İran nükleer anlaşması Türkiye’ye ne getirir, ne götürür?

İsmet ÖZKUL
İsmet ÖZKUL KRİTİK AÇI [email protected]

Komşumuz İran ile Batı arasında yıllardır süren “nükleer gerilim” haftasonu Cenevre’de sağlanan bir ön anlaşma ile çözüm yoluna girdi. Anlaşma 6 ay süreyle geçerli, yani geçici. Bu süre içinde taraflar karşılıklı olarak rahatlatıcı, güven verici adımlar atacaklar. Aynı zamanda kalıcı bir anlaşma için çalışmalar yapılacak. Tarafların önünde hala pürüz çıkartabilecek birçok sorun var, ama genel kanı, açılan yolda ilerleme sağlanacağı ve kalıcı bir anlaşmanın yapılacağı yönünde. Bu nedenle Cenevre mutabakatı, şimdiden “tarihi anlaşma” diye tanımlanmaya başladı.

Gerçekten de kesin anlaşma ile sonuçlanırsa, Cenevre’de atılan bu adım, İran ve bölge için tarihi sonuçlar doğurabilecek nitelikte. Bu yüzden Cenevre anlaşmasını, şimdiden eski ABD Başkanı Nixon’un 1972’deki Çin ziyaretine benzetenler bile var. Nixon’un Çin ziyaretinden sonra Çin’de başlayan dönüşüm Çin’in kapitalizm yolunda ilerleyerek Batı sermayesine ve dünyasına açılmasını getirmişti. İran’ın nükleer anlaşmasının gittiği yer de sadece ekonomik yaptırımların kalkması, petrol ticaretini normalleşmesi ile sınırlı kalmayarak İran’ın Batı’ya daha açık bir ekonomik, siyasal ve sosyal yapıya evrilmesini getirebilir. Böyle bir dönüşüm, dünya için olduğundan daha fazla, Türkiye ve Ortadoğu için büyük bir fark yaratacaktır.

Anlaşmada neler var?

Daha önceden farklı olarak Batı, İran’ın enerji üretimi amaçlı olarak uranyum zenginleştirme çalışmaları yapmaya hakkı olduğunu kabul etmiş oluyor. Bu durum şimdilik geçici olarak kabul edilmiş olsa da nihai anlaşma da bu yönde olmak durumunda. İran’ın elde ettiği ikinci önemli sonuç da ekonomik yaptırımların kısmen gevşetilmesi oldu. Bunun karşılığında İran uranyum zenginleştirme çalışmasını enerji için gerekli düzeyin üstüne çıkarmamayı, şu ana kadar ürettiklerini de bu düzeye düşürmeyi kabul etti.

6 aylık geçici anlaşma süresince İran’a yönelik petrol ihracatı ve bankacılık alanındakı kısıtlamalar sürecek. Ancak petrokimya ürünleri ihracatı ile altın ve kıymetli madenler ticaretindeki kısıtlamalar askıya alınacak. İran’ın otomotiv sektörünü etkileyen kısıtlamalar askıya alınacak. Askeri amaçla kullanılmayan uçak parçalarının ithalatındaki kısıtlamalar gevşetilecek. İran, dondurulan banka hesaplarındaki fonlarını, tıbbi araç gereç alımında kullanabilecek. Ayrıca İran dondurulmuş hesaplardaki paralarını, insani amaçlı ithalatlar için daha kolay kullanabilecek. Bu gevşemeler sayesinde İran önümüzdeki 6 ayda 6-7 milyar dolar kaynak kullanabilecek. Ayrıca geçici anlaşma dönemi boyunca İran’a karşı yeni bir ilave yaptırım gümdeme getirilmeyecek.

TÜRKİYE’YE EKONOMİK ETKİLERİ

• Anlaşma dünya piyasalarında petrol ve altın fiyatlarını düşürecektir. Tam anlaşma sağlanırsa bu etki daha belirgin olarak ortaya çıkar. Bu durum Türkiye’nin hem cari açığını, hem de enflasyonu olumlu yönde etkiler.

• Altın ticaretindeki kısıtlamaların kalkması, Türkiye’nin petrol ve doğalgaz ticaretini operasyonel olarak kolaylaştırır.

• Tam anlaşmanın sağlanarak İran’ın petrol ve doğalgaz pazarına tüm gücüyle dönmesi, Türkiye’nin enerji köprüsü rolünü güçlendirir.

• Kısa vadede İran’ın 6-7 milyar dolar para transfer edebilecek olması, ithalatını artırmasına imkan sağlayacaktır. Buna bağlı olarak gıda, ilaç, tıbbi malzeme ve otomotiv yedek parçaları başta olmak üzere, kısıtlamaların askıya alındığı alanlarda Türkiye için de İran’a ihracat şansı doğar.

• Uzun vadeli anlaşma İran’da ciddi bir ekonomik canlanma ve altyapı yatırımı atağına yol açacaktır. Türkiye’nin bu projelerden pay alma şansı var.

• Genel olarak ekonominin canlanması ve refahın artması, sınır ticaretinin de artmasını ve satılacak ürün çeşitlerinin daha üst segmentlere doğru kaymasını sağlayacaktır.

TÜRKİYE’YE POLİTİK ETKİLERİ

• Afganistan’dan askeri olarak çekilirken İran ile sorununu çözen ABD, artık esas olarak Atlantik tarafına yoğunlaşacaktır. ABD’nin önümüzdeki süreçte en büyük meselesi Çin’dir, Çin ile global rekabettir. 

• Atlantiğe yoğunlaşan ABD, Avrupa Birliği ve Ortadoğu’ya eskisi kadar ilgili davranmayabilir. AB, ekonomik krizle boğuşmakta artık daha fazla kendi çabalarına dayanmak durumunda. Bu durum ABD nezdinde Türkiye’nin uluslararası rolünü de azaltır.

• İran’ın bir nükleer güç olma ihtimalinin büyük ölçüde ortadan kalkmış olması, Türkiye için olumlu bir gelişmedir.

• Yıllarca süren yaptırımlara rağmen bu krizden bir anlaşma ile çıkan İran’ın bölgedeki etkinliği daha da artacaktır. Bu durum Türkiye hükümetinin, son dönemde izlediği Mısır ve Suriye politikalarının başarısız olmasıyla birleşince, Türkiye’nin bölgesel etkinliğinin ciddi ölçüde zayıflamasına yol açabilir.

• Bu gelişmeler karşısında Türkiye’nin bölgesel etkinliğini yeniden artırabilmesi, ancak demokratik, laik, özgürlükçü bir örnek olarak öne çıkabilmesine bağlıdır.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar