kurulan merkez; kamu, özel sektör, üniversiteler ve sivil toplum kuruluşlarından çok sayıda paydaşın yaklaşımları değerlendiriyor ve Türkiye’nin enerji sisteminin düşük karbonlu bir geleceğe dönüşümünün ekonomik potansiyelinin, teknik fizibilitesinin ve politika araçlarının daha iyi anlaşılmasına katkıda bulunmayı amaçlıyor.
SHURA Enerji Dönüşümü Merkezi Direktörü Değer Saygın, merkezin geçtiğimiz bir yıl içinde yaptığı çalışmaları, enerji sektöründe yaşanan gelişmeleri ve Türkiye’nin enerji dönüşümünde geldiği noktayı DÜNYA’ya değerlendirdi.
Önce enerji verimliliği, sonrasında yenilenebilir kaynaklar
“Enerji dönüşümünden anladığımız tanım; yenilebilir enerji ve enerji verimliliği başta olmak üzere Türkiye enerji sektöründe enerji tedarik güvenliğinin nasıl daha sürdürülebilir, daha ucuz maliyetli ve daha çevreci olabileceği. Bu tanımla yenilenebilir enerji, enerji dönüşümünün sadece bir ayağını temsil ediyor aslında. Enerji sektörünün tam bir dönüşümü için Türkiye’nin ihtiyacı başta enerji verimliliği ve sonrasında yenilenebilir kaynaklardan elde edilen enerjiyle sağlanan elektrifikasyon olacak. Türkiye’de enerji ithalatı cari açıkla ilgili olarak en önemli kalemlerimizden birisi. Cari açığın ve ithalatın azaltılması açısından da yerli kaynaklarının kullanımı çok önemli. Biz enerji verimliliğini de bir kaynak olarak görüyoruz. Türkiye’de bu kaynağın hayata geçirilmesi için çok kapsamlı bir Ulusal Eylem Planı hazırlandı ve uygulanmasına devam ediliyor. 2023 senesi sonuna kadar 6 sektörde gerçekleştirilecek 55 eylem sayesinde, birincil enerji arzımızın yüzde 14 seviyesinde azaltılması hedefl eniyor. Bu planın hayata geçirilmesiyle, Türkiye yenilenebilir enerji alanında gösterdiği başarıları, verimlilik alanında da sürdürerek, enerji sektörünün dönüşümünde önemli bir yol katedeceği beklenebilir.”
Karbonsuzlaşma iş modellerinin bir parçası haline geliyor
“Uluslararası Kalkınma Finansmanı kuruluşlarının büyük bölümü bir süredir fosil yakıtların üretimine ve fosil yakıtlardan elektrik üretimine finansman sağlamıyor. Daha önemlisi bu kuruluşların finansman politikalarında enerji dönüşümünü sağlamaya yönelik yenilenebilir enerji ve enerji verimliliği yatırımları için özel fonların sağlanması önemli bir yer tutuyor. Uluslararası Kalkınma Finansmanı kuruluşlarının önümüzdeki 3-5 yıllık dönemde Türkiye’ye sağlamayı planladığı temalı kredilerde yenilenebilir enerji ve enerji verimliliğine yönelik finansman önemini koruyacak. Diğer taraftan, özel sektör kuruluşları Türkiye’de de giderek artan biçimde karbon ayak izlerini ölçmeye, raporlamaya ve etkilerini azaltmaya yönelik aksiyon almaya başladı. Farklı inisiyatifl er ve uluslararası kuruluşların çabaları sayesinde özel sektör kuruluşları ortak platformlarda bir araya gelerek sosyal sorumluluğun ötesinde karbonsuzlaşmayı iş modellerinin bir parçası haline getirdikleri yapılar üzerinde çalışıyor. Son dönemde, sanayi ve ticarethanelerin kendi tesislerinde güneş enerjisinden elektrik üreterek enerji ihtiyacını karşılamaya yönelik yatırımlara ilgisinde artış görülüyor. Yurt içindeki banka ve leasing kuruluşları da bu yatırımlara özel, orta- uzun vadeli, kredi taksit ödemeleri elektrik faturalarındaki tasarrufa eşdeğer ürünler geliştiriyor.”
Yenilenebilir enerji kaynaklarının değerlendirilmesi ekonomiye ivme kazandırır
“Yenilenebilir enerji kaynaklarının değerlendirilmesi Türkiye’de ekonomiye ivme kazandıracak temel unsurlar arasında bulunuyor. Türkiye sanayisi ve iş insanları da esnek hareket kabiliyetleri, yeni iş modellerine açık olmalarıyla Türkiye’de enerji dönüşümünü hızlandıracak ve geleceğin enerji dünyasını şekillendirecek potansiyele sahip. Ülkemizde son yıllarda bu küresel dönüşüme yenilenebilir enerji alanında gösterdiği kapasite artışları ve yenilenebilir enerji kaynaklarından ürettiği elektriğin maliyetlerindeki düşüşle katıldı. 2018 sonu istatistiklerine bakıldığında, Türkiye’deki toplam kapasite artışı büyük oranda yenilenebilir enerji kaynaklarından geldi ve bunun başını güneş enerjisi çekti. Aynı yılın sonunda doğrudan ve dolaylı olarak yenilenebilir enerji sektöründe istihdam edilen kişi sayısı 62 bin civarında oldu. Bu potansiyelin hayata geçirilmesi için ilgili mevzuat çerçevesinin belirlenmesi önemli. Bu çerçeve içerisinde YEKA ihalelerinin kilit bir rol oynamaya devam etmesi bekleniyor. YEKA modelinin etkinliğini arıtmak için 3 alanın çıktığını öne söylemek mümkün: Finansman fırsatlarının artırılması, ihalelerin gerçekleştirilmesinde düzenlilik/dönemsellik oluşturulması, YEKA ihale mekanizmasının diğer politika mekanizmalarıyla desteklenmesi. Finansman olanaklarının artırılmasının yanı sıra, YEKA ihaleleri için resmi bir takvim veya periyodik düzenin oluşturulmasının, yatırımcılar için şeff afl ık ve öngörülebilirlik sağlayacağı belirtiliyor. Yıl boyunca hazırladığımız raporlarda da vurguladığımız gibi Türkiye’de yenilenebilir enerji kaynaklarının 2026 yılının toplam üretimindeki payı yüzde 50’den fazla olabilir. Ülkemizin yenilenebilir enerji kaynaklarının ihtiyacı karşılayabilecek potansiyele sahip.
“SHURA Enerji Dönüşüm Merkezi’nin, “Türkiye’nin Enerji Sisteminde Yenilenebilir Kaynakların Artan Payı: İletimde Genişleme ve Esneklik Seçenekleri” isimli ilk raporu, güneş ve rüzgar başta olmak üzere, Türkiye’de yenilenebilir enerji kaynaklarının 2026 yılının toplam üretimindeki payının yüzde 50’den fazla olabileceğini ortaya koyuyor.
Yenilenebilir enerji 2026’da toplam elektrik tüketiminin yüzde 50’sini karşılayabilir
SHURA, 2018 yılının Mayıs ayından bugüne kadar birçok rapor ve analiz yayınladı. “Türkiye’nin Enerji Sektöründe Fiyatlandırma ve Piyasa Dışı Fon Akışları”, “Sistem Esnekliğini Artırmak İçin Gereken Seçeneklerin Maliyet ve Faydaları”, “Enerji dönüșümünü destekleyen düzenleyici çerçevenin güçlendirilmesi için YEKA (Yenilenebilir Enerji Kaynak Alanları) ihalelerini daha etkin kılan fırsatlar” bu raporlardan bazıları.
SHURA’nın, “Türkiye’nin Enerji Sisteminde Yenilenebilir Kaynakların Artan Payı: İletimde Genişleme ve Esneklik Seçenekleri” isimli ilk raporu ise, Türkiye’nin yenilenebilir enerji potansiyelini ortaya koyuyor. Rapor, güneş ve rüzgar başta olmak üzere, Türkiye’de yenilenebilir enerji kaynaklarının 2026 yılının toplam üretimindeki payının yüzde 50’den fazla olabileceğini ortaya koyuyor. Değer Saygın şu yorumları yapıyor: “Çalışmanın Baz Senaryosu’nu TEİAŞ’ın 2016-2026 yılları arasındaki planlamasıyla tutarlı ve 2026’da 20 bin MW güneş ve rüzgâr kurulu gücünü öngören senaryo oluşturmakta. Bunun üzerine sırasıyla 2026’da 40 bin MW ve 60 binM W kurulu gücü öngören, "İki Kat" ve “Üç Kat” senaryolarını geliştirdik. Üç Kat Senaryosu’na göre, rüzgar ve güneş Türkiye’nin toplam elektrik tüketiminin yüzde 30’unu karşılayabilecek potansiyele sahip. Buna hidroelektrik, jeotermal ve biyogazdan gelen üretimde eklenirse, yenilenebilir enerjinin toplam tüketimdeki payı yüzde 50 seviyelerine geliyor. Bu seviyeye ulaşabilmek için ilgili teknoloji, planlama ve enerji politika mekanizmalarının geliştirilip, uygulanmasının hızlandırılması gerekiyor. Çünkü 60 bin MW rüzgâr ve güneşi sisteme entegre etmek için batarya depolama, pompajlı hidroelektrik, talep tarafı katılımı ve termik santrallerin modernizasyonu gibi sisteme esneklik sağlayan teknolojiler ve kapasitenin coğrafi olarak yerleştirilmesinde sistem odaklı yaklaşım gerekiyor."