İş bulma iştahı böyle düşmese işsizlik yüzde 12’yi aşardı
Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), 2015 yılının ortalama işsizlik ve istihdam verilerini açıkladı. Buna göre yıllık ortalama işsizlik oranı 5 yıl sonra tekrar çift haneli rakamlara tırmandı. İşsizlik oranı global krizin baş gösterdiği 2008’de çift hanelere çıkmış, 2009’da yüzde 13.05’e kadar tırmanmış ve 2010’da da çift haneli düzeyde kalmıştı.
Şimdi işsizlik oranı tekrar kriz dönemiyle karşılaştıracak düzeylere tırmandı. Bu durum gençler arasındaki işsizlik oranı ve tarım dışı işsizlik oranı için de geçerli. Geçen yıl tarım dışı işsizlik oranı yüzde 12’den yüzde 12.4’e, gençler arasındaki işsizlik oranı da yüzde 17.92’den yüzde 18.54’e çıktı.
İşsizlik ve istihdam alanındaki sorunun bir boyutu, işsizlik oranındaki bu artış. Sorun sadece işin bu boyutuyla bitmiyor. İşgücüne katılım eğilimi ile istihdamdaki artışın yapısı konusunda da ciddi sorunlar var.
2015’te işgücüne katılım eğilimi belirgin bir şekilde tempo kaybetti. Bunun temel nedeni iş bulma ümidinin zayıflaması olabilir. 2014’te çalışanlar ile çalışmak için iş arayanlardan oluşan işgücündeki artış 1.74 milyon olmuştu. 2015’te işgücü artışı, sert bir düşüşle 892 bine geriledi.
İşsizlik oranı, herhangi bir işte çalışmayanların toplamına göre değil sadece iş arayanların sayısına göre hesaplanıyor. Bir işte çalışmamasına rağmen fiilen iş aramayanlar, işsiz sayılmıyor. İşgücüne katılanların sayısındaki artışın miktarı bu yüzden önemli. Çünkü işsizlik oranının ne kadar gözükeceğini bu belirliyor.
2015 yılı örneğiyle durumu açıklayacak olursak, işgücü artışındaki keskin düşüşün işsizlik oranına yansıması şöyle: 2015’te de işgücüne katılım 2014’e göre yüzde 48.7 gibi keskin bir düşüş göstermeseydi ve aynı tempoyu koruyarak yine 1.7 milyon artsaydı, 2015’te işsizlik oranı yüzde 10.3 olmayacak yüzde 12.8’e fırlayacaktı. İşsiz sayısı 3 milyon 57 bin değil 3 milyon 905 bin olacaktı.
Özetle 2015’te iş arama ve bulma iştahında ciddi bir zayıflama ortaya çıktı. İş arama iştahındaki bu zayıflama, işsizlik oranındaki artışın daha sınırlı gözükmesine yol açtı.
Bir diğer kötüye gidiş ekonominin istihdam yaratma gücündeki düşüş oldu. 2014’te istihdam 1 milyon 332 bin artmıştı. 2015’te istihdam artışı yüzde 48.3 ve 644 bin kişi birden düşerek 688 binde kaldı.
Ekonomi 2015’te 2014’e göre daha yüksek bir hızda büyümüş gözüküyor ama yaratılan yeni istihdam 2014’ün ancak yarısı kadar. 2015’te büyümede ortaya çıkan hızlanmanın istihdama pek bir faydası olmadığı anlaşılıyor.
İstihdam artışı yarı yarıya azalırken bir diğer bozulma da bu artışın yapısında ortaya çıkıyor. İstihdamda meydana gelen 688 bin kişilik artışın neredeyse tamamı hizmet sektörlerinde gerçekleşmiş durumda. Üretici sektörlerde istihdam artışı yok denecek kadar az.
2015’te istihdamda gerçekleşen 688 bin kişilik artışın 658 bin kişi ile yüzde 95.64’ü hizmet sektörlerinde. Buna karşın ekonominin ana omurgası olan sanayideki istihdam artışı sadece 16 bin. Sanayinin istihdam artışındaki payı ancak yüzde 2.33’ü bulabiliyor. Tarımdaki istihdam artışı 13 bin ile toplam artışta sadece yüzde 1.89 paya sahip. İnşaat sektöründe ise 2015’te ancak 2 bin kişilik bir artış gerçekleşebilmiş. İnşaatın istihdam artışında alabildiği pay ancak yüzde 0.29 gibi minik bir pay.
Hizmet sektörlerindeki istihdam artışının ciddi bir bölümünün de eğitim, sağlık, kamu yönetimi ve savunma gibi kamunun egemen olduğu sektörler olması da bir diğer dikkat çekici gelişme. Hizmetlerdeki istihdam artışında da kamunun lokomotif rolü oynadığı ve özel kesimde aynı ölçüde istihdam iştahı olmadığı anlaşılıyor.