İran’dan İsrail’e misilleme! Piyasalar üzerinde etkisi nasıl olacak?

Cenk AKYOLDAŞ
Cenk AKYOLDAŞ PİYASA DİNAMİKLERİ [email protected]

Yılın ilk çeyreğini tamamlayıp ikinci çeyreğine girdiğimiz şu günlerde jeopolitik riskler gene piyasaların ana gündeminde. Bugünlere gelirken neler oldu? Ne beklentiler vardı? Bir durum tespiti yapmak isterim.

Global hisse senedi fonları yılın ilk çeyreğinde toplamda 60 milyar dolarlık giriş aldılar. Tabii bunun arkasında yatan temel senaryolardan biri dünya üzerinde 2024 yılında 50’den fazla ülkede seçim yapılacak olmasıydı. Buna bağlı olarak gevşek para politikası uygulamasının yaygın olacağı ve merkez bankalarının başta Fed olmak üzere faiz indirimlerine başlayacağı kanısıydı ki Fed’den 2024 yılında 160 baz puanlık faiz indirimi bekleniyordu.

Ancak bu seçimlerin çokluğunun bir yan etkisi olacağı göz ardı ediliyordu. Neydi bu risk? Tabii ki siyasi tansiyonun ve sıcak çatışma bölgelerinin sayısının artmasına yol açabileceği riskiydi. Yavaş yavaş bu risklerin gerçekleşmeye başladığını gözlemliyoruz. Yıla başlarken merkez bankalarının faiz indirimleri beklentileri piyasaları diri tutarken, gelen kuvvetli ekonomik veriler sürekli faiz indirimlerinin ötelenmesine yol açmaya devam etti, ediyor ve edecek. Sebebine gelecek olursak; sıcak çatışmaların eklenmesiyle olası tedarik zincirleri sorunu ve yukarı giden emtia fiyatları.

Son gelişmeler sonrasında enerji fiyatlarında yükselişin sürmesi; örneğin brent petrol yıla 75 dolar/varil fiyatla başlarken bugünlerde 90 dolar/varil fiyatla işlem görmekte, en basitinden bu bile enflasyon ile mücadelede merkez bankalarının elini bağlamaya yeter nitelikte. Başka bir örnek verecek olursak...

Mesela faiz indirimleri beklentileriyle % 5 sınırından % 3,8’e kadar gerileyen ABD 10 yıllık tahvil faizinde bugünlerde % 4,5 üzerini test etmeye başladığını da görüyoruz.  Bu da ister istemez dolar endeksini kasım ayından beri görmediği 106 seviyesine kadar taşıdı. Her ne kadar fed mart toplantısında açıkladığı noktasal grafikte 3 faiz indirimine işaret etse de, artık piyasalar 160 baz puandan neredeyse 50 baz puanlı faiz indirimini fiyatlamaya başlamış vaziyette.

Normal koşullarda, temel açıdan bu iki enstrümanın yukarı gittiğinde emtia fiyatlarını aşağı çekmesini bekleriz. Ama yükselen siyasi tansiyon İran-İsrail gerginliğinin bölgeye yayılacak bir çatışma ortamı yaratır mı endişeleri bu beklentiyi boşa çıkartmakta. Beklenen İran misillemesi 14 Nisan sabah saatlerinde gerçekleşti. Buna bağlı olarak bundan sonra piyasalar nasıl bir tepki verecek, herkesin merakında. Acaba emtia fiyatlarında ve tahvil faizlerinde yukarı yönlü yeni bir dalga mı başlayacak? Yoksa beklenti satın alındı, gerçekler satılır kuralı mı işletilecek piyasalarda. Burada bir öngörü yapabilmek için analiz yapacak olursak; mesela 10 Nisan haftası verilerine göre global hisse senedi fonlarından 2,9 milyar dolarlık çıkış yaşandığını görüyoruz. Bu da piyasalarda önden bir satışa işaret ediyor olabilir. Görünen o ki kısa bir şok dalgası sonrasında şimdilik tansiyonun zirvesi görülmüş olabilir.

Ani dalgalanmalardan sonra yavaş yavaş piyasalarda sular sakinleşmeye başlayabilir. Bu görüşümün arkasında yatan faktörlere baktığımızda kısa vadede DXY adına 107 bölgesinin üst sınır olma potansiyelinin olması, 10 yıllık ABD tahvilinde de % 4,50/4,70 bandının çok önemli eşik olması ve MSCI Dünya Endeksinde de 50 günlük ortalamalara gelmiş olunması olduğunu belirtmek isterim. Eğer global jeopolitik riskler bu eşikleri yukarı ve aşağı yönlü taşıyacak boyuta bürünürse, o takdirde piyasalarda çok daha uzun vadeli bir bozulma senaryoları konuşulmaya başlanacak demektedir. Bakalım önümüzdeki günler bize nasıl sürprizler getirecek.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar