İşi beğenmeyip işten ayrılanlar
Her ay TÜİK’in istihdam verileri açıklandığında, işsizlik konusu tekrar tekrar gündeme gelir.
Evet. Türkiye’de işsizlik sorunu var ama, bazı işverenler de işçi bulamamaktan yakınıyor.
DÜNYA okuyucularından Sayın Halit Özkaya’dan ilginç bir mesaj aldım.
Özkaya diyor ki; "Uzun zamandır ülkemizdeki sorunlarla ilgili bitmeyen enerjinizle hem teşhis koymaya hem de çözüm yolları önermeye gayret ediyorsunuz, bizler de yazılarınızı günlük takip ederek istifade ediyoruz. Bir konu var ki ne resmi açıklamalarda ne de ekonomi basınında yer almıyor. İş beğenmeyip işten ayrılanlar! Yaklaşık 1500 kişinin çalıştığı Kayseri’de yerleşik Has Çelik Gurubu'nun Yönetim Kurulu Başkanıyım. Çalışan sayımızı bir türlü artıramıyoruz. İş yerimizde kuruluşundan beri (29 yıl) sendika var, normal toplu sözleşmelerimizi yapıyoruz. İnanıyorum ki Kayseri ortalamasının üzerinde de ücret veriyoruz. İş Kur’la, Sanayi Odası’yla sıkı iş birliği yapmamıza rağmen iş düzenini kuramıyoruz.
40-50 kişi işbaşı yapıyor, nerdeyse aynı sayıda kişide işten ayrılıyor. Zaman zaman işçi devamsızlığından makine kapatıyoruz. Yeni yatırımlarımız var, emin olun işine bağlı işçiyi nasıl bulacağımız, gündemimizin en önemli sorunu. İş Kur vasıtasıyla eğitim verdiğimiz işçilerin yarısı, daha eğitim süresi bitmeden ayrılıyor. Kalanın yüzde 90’ı da işbaşı yaptıktan kısa bir süre sonra ayrılıyor. Ayrıca işi bırakıyorum demek lütfunda da bulunmuyorlar."
Bu mesaj üzerine Sayın Halit Özkaya’ya “Neden ayrılıyorlar? Ayrılanlar nereye gidiyor? Ne yapıyorlar?
Sizin kullandığınız makineler özelliği olan makineler mi? Hangi eğitim seviyesindekiler bu makineleri kullanabilir? Eğitim, işe alışma süresi ne kadardır? Başka sektörlerde de benzer sorunlar var mı? diye sordum. Zahmet buyurup ek bilgi verdi.
Özkaya diyor ki; ”İnsan kaynaklarından aldığım bazı bilgileri sizinle paylaşmak istiyorum, şöyleki;
Beş şirketimizde doğrudan çalışan sayısı: 1305 kişi. Ortalama saat ücreti 23.50 TL./saat. Son 6 ayda 805 kişi viziteye çıkmış, 138 kişi ortalama 48 saat rapor almış. Yine son 6 ayda 118 kişi işbaşı yapmış, 87 kişi 2-3 ayda işten ayrılmış, bunların önemli bir kısmı İŞKUR destekli işbaşı eğitimini tamamlamadan gidenler. İlk 6 ayı tamamlayanların ayrılma eğilimi artıyor. 3-4 yılını tamamlayanlar ise tam bir istikrar kazanarak iş yerine bağlı hale gelmekte. Neden işten ayrılıyorlar sorunuza gelince, en önemli kopmalar kamunun sürekli değişik kurumlara eleman alınacağı haberi. Bu haberler iş yerlerinde bir kaynaşmaya sebep oluyor. Torpil bularak kamuda iş bekleyenler işe gelmeye lüzum hissetmiyorlar. İşin geçici-kalıcı olması önemli değil. Kanaat şu ki eğer kamuda iş bulabilirlerse çalışsınlar çalışmasınlar ömür boyu iş garantisi var. Beyaz yakalılar için de durum aynı. Kamu personel alımı için açılan sınavları izliyorlar. Özellikle mesleğinde başarılı olan genç mühendisler bir iki yıllık işyeri tecrübesinden sonra 'Ben gidiyorum' diyerek ayrılınca gerçekten işler karışıyor. Yeniden başa dönüp acemileri eğitmek gerekiyor.
Şirketlerde performans sistemine geçmekte çok zorlanıyoruz. Üretimi ölçüp değerlendirmeye kalkınca tepkiler geliyor, hatta mobbing uygulanıyor diye kolayca karşı çıkılıyor. İşten ayrılanlar herhangi bir nedenle hukuk yoluna giderlerse biliyorlar ki her durumda kazanacaklar. Sadece bu işleri takip eden avukatlar var. Ülkemizde verimlilik konusunun önemini işverenler dışında düşünen yok.
Derdimiz üretimde verimsizlik. Özellikle Uzak Doğu'da 10 makineyi tek kişi çalıştırırken, biz işçiyi iki makineyi çalıştırmaya ikna edemiyoruz." Parmağı taşın altında olan işverenin, mavi ve beyaz yakalı çalışanlar konusundaki değerlemeleri sanayide istihdam sorununun önemini ortaya koyuyor.