İran-ABD arasında arabulucu bir işadamı
İran'ın nükleer programına son vermesi için gerçekleştirilen müzakereler henüz somut bir sonuç vermiş değil.
ABD Dışişleri Bakanı John Kerry, altı büyük ülkenin İran ile yaptığı nükleer görüşmelerde uzlaşmaya biraz daha yaklaşıldığını ve olumlu çalışmalarla hedefe varılabileceğini söylüyor. Kerry, Cenevre'de yapılan görüşmelerde fikir ayrılığı olmadığını ifade ediyor.Taraflar 20 kasımda yeniden bir araya gelecekler.
İran, nükleer faaliyetlerinin bir bölümünü durdurması karşılığında, bugüne kadar maruz kaldığı yaptırımların da kısmen kaldırılmasını sağlayacak.
Müzakereler sonuçlanmış olmasa da, İran, yaptırımların kalkmasının ekonomik açıdan ne anlama geleceğini anlamaya çalışıyor. ABD iş dünyası ise, dünyanın en kapalı toplumlarından birine sahip olan İran'la ticaret ilişkileri nasıl kurulur, onu düşünüyor.
The Wall Street Journal'a göre, bu süreçte devreye girebilecek bir isim var: İran doğumlu Amerikalı iş adamı E.J. Miller, ya da doğduğu ismiyle Ekram Manafzadeh.
Manafzadeh, 1974 yılında ABD'ye göç etmiş. Bugün 82 yaşında ve Maryland merkezli Intercontinental Development Corp.'u yönetiyor. Web sitesinde yer alan bilgilere göre, şirket, Afrika ve Orta Asya piyasalarında, yatırımcılar için riskli olabilecek kalkınma projelerine finans sağlıyor. Manafzadeh'in hedefi ABD'li iş adamları ile İran'lı hükümet temsilcileri arasında arabuluculuk yapmak. Bu yüzden, ABD İran Ticaret Odası'nı kurmuş.
Ticaret Odası'nın hedefi lobi oluşturmak
Yabancı yatırımcılar için, İran ekonomisi önemli bir risk temsil ediyor. Daralmakta olan İran ekonomisi bir süredir resesyonda. Petrol ihracatına uygulanan ambargo nedeniyle ülkenin ana gelir kaynağı neredeyse yüzde 65 oranında azalmış durumda. Resmi enflasyon oranı yüzde 30. Gıda maddelerindeki fiyat artışı yüzde 60'larda. İşsizlik oranı yüzde 12 ve artmaya devam ediyor. Bu durumun en büyük sorumlusu uluslararası yaptırımlar ve tabii ki ekonomideki yanlış uygulamalar.
İran ekonomisinin, kendilerinden olmayanlara ekonomik boyutta iş şansı tanımayan İslami Devrim Muhafızları'nın kontrolünde olması önemli bir sorun. Şeffaf olmayan yönetim yapısı ve yolsuzluk kültürü de işin cabası. Uluslararası Şeffalık Örgütü 2012 Yolsuzluk Endeksi'nde İran, 133. sırada yer alıyor.
Peki Manafzadeh tüm bu engelleri nasıl aşacak?
İran doğumlu Amerikalı iş adamının hedefi, İran-ABD Ticaret Odası'nın, ABD'li bir organizasyon olarak, yaptırımları azaltmak isteyenlere yönelik lobi oluşturmasını sağlamak. Manafzadeh'e göre, ABD ile İran arasındaki ticaretin hem zor durumdaki 74 milyon İran vatandaşına, hem de ABD'ye olumlu katkıları olacak.
Manafzadeh, Ticaret Odası fikrini, ABD'deki bir toplantı sırasında İran Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani ve İran Ticaret Odası Eski Başkanı Mohammad Nahavandian ile paylaşmış. Hatta Ticaret Odası'nı kendi ofisinde, kendi kaynakları ile açmak istediğini ifade etmiş.
Manafzadeh, Ticaret Odası'nın birçok sektörü kapsamasını hedefliyor. İran'ın sanayi ve teknoloji alanlarında nelere ihtiyacı olduğunu çok iyi bildiğini ifade eden Manafzadeh, İran'ın demir cevheri ve farklı mineraller ihraç edebileceğini söylüyor. Bu yüzden, öncelikli olarak ABD'li maden şirketlerini İran'a çekmek istiyor.
Manafzadeh'e göre, iki ülke arasındaki ekonomik ilişkilerin gelişmesi, ABD'li ihracatçılara da yarayacak. Örneğin, İran, yaptırımlar kaldırılır kaldırılmaz, ABD depolarında yatan eski uçakları satın alabilir.
Dünya, ABD'nin İran'a karşı yumuşayan yaklaşımı ve Ruhani'nin iyimser tavrının, nükleer silahları ortadan kaldıracak şekilde sonuçlanmasını ümit ediyor.
Bazıları ise karına kar katmak için, şimdiden doğru noktalara yerleşmiş durumda. Manafzadeh de bunlardan birisi.
Bu arada Manafzadeh'in son projelerinden birisi de, Afrika, Orta Doğu ve Güney Afrika'da, Amerikan Üniversitesi kavramını geliştirmek. Proje, "eğitim sistemini uluslararası düzeye taşımayı amaçlayan" ülkelere yönelik. Bu ülkeler arasında Türkiye, Mozambik, Benin, Burkino Faso ve Umman var.
İran Dışişleri Bakanı Muhammed Cevad Zarif , ABD Dışişleri Bakanı John Kerry ’nin Birleşik Arap Emirlikleri (BEA) ziyareti sırasından yaptığı, “Cenevre’deki nükleer müzakerelerde 5+1 ülkelerinin anlaşmaya vardığı, anlaşmayı kabul etmeyen tarafın İran olduğu” yönündeki sözlerini, “Bazı diplomatlar, farklı soru ve muhataplar karşısında veya ev sahibi ülkenin endişelerini gidermek için bazen olayları olduğundan farklı bir şekilde aktarabiliyor. Elbette onların tavırlarındaki bu tutarsızlık yine onlara olan güvenin zedelenmesiyle sonuçlanıyor” şeklinde değerlendirdi.
“Halklar, bazı dışişleri bakanlarının medyaya da yansıyan tutum ve açıklamaları neticesinde müzakerelerde sorunun hangi tarafta olduğuna şahit oldu” ifadesini kullanan Zarif, “Ancak gerçekler çarpıtılarak ne güven inşa edilir ne de itibar elde edilir” dedi.
Zarif, “Ben iyimser bir insanım. Batının, İran halkının kendilerine verdiği diyalog fırsatından yararlanmalarını umuyorum. Müzakerelere ciddi bir iradeyle yaklaşarak hala bu fırsattan yararlanabileceklerini umuyorum. Bu tür açıklamalar gerçekleri değiştirmez ve müzakerelerde karşılıklı güvenin inşa edilmesine katkı sağlamaz” şeklinde konuştu.