İran neyi bekliyor?
İran’ın İsrail’e ne zaman saldıracağı sorusu her an akıllarda. İsmail Haniye’nin suikast sonucu öldürülmesinin ardından tüm dünya olası misillemenin ne zaman olacağını tartışıyor. Her şey bir kenara; İran’ın potansiyel hamlesini sadece misilleme üzerinden değerlendirmek doğru değil.
İran; İslam devriminin başından beri dünyada git gide yalnızlaştırılan ve hedef haline gelen bir ülke. Gerek nükleer programındaki ilerlemeler gerekse Hizbullah ve Husiler gibi uydu güçleri ile birlikte, başta Amerika birçok ülke için potansiyel tehdit olarak görülüyor. Özellikle İsrail’in uzun süre işlediği ‘İran bizi yok etmek istiyor’ mottosu, son 20 seneye damgasını vurdu. İsrail’in mevcudiyeti için temel sorun olarak görülen İran, Amerika ve Avrupa’da üzerine ittifak kurulan bir temel düşman haline getirildi.
40 binden fazla ölüme sebep oldu
Tüm bu değerlendirmeler altında yaşananlara bakalım. İsrail Gazze saldırılarının neticesinde 40 binden fazla insanın ölümüne sebep oldu. Sosyal medyanın etkisi ile ana akım medyanın belli ülkelerde ilk başlarda sessiz kalmasına rağmen bir süre sonra bu vahşet tüm dünyanın gözleri önüne serildi. İsrail desteğini almaya alıştığı birçok ülkede toplumların tepkileri ile karşılaşınca, ummadığı baskılar altında kaldı.
İsrail bu süreci yönetmeye hiç aşina değildi, özellikle Amerika ve Avrupa’da. Oysaki yıllar boyu cepte gördüğü ne yaparsa yapsın arkasında olan bu destek, toplumlar nezdinde azalmaya başlamıştı. Gelelim İran meselesine. Bütün bu gelişmeler ışığında İsrail’in yegane hedefi arkasında her gün daha çok eriyen uluslarası desteği tekrar sağlamak, uluslarası toplumu etrafında konsülde etmek haline geldi.
İran’ın saldırma ihtimali bile başta Amerika birçok ülkede İsrail desteğini mobilize etmeye yetiyor. Nitekim Suriye’deki İran diplomatik misyonuna olan saldırı sonrası eriyen İsrail desteğinin birden alarma geçtiğini, İran’ın drone saldırısı sonrası tekrar mobilize olduğunu gördük. Bu da hem İsrail’i hem de bireysel olarak Netanyahu hükümetini rahatlattı.
Direkt saldırıdan kaçınacak
Bir an için İran’ın İsrail’e saldırdığını düşünelim. Bu saldırının çok kuvvetli olmasına da gerek yok. Bu hamle zaten bugün yarın ‘İran bize saldıracak’ diye mobilize olan İsrail destekçisi ülkeleri harekete geçirir. Gazze’deki katliamı tekrar arka plana iter. Gündemi madur İsrail’e dönüştürür. Etkisi kısa da olsa daha binlerce Gazzeli’nin hayatına mal olur. İran muhtemel bir İsrail saldırısının; Amerika başta Avrupa ve belli Arap ülkelerini bir araya getirip, İsrail’in Gazze’de yaptıklarını perdeleyeceğinin farkında.
Bu yüzden ateşkes müzakereleri devam ettiği müddetçe İran’ın direkt saldırıdan kaçınacağını düşünüyorum. Vakit hasıl olunca da yapılacak hareketin Hizbullah gibi İran’ın uyduları tarafından yapılacağına ve İran’ın bu sürece direkt dahlinden kaçınacağını düşünüyorum.
Er ya da geç bir hamle yapacaktır
Gelelim meşhur halk tepkisine. İnanın Kasım Süleymani suikasti, İran halkı üzerinde bu hadiseden çok daha fazla etki yaptı. Sadece o mu? İran halkı üzerinde Suriye’deki diplomatik misyona saldırı da yine bu son yaşanan suikastten daha büyük reaksiyon yarattı. İsmail Haniye suikasti çok önemli bir olay ancak İran halkı üzerindeki etkisi ilk güne göre git gide azaldı. Hükümet üzerindeki baskı da bu vesile ile ilk günkü gibi değil.
İran er ya da geç bir hamle yapacaktır. Küçük ya da büyük. Şartlar İran için uygun olduğunda, İsrail’in uluslararası arenada prim yapması mümkün olmayacak duruma geldiğinde, İran bir müdahale yapabilir.
Adı bir zamanlar Medler, Ahamenikler, Partlar, Sasaniler, Safaviler, İranlılar olarak anılmış olsa da farklı devletler altında hüküm sürmüş olan büyük Aryan toplumu, illaki bu hesaplamaları çok net yapıyordur. Netice itibari ile Aryan toplumu büyük devlet, büyük medeniyet. Hesabı da kitabı da büyük olur. Zamanlaması da uygulaması da hesaplı olur.